In a word traducir turco
3,281 traducción paralela
- In a word, no.
- Tek kelime ile, hayır!
In a word you would rather abuse your son but protect Yang Lu Chan right?
kendi oğluna yaptığın bu suçlamalar, Yang Lu Chan'i korumak için değil mi?
But if you could try to wedge in a word or two about how great I'm doing with Emma, you know, how responsible I am?
Ama anneme Emma ile iyi vakit geçirdiğimi harika kelimesini kulanarak sorumlu birisi olduğumu söyleyebilirmisin?
How was I? In a word, terrible.
Tek kelimeyle berbat.
It's inaccurate, dishonest, and, in a word, dong-water.
Tutarsız, gerçekçi olmayan diğer bir deyişle boklu dere.
Doctor, in a word..
Doktor, tek bir sözcük...
In a word?
Söz karşılığında mı?
But there's not a word of truth in any of it.
Ama bunda hiçbir gerçeklik payı yok.
So, word in the jungle is, your Marines lost a lieutenant and your Navy is missing a chaplain.
Duyduğuma göre denizcileriniz bir yüzbaşı kaybetmiş donanmanız da vaizinin nerede olduğunu bulamıyormuş.
There is a word in German.
Almancada bir laf vardır :
You'll be waiting in a holding cell, and if Bird doesn't come back with something better than your word against a dead cop's,
Nezarethanede bekleyeceksin. Bird, ölü bir polisinkine karşı senin sözünden daha iyi bir şeyle dönmezse oradan nasıl çıkarsın bilmiyorum.
I completely agree. But he did even admit that just even bringing up the word androgynous to him in the studio sent him into a tailspin. We gotta talk about that.
Tamamen katılıyorum, ama çift cinsiyetlilik konusunun açılmasından rahatsızlık duyduğunu söyledi.
- If you let me get a word in...
- Konuşmama izin verirseniz...
In the meantime, not a word to anyone.
- Bu süreç zarfında kimseye tek kelime etmiyorsun.
I just got a word that a Lily Jones was involved in an incident. Incident?
- Az önce Lily Jones'un bir olaya karıştığını haber aldım.
Put in a good word for me?
Hey. Söyleyeceklerinin arasına benim hakkımda güzel şeyler sıkıştır.
She's in shock. Hasn't said a word.
- Şokta, tek kelime etmemiş.
This guy hasn't spoken a word in 8 years.
Bu adam 8 yıldır tek kelime etmemiş.
Chancellor Agrippa would like a word with you in her chambers.
Şansölye Agrippa, sizinle kendi odasında görüşmek istiyor.
You haven't said a word in over an hour, Maura.
Bir saattir tek kelime etmedin Maura.
Well, since your pop's calling in favors, maybe he can, uh, put in a good word for the rest of the rabble.
Babacığın iyilik yapmakla uğraşırken, belki ayak takımı için de bir şeyler yapabilir.
Word is you've got Irish Jake McGinnis in town, looking for a fight.
Söylentilere göre İrlandalı Jake McGinnis buralardaymış ve kapışacak birilerini arıyormuş.
You ever been at Sardi's on opening night of a Broadway show five minutes after word gets out the "Times" panned it?
Bir Broadway şovunun açılış gecesinde Times'in eleştirdiği duyulduktan 5 dakika sonra Sardi'nin Yeri'nde bulundun mu?
A word of caution : I would not do your Stephen Hawking impression in front of him.
Yalnız uyarayım seni, ben olsam Stephen Hawking'in önünde onun taklidini yapmazdım.
Yeah, in a word.
- Evet.
if word gets out that we have a dead guy in this house no ones ever going to come over and have sex with us ever again
Eğer evimizde çlü bir adamın olduğu duyulursa bir daha kimse evimize gelmez ve bizimle sevişmez
Once I'm safe on some beach in Puerto Rico, you can tell Ms Fulstone, without a word of a lie, that her stalker has left the country.
Porto Rico'da bir sahilde keyif yapmaya başladığımda Bayan Fulstone'a, sapığının ülkeyi terk ettiğini söyleyebilirsin. Yemin etsen başın ağrımaz.
Yes, I spoke to Dennis, and he's gonna be putting a good word in for you to run Beijing station.
Evet, Dennis'le konuştum. Pekin istasyonunun başına geçmen için tavsiyede bulunacak.
Why in the world would your father purchase a car with the word "slut" written across it?
Neden baban gidipte üzerinde boydan boya "sürtük" yazan bir araba satin alir ki?
Word from upstairs is one of you four leaves in a bag.
Dediklerine göre, dördünüzden birisi burayı ceset torbasında terkedecekmiş.
And don't simply remind me that you're on loan from some other office, because a kid with your inexperience doesn't land a position like this unless he's fucking somebody... hard, in either sense of the word.
Ve yine öyle basit bir şekilde başka bir ofisten gönderildiğini söyleme çünkü senin gibi tecrübesiz bir çocuk böyle bir pozisyona ulaşamaz. Tabii birini düzmediği sürece sağlam, kelimenin tüm anlamlarıyla.
