In the dark traducir turco
6,685 traducción paralela
And now every news outlet in the country is covering the story, but you seem to be completely in the dark.
Şimdi ülkedeki her haber kaynağı haberi kapağa çıkarıyor ama sen tamamen karanlıkta gibi görünüyorsun.
Touch in the dark.
Karanlıkta dokun bana.
... in the dark.
... dokun bana.
And our job is to dance in the dark.
Bizim işimiz karanlıkta dans etmektir.
And you, being in the dark ages who convince
Sense hiçbirşeyden süpelenmeden bizleri seyrediyordun.
I play that guy in The Dark Knight.
Kara Şövalye'deki o adamı oynuyorum.
In the dark?
Karalıkta mı?
I don't want to listen in the dark.
Karanlıkta dinlemek istemiyorum.
How can you see a fly in the dark?
Karanlıkta sineği nasıl göreceksin?
Any person that approaches a camp in the dark without identifying himself is a criminal or a savage.
Karanlıkta, bir kampa kendini tanıtmadan yaklaşan ya suçludur, ya da vahşi.
You better pray I don't find you in the dark.
Seni karanlıkta bir elime geçirirsem.
My soul in photographs and lilies, and in the dark wake of your footsteps,
Ruhum resimlerde ve leylaklarda Uyandırıyor ayak seslerin karanlıklarda
You don't want to creep around a murder scene in the dark, huh?
Suç mahallinde gece gece gezmek istemiyorsun, değil mi?
She looked like a human being. I thought she sees me in the dark.
İnsana çok benziyordu ama beni göremiyor gibiydi.
I'm stuck in the dark but you're my flashlight
Karanlıkta mahsurum Ama sensin benim fenerim
I'm stuck in the dark but you're my flashlight
Karanlıkta mahsurum Sensin benim fenerim
Oh, you... you aren't seriously thinking of jumping off this silo in the dark?
Bu karanlıkta ambardan atlamayı düşünmüyorsun herhalde.
Well, I wouldn't have admitted then, but I'll tell you... scared the shit out of me... that some fucking crazy, old hermit would've been that close to me, in the dark, at night... well, it'd scare anybody.
Gece karanlıkta yanıma kadar gelince o lanet olası yaşlı adam ödümü kopardı. Gece karanlığında bu kadar yanıma gelmesi... Herkesi korkutur.
I'm sitting here in the dark Alone, by myself.
burada karanlıkta oturuyorum yalnız, tek başıma
Dugan removes a rifle from his pack and loads it in the dark to save the lion.
Dugan, tüfeğini kılıfından çıkardı ve aslanı kurtarmak için doldurdu. O benim İncil'im.
Treasure in the dark
# Refleks sorumludur #
And it doesn't even matter, because everything feels the same in the dark.
Ve hatta fark etmez, Her şey karanlıkta aynı hissediyor çünkü.
Don't want to head into town in the dark, even with a Humvee and body armor.
Karanlık çökünce şehre inmek iyi değil, Humvee ve savaş zırhıyla bile.
You were standing in the dark.
Karanlıkta duruyordun.
I'll be waiting in the dark. When the pain finally kills you.
Sonunda acı seni öldürdüğünde karanlıkta bekliyor olacağım.
Usually, entities of this type... Living in the dark... They wanna possess the bodies of the living.
- Genellikle bu tip varlıklar karanlıkta yaşarlar, yaşayanların bedenlerini ele geçirmek isterler.
Even in the dark?
Karanlıkta olsa bile?
Just like the seed in the dark soil.
Tıpkı bu karanlıktaki tohum gibi.
'Cause you spend that life scared of every noise in the dark.
Çünkü o hayatı, karanlıktaki her sesten korkarak geçirmişsindir.
Look. The League has kept everyone in the dark.
Bak, lig herkesi karanlığa hapsetti.
We wouldn t have to sleep in the dark.
Karanlıkta uyumamız gerekmezdi.
There's "in the dark" and there's the way you're treating us.
Sorun bizden bir şeyler gizlemeniz ve bize davranma şekliniz.
Just don't keep us in the dark.
Bizden bir şey gizlemeyin yeter.
It happens in the dark.
Karanlıkta parlarız.
♪ in the dark and scary place ♪
Kaybolmuştum karanlıkta
My master have seen you in the dark Marek the slave girl.
