In a second traducir turco
5,215 traducción paralela
I'll be with you in a second. OK.
Ben de birazdan geliyorum.
- I'll be back in a second.
- Hemen geri dönerim.
- No. - I'll find you in a second.
Hemen geliyorum.
Look, I'll be back in a second, alright?
Hemen dönerim.
It'll be over in a second.
Şimdi geçer. Derin nefes al.
Okay, I'll be back in a second.
Tamam, hemen geliyorum ben.
You'll see it in a second.
Bir saniye sonra göreceksiniz.
I'll be there in a second.
Hemen geleceğim.
I'll get it in a second.
Ben hemen gidip alırım.
Don't worry... I'll be out in a second.
Merak etme, hemen çıkacağım.
Oh, it's gonna feel a whole lot better in a second.
Birazdan çok daha iyi hissettirecek.
I'll pin your scores up on the board in a second.
Birkaç saniyeye puanlarınızı iğneleyeceğim.
I'll just be cold again in a second.
Biraz sonra serinlerim.
I'll catch up with you in a second.
Seni sonra yakalarım.
I'll be there in a second.
Birazdan yanına gelirim.
I'll have you out in a second.
Bir kaç saniyeye sana ulaşacağım.
Hey, I'll be out in a second!
Bir saniye içinde bitiyor.
Okay, back in a second.
Ben hemen dönerim.
- Go in for a second sweep.
- İkinci için dal.
Hey babe, can you go in for a second?
Hey bebeğim, bir saniye içinde gidebilir?
just wanted to thank you for supporting me and for believing in me when no one believed do not know where I would be today if not by you've been like a second father to me And I love you
Kimse yüzüme bakmazken bana destek olup inandığın için teşekkür etmek istedim. Sen olmasan halim ne olurdu, bilemem. Sen benim ikinci babam oldun.
In your husband's second congressional campaign, there was a Republican, a pro-family candidate, who made some pretty unsettling accusations.
Eşinizin ikinci seçim kampanyasında bir Cumhuriyetçi, aile yanlısı bir aday, bazı rahatsız edici suçlamalarda bulunmuştu.
Let's just get this chicken out of the oven,'cause your dad is gonna be home in a second. - Oh, good.
- Evet.
[Exhales sharply ] And as a second-generation oil man and a fourth-generation rancher here in Texas... [ Growls]... I promise to bring a fair and balanced approach when enforcing all regulations.
İkinci nesil petrol adamı ve dördüncü nesil çiftlik sahibi olarak burada Teksas'ta tüm kanunları yürütmede adil ve dengeli bir yaklaşım sergilemenin sözünü veriyorum.
No, I can not sing. â ™ ª When I had you to myself I did not want you around â ™ ª â ™ ª Those pretty face always made you stand out in a crowd â ™ ª â ™ ª But someone picked you from the bunch, one glance was all it fired â ™ ª â ™ ª Now it's much too late for me to take a second look â ™ ª â ™ ª Oh baby, give me one more chance â ™ ª â ™ ª show you That I Love You
Hayır, ben şarkı söyleyemem.
Okay, let's see, you have your first hour off, class in the second hour, fourth hour, lunch and a sixth hour class.
Evet, bir bakalım. İIk saatin boş, ikinci saat bir dersin var dördüncü saatte öğle yemeğin ve altıncı saatte bir dersin daha var. Anladım.
With Paul's box I could access a network and then a second one, in parallel, a so called "evil twin"
Paul'un kutusuyla ağa giriş yapabiliyordum. Ve daha sonra "şeytan ikizi" denen ikinciyle paralel bağlanıyordum.
Look, I don't know what you people are doing out here, but this is the second wolf kill in a couple of days and you've got goddamn tracks all over your property.
Siz burada ne yapıyorsunuz bilmiyorum ama bu birkaç gün içindeki ikinci cinayet ve sizinde arazinizin her yerinde izler var.
" Sue Ellen, it is my greatest hope in life to earn a second chance with you.
Sue Ellen, hayattaki en büyük umudum senden ikinci şansı kazanmak.
It means that the person in charge gets second-guessed by every clever little twat with a mouth.
Yetkiye sahip olan kişinin, her ağzı olan ukala piç tarafından sürekli eleştirilmesi demektir.
An audience is a multi-headed monster with a thousand sharp fangs ready to stab you in any second.
Seyirciler keskin dişleriyle seni parçalamaya hazır binlerce başı olan bir canavardır.
