I see everything traducir turco
1,544 traducción paralela
I mean, I see it all from here. I see everything.
Her şeyi görüyorum.
Oh, my. I see everything's back to normal.
Herşeyin normale döndüğünü görüyorum.
Every time I see you, I see everything that's wrong in my life, in my family.
Seni ne zaman görsem, hayatımda ve ailemde nelerin yanlış gittiğini görüyorum.
From now on, make sure I see everything first.
Şu andan itibaren,... her şeyi ilk önce ben göreceğim.
Let me reach home. Once there.. ... just see how I set everything right.
Hele bir eve varalım da sen o zaman her şeyi nasıl düzenlediğimi gör!
Boss, everything's in the van. I'll see you at the restaurant.
Patron, her şey arabada, seninle Lokanta da görüşürüz.
I could see him running down the street so I quickly cleaned up everything I could and left.
Adam sokakta koşuyordu. Ben de becerebildiğim kadarıyla her şeyi çabucak temizleyip ayrıldım.
- For the first time, I can see everything.
Hayatımda ilk defa, her şeyi görüyorum.
As I look around me, everything I see was once the inside of a star.
Etrafıma baktığımda gördüğüm herşey bir zamanlar bir yıldızın içerisindeydi.
I want to see everything.
Her şeyi görmek istiyorum.
No, you're wrong, see,'cause I haven't aired everything. I got enough footage to cut together exclusives for three days, maybe four.
Hayır, yanılıyorsun.Sorun hiç birşeyi yayınlamamam.see, 3, belki de 4 gün için özel haberleri kesebilirim.
See, I remember everything because I was unaffected by the spell, and you remember everything because you broke it.
Ben büyü etkilenmez çünkü Her şeyi hatırlıyorum. Bunu kırdı çünkü Her şeyi hatırlıyorum.
Why don't you stand over there and i can tell you everything i see?
Neden şurada durmuyorsun? Ben sana gördüklerimi söylerim.
I can see everything.
Herşeyi görebiliyorum.
But I get them into the helicopter and I'm flying the helicopter, but I can still sneak a look in the mirror and I can see everything.
Onları helikoptere bindiriyorum. Helikopteri ben kullanıyorum. Aynadan onlara bakıyorum ve her şeyi görüyorum.
See, this is when I think maybe sharing everything is not...
Görüyor musun? Herşeyi paylaşmamız gerektiğini düşünürken bunu...
See, I've got a convection oven and a microwave, and that's going to take care of everything else.
- Acele et Liz. - Benim konveksiyonel fırınım ve mikrodalgam var. Diğer her şeyi onlarla halledeceğim.
I'll see to everything myself.
Her şeyle bizzat kendim ilgileneceğim.
I have seen everything there is to see more times than I care to remember.
Görülecek şeyleri hatırlayamadığım kadar çok kez gördüm.
Now, I've done everything you asked My family... not yet.If everything goes smoothly no police, no FBI you'll see them again in 24 hours
İstediğiniz her şeyi yaptım. Ailem... Henüz değil.
See, I assumed that you were prepping me for father-in-law duty, and... then everything changed.
Sanırım beni kayınpeder görevine hazırlıyordun, ama sonra her şey değişti.
I can hear and see everything. Good.
- Her şeyi duyabiliyor ve görebiliyorum
This is how I can see everything and pretend like I was never even here.
Böylece her şeyi görebiliyorum. Ama buraya hiç gelmemiş gibi yapabiliyorum.
Yeah, it's just... every time I see something in Tree Hill, it's probably the last time so I feel like I have to take mental pictures of everything, you know?
Evet, sadece... Tree Hill'de ne görürsem göreyim, belki de son defa olduğunu düşünüyorum... ve bu yüzden herşeyi beynime kazıyorum, anlıyor musun?
Hey, I was just callin'to check in- - see how everything's goin'.
Selam, her şey nasıl gidiyor diye, bir arayayım dedim.
Not everything I see is in the window.
