English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / inglés → turco / [ I ] / Into the light

Into the light traducir turco

1,119 traducción paralela
Into the light.
Işığın içine.
Come into the light.
Işığa gel.
I'm holding his hand and we come up out of the tunnel into the light.
Onun elinden tutuyordum ve tünelin ucunda ışık belirdi.
However, you don't dare believe it. You're dazzled as if coming from shadows... into the light.
Yine de, hala kuşku duyulur, tıpkı... karanlıktan aydınlığa çıkar gibi.
Step into the light.
Işığa doğru gel.
The passengers wake up and stumble out into the light.
Yolcular uyanıp ışığa doğru ilerlemişler.
But Elijah Muhammad has come to bring you into the light.
Fakat Elijah Muhammed, seni ışığa kavuşturabilir.
Would you rather I sent you back into the light?
Sizi ışığa geri göndermemi mi tercih edersiniz?
You see, you come out of your shadow or your shell, into the light.
Yani gölgenden sıyrılıp ya da kabuğundan işte.. ... ışığa çıkıyorsun.
Put your hands where I can see them and step into the light!
Ellerini görebileceğim bir yere koy ve ışığa çık!
But you won ´ t stay there long, you will want to cross it into the light.
Ama orada fazla kalmayacaksın. Çünkü arayı geçip ışığa ulaşacaksın.
This is where she died, and where she must be sent into the light.
Öldüğü yer burası ve ışığa buradan gönderilecek.
His love and guidance brought me into the light again.
Onun sevgisi ve rehberliği beni yeniden aydınlığa taşıdı.
Come into the light.
Işığa doğru gel.
We could hardly blame them for looking little startled when they come out into the light.
Bir parça ışığa çıktıklarında afalladıkları için onları suçlayamam.
Step into the light.
Lşığa gel.
Move into the light, my son.
Işığa doğru koş, evladım.
But let me catch one of you stepping out of line again and you'll curse your mothers for bringing your butts into the light of day.
Ama bir daha çizgiyi aştığınızı görürsem öyle şeyler yaparım ki sizi dünyaya getirdiği için annelerinize lanet edersiniz.
Go into the light, Mr. Heckles!
Işığa doğru git, Bay Heckles!
Buck, come into the light.
Buck ışığa gel.
Step into the light, so I can see you.
Sizi görebilmem için ışığa çıkın.
- They can't go into the light.
- lşığa gelemiyorlar!
Look at this. Ascending into the light...
- Işığa doğru mu yükseliyor.
Step into the sun, step into the light
Güneşe doğru yürü, Işığa doğru yürü
Step into the sun, step into the light Hold onto your breath, hold onto your heart, hold onto your hope
Güneşe doğru yürü, Işığa doğru yürü nefesini tutmaya çalış, kalbini tutmaya çalış, ümitlerini tutmaya çalış
Step into the sun, step into the light, march up to the gate and bid it...
Güneşe doğru yürü, Işığa doğru yürü, Haydi kapıya doğru marş, ve dileyelim...
Look into the light.
Işığa doğru bak.
It was as if I'd jumped on to the shoulders of the team and they'd carried me into the light that had suddenly shone down on all of us.
Sanki takımın omuzlarına atlamışım ve onlar beni, bizim için aniden sönen ışığa kadar taşımışlar gibi.
Lightning struck the clock tower at precisely 10 : 04 p. m. Sending the necessary 1.21 gigawatts into the time vehicle, which vanished in a brilliant flash of light leaving a pair of fire trails behind.
Saat 22.04'te saat kulesine düşen yıldırım, gerekli 1,21 gigavatı zaman makinesine aktardı ve makine, bir ışık patlaması ile ardında ateşten izler bırakarak yok oldu.
And I started to float out into the hall... and then into this tunnel... toward this light.
Sonra koridor boyunca uçmaya başladım daha sonra da tünelin içine ışığa doğru.