It's my second foreign holiday in a year.
Bu yıl ikinci yurt dışı tatilim.
Hey, Coach. Thought I was in the wrong class for a second.
Koç, bir an yanlış sınıftayım sandım.
Koenig is a very strong fighter, but in the moment right before the kill, he blocks everything else out so that he can savour the second that he takes his victim's life.
Koenig çok güçlü bir dövüşçü, ama öldürmeden hemen önceki o an da kurbanının canını aldığı aldığı anın tadını çıkarabilmek için diğer hiçbir şeyi gözü görmez.
There's a second shift that works day and night using the solar energy kept in reserve.
Güneş enerjisini muhafaza etmek için gece gündüz çalışan bir vardiya daha var.
Because they were colliding billions of times per second with the sun's atoms, every collision sending them off in a random direction.
Çünkü Güneş'in atomlarıyla saniyede milyarlarca kez çarpışıyor ve her çarpışma onları gelişigüzel yönlere fırlatıyordu.
Just two years on from Kings, a second division clerk in the great, and, as some would have it, independent kingdom of the Foreign Office.
Krallardan bu yana iki yıldır ikinci dereceden katibim, ki bazıları buna sahip ve Dışişleri Bakanlığı'nın bağımsız krallığındayım.
Hey. Give me a second to get in position, all right?
Yerimi almam için zaman ver biraz.
So, please, help little Will make a second friend.
O yüzden, lütfen, küçük Will'in ikinci bir arkadaşı olmasına yardım et.
Honestly, man, I thought we killed you, and then I went through the seven stages of grief in, like, half a second, and then I was like...
Açıkça söylemek gerekirse dostum, seni öldürdük sandım sonra da matemin 7 aşamasına balıklama dalıp yarım saniyeliğine falan...
Son, could you put me in 3-D for a second?
Evlat, beni bir saniyeliğine 3D moduna alır mısın acaba?
Yeah, and then the roof caved in three years ago, and I had to take out a second.
Evet ve sonra üç yıl önce tavan göçtü ve bir ipotek daha yapmak zorunda kaldım.
[Door shuts] You forgot to tell us that your second wife died in a boating accident.
İkinci eşiniz tekne kazasında öldüğünü bize söylemeyi unuttunuz.
His second wife, April, died in a boating accident, right?
İkinci karısı, April, tekne kazasında ölmüştü, değil mi?
It opened a few months after FDR's second inaugural.
Franklin D. Roosevelt'in ikinci açılış töreninden bir kaç ay sonra köprü açıldı.
Maybe on a second date you can finger her in the movie theater.
Belki de ikinci buluşmanda sinemada onu parmaklarsin.
Whole world likes to second-guess a decision you had to make in the blink of an eye.
Bir saniyede vermen gereken kararlarda, dünya tekrar düşünmeni ister.
Well, you didn't have to build a Barbie castle with her in the second grade.
Sen ikinci sınıfta onunla birlikte Barbie kalesi yapmak zorunda kalmamıştın tabii.
In fact, I'm kinda drunk right now buddy, so... gi... give me a second.
Aslına bakarsan şu anda biraz sarhoşum bana bir saniye izin ver.
We'll have you out in just a second, all right?
Bir kaç saniyeye sizi çıkartacağız, tamam mı?
I promise I'm gonna have you out of there in just a second.
Bir kaç saniyede sizi buradan çıkartacağıma söz veriyorum.
in a sense 166
in a row 31
in another life 66
in any case 862
in a nutshell 86
in an hour 114
in a few days 103
in a way 872
in and out 206
in a week 88
in a row 31
in another life 66
in any case 862
in a nutshell 86
in an hour 114
in a few days 103
in a way 872
in and out 206
in a week 88
in any event 133
in a good way 122
in a few minutes 93
in addition 208
in advance 48
in africa 59
in a meeting 17
in an ideal world 29
in a minute 428
in a moment 128
in a good way 122
in a few minutes 93
in addition 208
in advance 48
in africa 59
in a meeting 17
in an ideal world 29
in a minute 428
in a moment 128
in all likelihood 54
in all 68
in a month 82
in a year 54
in a 180
in any way 55
in a few hours 80
in america 213
in a word 105
in all honesty 63
in all 68
in a month 82
in a year 54
in a 180
in any way 55
in a few hours 80
in america 213
in a word 105
in all honesty 63