It's mine traducir turco
6,809 traducción paralela
Once I set my heart on something, it's as good as mine.
Kafamı bir işe koydum mu o iş benim demektir.
- So, mine is like that, but instead of Vegas, I go to Memphis, and instead of booze, it's brisket.
Yani, benimki de öyle olacak. Sadece Vegas yerine Memphis olacak içki yerine de göğüs eti olacak. Fikir aynı ama.
- That's mine, it's all mine.
- Benim! Hepsi benim!
It's mine.
O benim artık.
No, brainiac, it's mine.
Hayır, zeka özürlüsü. Bu masa benim.
It's actually not mine, it's Homeland Security's, and if it's all the same to you, I'd rather not tap into...
Aslında benim değil. İçişleri güvenliğin. Hepsi senin için aynı şey ise.
It's mine.
O benim.
And it's mine.
Üstelik o benim.
Look, it was Uncle Rusty's idea, not mine.
Rusty Amca'nın fikriydi, benim değil.
It's not mine.
Zaten benim değildi.
- Yeah, it's mine.
- Evet, benim.
You know, Barack actually works for mine, too, because it's gradually moving a little more to the left, and people only ask for it about once every four years.
Barack benimkine de uyar. Çünkü giderek sola yanaşıyor ve insanlar dört yılda bir istiyor.
It's mine, Mike.
Dokunma o zaman. - Benim Mike.
I'll do mine. I... it's all good.
Sorun yok.
It's not mine?
Benden değil mi?
It's not mine.
Benden değil.
It's fine, so are mine.
Sorun değil benimkiler de.
It's mine.
Bana ait.
A friend of mine entered into a verbal agreement with an agent for a corporation, and now he's reneging on it.
Arkadaşım bir şirketin yetkilisiyle sözlü bir anlaşma yapıyor şimdiyse o yetkili bunu reddediyor.
It's not mine.
Benim değil, Nick'in o.
Fancie's needs all the help it can get. Um, Lemon, I don't mean to play the broken heart card, but mine is crushed, shattered, possibly destroyed.
Lemon, kırık kalp kartını oynamak istemem ama benimki yıkıldı, paramparça oldu, büyük ihtimalle yok edildi.
Hey, are you sure it's appropriate? Given mine and... and Lily Anne's, um, history?
Benle Lily Anne arasında olanları düşünürsek, sence bu uygun mu?
- It's really all mine.
- Hepsi benim.
Most of it's not mine anyway. Ah!
Zaten çoğu benim değil!
And again, it's not mine.
Ve tekrar diyorum benim değil.
It's not mine.
Benim değil.
Now it's mine.
- Şimdi ise benim.
Well, it's not mine.
Benim telefonum da değil.
Tell him it's a fuckin'mine field!
- Pilota burasının bir mayın tarlası olduğunu söyle!
- It's a fucking mine field!
- Burası mayın tarlası amına koyayım!
It's a fuckin'mine field!
Burası mayın tarlası!
- Wait till your guys know. It's a mine field. Right.
- Adamların burasının mayın tarlası olduğunu anlayana kadar bekleyin!
And if that's a fault of mine, then so be it.
Bir hatam varsa düzelt fakat...
A buddy of mine is making a documentary in the Sudan, and he's asked me to be part of it.
Yakın bir arkadaşım Sudan'da bir belgesel çekiyor ve benden de parçası olmamı istedi.
But it's not mine,'cause mine's still in the marina
Çünkü benimki hala yat limanındadır Yakın izlemek altında.
Those Redcoats claim they found it. - It's nothing of mine.
Bu Kırmızı Ceketliler bulduklarını iddia ediyorlar ama bana ait değil.
I don't deny the weapon's mine, but I deny I used it against your father or any man.
- Silahın benim olduğunu inkâr edemem ama babana ya da başka birine karşı kullandığımı inkâr ederim.
Take the Dumfries mine... it's returned 20 tons of copper a week for years.
Dumfries madenlerini alın... Yıllardır haftada 20 ton bakır verdi.
It's been an intelligence gold mine.
Bilgi almak bir için altın madeni adeta.
I returned from court and I'm staring at a computer that looks like mine, but they've stuck the Post-it notes in the wrong places.
Duruşmadan dönmüştüm ve benimkine benzeyen bir bilgisayara bakıyordum,... ama Post-it notlarımı yanlış yerlere yapıştırmışlar.
That's... It's not mine, Mom.
O benim değil anne.
It's not mine.
O benim değil.
It's mine.
Suçlu benim.
It's kind of completely mine.
- Tamamen benim oluyor da.
Now it's mine.
Sonunda benim ama.
It's mine.
Benimki.
Yeah, for once, it's a friend of mine.
- Evet, kendisi bu seferlik arkadaşım.
- Well, it's not mine.
- Benim değil.
It's not mine!
Benim değil o!
... to move it from the DOD's computer to mine.
Savunma Bakanlığı'nın bilgisayarından benimkine nasıl göndereceğini.
She tore apart our network, except it isn't ours, it's mine.
Kanalımızı yerle bir etti. Ama kanal bizim değil, benim.
it's mine too 16
it's mine now 44
mine 1637
mines 24
miner 18
mineral 18
minerva 46
miney 32
miners 19
minerals 25
it's mine now 44
mine 1637
mines 24
miner 18
mineral 18
minerva 46
miney 32
miners 19
minerals 25
mine too 218
mineral water 25
mine is 46
mine was 21
mine's 26
it's fine 7136
it's not fair 795
it's friday 105
it's done 1271
it's been so long 173
mineral water 25
mine is 46
mine was 21
mine's 26
it's fine 7136
it's not fair 795
it's friday 105
it's done 1271
it's been so long 173
it's over 4654
it's cold 680
it's ok 4874
it's okay 22028
it's warm 139
it's me 10254
it's not 5855
it's all right 8832
it's about damn time 34
it's a boy 347
it's cold 680
it's ok 4874
it's okay 22028
it's warm 139
it's me 10254
it's not 5855
it's all right 8832
it's about damn time 34
it's a boy 347