Efendim karanlıkta seni gördü. Köle kız Marek.
It kind of looks the same in the dark.
Karanlıkta her yer birbirine benziyordu.
You can fieldstrip an M4 in the dark. You still can't tie a damn tie.
Karanlıkta bir M4'ü söküp takabiliyorsun ama hala lanet bir kravatı bağlayamıyorsun.
I think that's when you see better in the dark.
Bence burada, karanlıkta daha iyi görmekten bahsediyor.
"O, beautiful lady, don't you step out in the sun, the sun will turn your fair skin dark."
"Ah, güzel hanım, sakın güneşe çıkma güneş güzel cildini karartır."
This is part of the Two Face in Dark Knight thing.
Bu, Kara Şövalye filmindeki Two-Face'in bir sahnesi.
On those long and dark night, amid the desperate silence... and in the clunk of your shackles... did you ever hear his name?
O uzun ve karanlık gecelerde, sessizliğin, çaresizliğin ve... zincirlerinin gürültüsü haricinde... onun adını duydun mu?
With a knife, with a small knife that barely fits in your hand, but cuts like ice, into astonished flesh, and there it stays, where the dark root of the scream quivers and snarls.
Bir bıçak avucunu zar zor kaplayan fakat buz gibi keskin küçücük bir bıçak şaşkın bedenine gömülmüş orada öylece kalmış tam da çığlıkların feryatların koptuğu yerde.
I have a really long drive in the morning, and it's... it's dark.
Yemek için teşekkürler. Gitmen gerekmez. Yok, sabaha uzun yola düşeceğim hava kararıyor bir de.
Come, thick night, and pall thee in the dunnest smoke of hell, that my keen knife see not the wound it makes, nor heaven peep through the blanket of the dark to cry, "Hold, hold!"
Gel zifirî karanlık gece! Cehennemin en kesif dumanını sarınıp gel ki ne keskin bıçağım açtığı yarayı görsün ne de cennet karanlık örtüsünün altından bakıp "Dur, yapma!" diye feryat etsin.
So we find ourselves in the woods at night, and it is dark.
Ve gece kendimizi ormanda bulduk, karanlıktı.
Which leaves only one dark course in the running.
Bu da geriye tek bir ihtimal bırakıyor.
In the summer of 2011, an ad for the Silk Road appeared on the dark net.
2011 yazında, İpek Yolu için bir reklam Karanlık net ortaya çıktı.
Um, It's an icy-cold, kind of dark evil something's in the room, and It's watching me.
Çok soğuk, siyah bir şeytanî varlık bu odada ve beni izliyor.
You know, situation, like, stereotypical dark room, but in this, there's a really tall entity, like, you know, If the room's eight feet tall, he is an eight-foot-tall dude with a hunch.
Durum, aslında tipik karanlık oda gibiydi ama bu durumda uzun boylu bir varlık var. Oda da uzun boylu birisi varsa o da önsezili o adamdı.
I mean, I just don't want Annie thinking that we're gonna walk in there and just start waving, you know, dark crystals around and exorcise the demons.
Annie'nin, bizim içeri girip de etrafa siyah kristaller sallamaya başlayacağımızı,... şeytanları kovacağımızı falan düşünmesini istemiyorum.
in the darkness 43
in the real world 60
in the meantime 2026
in the morning 1802
in the middle of the night 158
in the kitchen 217
in the name of the father 223
in there 594
in the middle of nowhere 42
in the criminal justice system 149
in the real world 60
in the meantime 2026
in the morning 1802
in the middle of the night 158
in the kitchen 217
in the name of the father 223
in there 594
in the middle of nowhere 42
in the criminal justice system 149
in the afternoon 211
in the ass 21
in the beginning was the word 18
in the flesh 166
in the basement 109
in the house 117
in the old days 114
in the end 1091
in the beginning 230
in the first place 155
in the ass 21
in the beginning was the word 18
in the flesh 166
in the basement 109
in the house 117
in the old days 114
in the end 1091
in the beginning 230
in the first place 155
in the 715
in the name of jesus 26
in the name of god 118
in the future 338
in the past 316
in the bathroom 154
in the woods 135
in the room 59
in the back 227
in the city 96
in the name of jesus 26
in the name of god 118
in the future 338
in the past 316
in the bathroom 154
in the woods 135
in the room 59
in the back 227
in the city 96