I've been alive for 11 years, four months, 25 days, and 13 hours, and in all that time... I've never said a single word.
11 yil 4 ay, 25 gün ve 13 saattir hayattayim ve bunca zaman boyunca da tek bir kelime bile konusmadim.
In 11 years he's never said a word ; I've never been able to touch him ; and now I can hear him.
11 yildir tek kelime bile etmemisti, ona hiç dokunamamistim bile ama simdi onu duyabiliyorum.
The very word "secrecy" is repugnant in a free and open society.
"Gizlilik" sözü, özgür ve açık bir toplumda oldukça gereksizdir.
Word travels like oil in a pipeline, Mr. Ewing, and the word is there's no oil in your pipeline.
Kelâm da boru hattındaki petrol gibi dolaşır, Bay Ewing ve kelâm da şudur ; boru hattında hiç petrol yok.
Not a word in two weeks, and tomorrow he's just going to waltz back into my life like nothing's wrong.
İki haftadır, tek kelime etmek için aramadı, ve yarın hiç bir şey olmamış gibi tekrar hayatıma tekrar girecek.
She'll put in a good word for you.
Senin için referans olacaktır.
What you saw back there in that tent... there's a lot more to the word coward and the word hero than you think.
Çadırda gördüklerin... Korkak ve kahraman kelimelerinin anlamı düşündüğün kadar basit değil.
This unit is going to change the meaning of that word, and "mercenary" will now be a badge of honour, rather than a dirty word in the English language.
Fakat bu birim bu kelimenin anlamını değiştirecek. "Paralı asker" bundan sonra İngilizce'de kötü bir kelime olmak yerine onur rozeti olacak.
Caesar realized that his father had left without a word because he did not wish his son to be involved in something so terrifying.
Caesar'ın babası çocuklarını koruyabilmek için onları terk etmişti.
Can you put in a good word for me for a raise.
Zam almam için hakkımda iyi şeyler söyle.
I would never use a noise in place of a word.
Ben asla bir kelime yerine ses çıkartmam.
Can I have a word with you? In private?
Sizinle özel olarak konuşabilir miyiz?
You're so eager to believe any calumny, any vile thing said about this man you despise... that you're taking the word of an inmate in a mental ward.
Sevmediğiniz bu adamla ilgili her iftiraya, her kötü söze inanmaya hazırsınız. Hatta akıl hastaları koğuşundaki bir mahkumun sözüne inanıyorsunuz.
It is written in mathematical language, and the letters are triangles, circles, and other geometrical figures, without which it is humanly impossible to comprehend a single word.
Matematiksel olarak ifade edilmiştir harfler, üçgenler, daireler ve tüm diğer geometrik şekiller simetri olmadan insanoğlu tarafından kesinlikle idrak edilemezdi.
Wilding is a word you won't find in Webster's.
Yabanlaşmak kelimesini sözlüklerde bulamazsınız.
I wouldn't have lasted this long in New York politics if I wasn't a man of my word.
Sözümün eri olmasaydım New York politikasında bu kadar uzun süre barınamazdım.
That's not a word you hear in this house every day.
Bu evde her gün duyulan bir söz değil bu. - Hayır.
If he's taken to you, he'll definitely put in a good word with His Lordship.
Eğer sana ısındıysa, Lord Hazretlerine hakkında iyi şeyler söyleyecektir.
Yes, but the key to his innocence depends on the word of a woman who hates him, and may want him to stay in prison whatever the truth.
Evet ancak masumiyetine giden yol,... ondan nefret eden bir kadının sözüne bağIı. Gerçek ne olursa olsun, hapiste kalmasını isteyebilir.
None of which gives him a word in running this place, or would you involve Carson or the maids...?
Bunların hiçbiri ona mülkü yürütme üzerine söz hakkı vermiyor. Yoksa Carson ile hizmetçileri de çağıralım mı?
in a sense 166
in a row 31
in another life 66
in any case 862
in a nutshell 86
in a few days 103
in an hour 114
in and out 206
in a way 872
in any event 133
in a row 31
in another life 66
in any case 862
in a nutshell 86
in a few days 103
in an hour 114
in and out 206
in a way 872
in any event 133
in a week 88
in a good way 122
in a few minutes 93
in africa 59
in addition 208
in a meeting 17
in an ideal world 29
in advance 48
in a moment 128
in a minute 428
in a good way 122
in a few minutes 93
in africa 59
in addition 208
in a meeting 17
in an ideal world 29
in advance 48
in a moment 128
in a minute 428
in all likelihood 54
in all 68
in a second 81
in a 180
in a year 54
in a month 82
in america 213
in a few hours 80
in any way 55
in all honesty 63
in all 68
in a second 81
in a 180
in a year 54
in a month 82
in america 213
in a few hours 80
in any way 55
in all honesty 63