- Gördüğüm hiç birşey imalı değil.
Besides, I think I've seen just about everything there is to see.
Hem görülecek her şeyi gördüm.
I know you two don't see everything eye to eye at the moment, but I really think...
İkiniz pek anlaşamıyorsunuz, biliyorum ama bence...
I just wanted to check to see if everything was okay.
Bugün işe gelmedi, ben de arayıp sorun mu var kontrol edeyim dedim.
And when everything stopped you know and they opened the doors and I see these people I saw a few minutes, half an hour before that they were going in,
"Ve her şey sona erip 1,5 saat sonra kapılar açıldığında..." "... askerler içeri girmeden önce bu insanları birkaç dakikalığına görüyordum. "
I could see everything that was going on as though it were laid out in the palm of my hand.
"Olan biten her şey..." "... gözümün önünde cereyan ediyordu. "
I lifted a roof tile and I could see everything that was going on right there in front of me.
"Bir kiremiti kaldırdım ve olan biten ne varsa gözlerimin önündeydi."
I must see and hear everything.
Her şeyi görmeli ve duymalıyım.
So i began to hear nothing and yet hear everything, to see everything and yet see nothing.
Böylece hiç bir şey duymamaya ve her şeyi duymaya, her şeyi görmeye ve hiç bir şeyi görmemeye başladım.
And now I only wanted to hear and see everything at Paradise.
Şimdi tek istediğim sadece Paradise'deki her şeyi görmek ve duymaktı.
I just stopped by to see if everything was all right.
Arkadaşınızı rahatlatmak için her şeyin yolunda olup olmadığını kontrol etmeye geldim.
For everything I see in you, and everything I don't.
Sana baktığımda gördüğüm ve henüz göremediğim her şey için.
I can see everything in my heart.
Herşeyi kalbimde görebiliyorum.
I'll explain everything when I see you.
Seni gördüğüm zaman her şeyi açıklayacağım.
Or, uh, do I see a little bonfire cooking as everything
Yoksa size verdiğim her şeyi yakıp kül eden...
I think it might be something to do with their ability to see beauty in everything.
Galiba her şeyin güzel tarafını görebildikleri için olsa gerek.
And I want to see your classroom and just make sure that everything's okay.
Sınıfını görürüm. Böylece de her şeyin yolunda olduğundan emin olurum.
As you can see by the grace of'Matarani'.. .. I have everything here.
Mata Rani * nin güzelliği üzerine anlayacağınız gibi..... burada herşeye sahibim.
From here.. I can see everything in their hideout, the pharmacy... and not worry about being seen since she blocks me.
Buradan her şeyi görebiliyorum saklandıkları eczaneyi ve farkedilmeyi hiç düşünmeden çünkü o benim önümü kapatıyordu.
I could see everything right through the house.
Dünyanın içinden, gökyüzünün içinden geçebiliyordum.
- I want to see everything! Full disclosure.
- Her şeyi görmek istiyorum.
I want to see if everything is okay at home.
Evde işler yolunda mı, bakalım.
I wanna see everything given a level equal chance.
Sadece herkese eşit şans verilmeli.
Thanks for everything, and I'll see you in New York.
Her şey için teşekkür ederim. New York'ta görüşürüz.
I only can see everything that comes out and see what you've rated it recently.
Ben sadece, piyasaya çıkan filmleri ve sizin sınıflandırmanızı görebiliyorum.
No, from the fourth month I was locked in I didn't see anybody, he did everything.
Hayır, kapatıldığımın 4. ayından sonra.. .. kimseyi görmedim. Her şeyi o ayarladı.
i see 10118
i see you 502
i see what you did there 35
i see you every day 16
i see how it is 35
i see your point 119
i see love 28
i see what you mean 147
i see nothing 55
i see it in your eyes 21
i see you 502
i see what you did there 35
i see you every day 16
i see how it is 35
i see your point 119
i see love 28
i see what you mean 147
i see nothing 55
i see it in your eyes 21