It's a story of a journey into a strange and unknown area, but it also willexist on a philosophical and allegorical level, so that is that it sheds some light on the events that took place and why they took place
Tuhaf ve meçhul bir yere doğru bir yolculuğun hikayesi. Ama aynı zamanda felsefi ve mecazi bakımdan umut dolu bir varoluş.. Benim arzum, içinde yer alan olayları, ve bu olayların neden yer aldığını ve bunun bu insanlara ne yaptığını aydınlatmasıdır.
In light of what has happened, it would be prudent for you... to move into the house... so that my wife can have 24-hour protection.
Olanları göz önüne alırsak, evime taşınman ihtiyatlı bir hareket olur böylece karımı 24 saat koruyabilirsin.
Look into the light.
Işığa bak.
If you shine the torch up into the night sky, the light goes on forever. - Who says?
Eğer feneri gece göğe doğru tutarsak ışığı hiç sönmezmiş.
For 40 years in the darkness finally I can lift my head up into the light and proclaim to one and all that Al Bundy is a winner!
Al Bundy galip!
Now, let your light shine into the future.
Şimdi, Parlaklığınla geleceğe giden yolu aydınlat.
The light at the end of the tunnel has expanded into a golden sunrise.
Tünelin sonundaki ışık altın bir güneşe dönüştü.
How you brought light into the darkness.
Nasıl karanlığa ışık tuttuğunuzdan.
Willingly walking deeper into darkness cannot help her at all. Only the light will...
Karanlığın içine yürümenin ona bir faydası olmaz.
It is slowly drawing everything into it, even the sun's light.
Güneş'in ışığı dahil her şeyi yavaş yavaş içine çekiyor.
I was about to murmur something seductive into his delicious ear when suddenly the light fell on him, and I realised who he was.
Tam güzel kulaklarına çekici bir şeyler fısıldayacaktım ki bir anda ışık tepesine vurdu ve onun kim olduğunu anladım.
( Bert ) Yeah, so I'm sittin'there just waitin'for the light, this woman bangs into the back of my car.
Evet, orada oturmuş ışığı bekliyordum kadın arabama arkadan tosladı.
How much light got into the cell you spent three years in?
Üç yıl geçirdiğin hücrede ne kadar ışık vardı?
But you have gone... into the hot light of the sun... into the scent of the laurel leaves... into the moisture that rises from the ground.
Fakat gittin sen... sıcak güneş ışığına... defne ağacının kokusuna... göğe yükselen suya.
And the possibility exists that we could reconfigure the matrix at that point, to take us another 30,000 light-years, right into Federation space.
Ve ardından belki de nokta matris'ini yeniden düzenleyebilirsek bir 30,000 ışık yılı daha giderek Federasyon uzayına ulaşabiliriz.
Talk straight into the red light.
Kırmızı ışığa konuşacaksın.
It is a scientific fact that hearts and clocks slow down as they approach the speed of light, the point at which matter is converted into energy.
Kalplerimizin ve zamanın ışık hızına yaklaştıkça yavaşladığı ve maddenin enerjiye dönüştüğü bilimsel bir gerçektir.
Dr. Hanlin's heart approached that speed on Friday evening... at 7 : 57, according to the coroner, converting his matter into energy, into pure white light.
Dr. Hanlan'ın kalbi cuma akşamı saat 19 : 57 de adli tıbba göre bu hıza yaklaşarak enerjiye, saf beyaz ışığa dönüştü.
These few brief moments intoxicated Anna like a light pouring into the dark room that was her life.
" Bu kısacık süre, Anna'nın tüm hayatının zehirlenmesi için yeterli olmuştu.
Some believe the rings function as some sort of an accelerator or something sending its energy into the pod making it rocket away at near light speed.
Bazıları, halkaların enerjiyi ünitenin içine gönderen ve ışık hızıyla roketleyen bir çeşit hızlandırıcı olduğuna inanıyorlar.
In the old days, they used to punish criminals by sticking a sharpened wooden stake into the delinquent's arse and then pressing it up with light blows of a mallet so that the point gradually comes out at the back of the neck.
Eski zamanlarda, suçluları cezalandırmak için bileylenmiş tahta kazığa oturturlarmış sonra tahta bir çekiçle kazığa vurmaya başlarlarmış o noktadan sonra ise kazık yavaşça boyunlarından çıkmaya başlarmış.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]