I told him everything traducir turco
270 traducción paralela
I told him everything.
Her şeyi mi?
I told him everything.
Her şeyi anlattım.
So I told him everything!
Yani ona her şeyi anlattım!
Yeah, I told him everything.
Evet, her şeyi anlattım ona. Orasını boş ver.
I told him everything.
Ona herşeyi anlattım.
I told him everything.
Ona her şeyi anlattım.
- I told him everything.
- Ona, her şeyi anlattım!
I told him everything, I'm getting a divorce.
Ona her şeyi anlattım, boşanıyorum.
Of course I told him everything!
Elbette ona her şeyi anlattım!
Clifford, I told him everything that happened and he believed it.
Clifford, ona her şeyi anlattım. Ve bize inanıyor.
As time passed, my father struggled for more to hold onto asking me again and again had I told him everything.
Zaman geçtikçe, babam tutunacak bir şey bulmak için daha çok çabalıyordu. Bana sürekli her şeyi anlatıp anlatmadığımı soruyordu.
I told him everything, Lamar.
Ona her şeyi anlattım.
The day came that I told him everything.
Ve sonunda bir gün ona her şeyi anlattım.
I told him everything.
Ona her şeyi söyledim.
- Don't worry about it, I told him everything.
- Endişelenme. Ona herşeyi anlattım.
If I asked him to help me... told him why... would he loathe me if I told him everything?
Ondan bana yardım etmesini istesem, nedenini anlatsam ona her şeyi anlatsam benden nefret eder mi?
I think it would be better if you called in Inspector Krogh and told him everything. No, I will not!
Bence Müfettiş Krogh'u çağırıp ona her şeyi anlatmanız daha iyi olur.
Donald's a husband who's believed everything I've told him since I was five years old.
Donald ona beş yaşından beri söylediklerimi inanan bir eştir.
- I've told him everything.
- Ona her şeyi anlattım.
I told him nearly everything.
Hemen hemen her şeyi anlattım.
You know, I told him this would happen one of these days, the way he leaves everything unlocked.
Kapıyı bacayı böyle açık tutmaya devam ederse günün birinde bunun olacağını söylemiştim ona.
If I were you, I'd pester him until he told me everything.
Yerinde olsaydım, bana her şeyi anlatana kadar onu sıkıştırırdım. Sonra, yeni sorular sorardım.
I even thought for a moment you'd told him everything... and arranged for him to meet you.
Bir anlığına, ona herşeyi anlattığını dahi düşündüm... ve seninle karşılaşmasını ayarladığını.
I told him to take care of everything, send me the bill but to keep my name anonymous.
Her şeyle ilgilenmesini, faturayı bana göndermesini ve adımı gizli tutmasını söyledim.
No, I told him he was a sweet boy, and full of dreams and everything that's peachy keen.
Yok canım, ona çok tatlı ve düşlerle dolu bir çocuk olduğunu ve her şeyin mükemmel gittiğini söyledim.
I told him people charge everything - hotels, department stores.
Ona söyledim, insanlar her şeyi kartla borçlanıyor, oteller, mağazalar...
I'll wager this young rat's told him everything.
- Hiçbir şey. Eminim her şeyi anlatmıştır.
I would like to remind my illustrious colleagues of our astonishment when during the first meeting convened by His Majesty, we were told that the only necessary and urgent thing that needed to be done was tracing immediately Maestro Wagner and trying everything in our power to convince him to move to our country. What is all this?
Ünlü meslektaşlarımıza, Majeste tarafından çağrısı yapılan ilk toplantımızdaki şaşkınlıklarını hatırlatmak isterim, bize denmişti ki, yapılması gereken tek lüzumlu ve acil şey derhal Maystro Wagner'in izini bulup onu ülkemize taşınmaya ikna etmek için herşeyi yapmaktır.
When I told Hans I wanted to leave him he said everything'll be fine once we get an apartment in New York.
Hans'a ayrılmak istediğimi söylediğimde, New York'ta bir daire bulunca her şeyin düzeleceğini söyledi.
I told him he's worse than the damn dagos, trying to take over everything.
Lanet İtalyanlardan daha kötü olduklarını söyledim, her şeyi ele geçirmek istiyorlar.
Told him that I knew everything.
Ona her şeyi bildiğimi söyledim.
- I thought you told him everything.
- Ona her şeyi söylediğini sanıyordum.
I told him I knew everything.
Ona, herşeyi bildiğimi söyledim.
when i was your age, i had a friend just like mike, and i think he did everything i told him to do because he wanted me all to himself.
Senin yaşındayken, aynen Mike gibi bir arkadaşım vardı, Ve ondan istediğim herşeyi yaptığını düşünüyordum. çünkü beni sadece kendine saklamak istiyordu.
I told you you could give him everything but you.
Bir şey hariç ona her şeyi verebileceğini söylemiştim.
After I told him, I forgot everything.
Başkasına söyleyemem!
Mon ami, already told him that I know everything.
Dostum, size her şeyi bildiğimi söyledim.
What should I say to him? - Tell him each and everything that I've told you.
Kunta, maçla beraber kendi hayatını da kaybedecek!
He said he called you and when you didn't answer he got worried and called me. I told him that you'd been with Mrs. Fatos and you had drunk too much so you'd gone to bed and everything was OK.
Fatoş Hanımla biraz içip dağıttığınızı, hatta fenalaştığınızı eve gelip sizi yatırdığımı, kötü bir şeyin olmadığını, o anda sızmış olabileceğinizi söyledim.
Everything you told me about him made me feel like I knew him.
Onun hakkında bana anlattığın onca şey, onu tanıyormuşum gibi hissettirdi.
That show Inside Crime did a thing on Mattie and told how I tried to help him and everything.
O program, "Suçun İçinde" Mattie hakkında pek çok yargı yarattı ben, ona nasıl yardım etmeye çalıştığımı anlattım.
I've talked to your papa and I've told him everything.
Babanla konuştum ve ona her şeyi anlattım.
I told him her likes, her dislikes, her deepest feelings... everything from her passion for Bora-Bora and Mahler's 4th... to her favourite flower, the African Daisy.
Ona Von'un sevdiği şeyleri, sevmediği şeyleri, en derin duygularını anlattım. Bora - Bora ve Mahler'in 4.
He was the only one who knew everything... because I told him!
Benim hakkımda her şeyi biliyordu... Çünkü ben anlatmıştım!
For what it's worth you should know that I've told Jake the truth about my visit to you, why I brought him here everything.
Ne pahasına olursa olsun Jake'e gerçekleri söylediğimi bilmelisin. Seni ziyaretimi, neden onu buraya getirdiğimi, her şeyi.
- I told him. He wants to know everything about you.
Senin hakında her şeyi öğrenmek istiyor.
- Everything was fine and when he tried to order me a drink I told him I was pregnant.
Randevun vardı. Bana içki ısmarlamaya kalkana kadar her şey iyiydi. Ona hamile olduğumu söyledim.
Mike told me everything that afternoon while I helped him pick out sheets... at Bed, Bath Beyond.
Mike, öğleden sonra çarşaf seçmesine yardım ederken herşeyi anlattı.
If I could have spoken to him quietly, I know he would have told me everything.
Eğer onunla sessizce konuşsaydım biliyorum ki bana anlatırdı.
I already told him everything.
Ona her şeyi anlattım ben.
- We have told him everything. Well, I've noticed..... the Tok'ra have a tendency to leave out minor details sometimes. - Yeah.
Ona herşeyi anlattık.
i told you 7735
i told you yesterday 20
i told you so 405
i told you before 196
i told you that in confidence 28
i told you everything i know 35
i told you to shut up 41
i told you to stay in the car 34
i told you about it 24
i told you already 105
i told you yesterday 20
i told you so 405
i told you before 196
i told you that in confidence 28
i told you everything i know 35
i told you to shut up 41
i told you to stay in the car 34
i told you about it 24
i told you already 105
i told you i would 20
i told you the truth 55
i told you to go 23
i told you a thousand times 24
i told you no 25
i told you to stop 35
i told you not to do that 20
i told you everything 52
i told you guys 40
i told you to wait 32
i told you the truth 55
i told you to go 23
i told you a thousand times 24
i told you no 25
i told you to stop 35
i told you not to do that 20
i told you everything 52
i told you guys 40
i told you to wait 32