It's only me traducir turco
1,980 traducción paralela
It's the only thing my father left me.
Babamdan bana kalan tek şey.
I'm telling you, it's only married guys for me.
Dediğim gibi, bundan sonra yalnızca evli erkeklerle takılırım.
It's the only moral course left open to me.
Önümdeki ahlaki tek seçenek bu.
See, this is the problem It's only because I'm out the door that you're finally asking me to stop
- Bak sorun da bu işte. Sadece ben kapının dışına çıktım diye böyle arkadaşça gitmememi istiyorsun yani iş işten geçene kadar bir şey yapmıyorsun.
¶ ¶ And now you're calling me up on the phone ¶ ¶ ¶ ¶ So you can have a little whine and a moan ¶ ¶ ¶ ¶ And it's only because you're feeling alone ¶ ¶
* Ve şimdi beni telefonla arıyorsun * * ağlayıp, sızlanıyorsun * * çünkü kendini yalnız hissediyorsun *
So, yeah, maybe I helped me and my teammates out a little bit... but it's only because I'm sick and tired of working so hard and still losing.
Böylece evet belki kendime ve takım arkadaşlarıma biraz yardım ettim çünkü, çok çalışıp hala kaybetmekten bıktım, usandım.
Well, thank you, Principal Figgins. But actually... it's made me realize that there's only one wheelchair entrance in this school... and it's all the way in the far end of campus.
Teşekkür ederim müdür Figgins... ama bu sayede bu okulda sadece bir tane tekerlekli sandalye yolu olduğunu fark ettim.
Yeah, only instead of blonde named Chloe, I got a bunch of angry rich guys who are gonna dismember me when they find out it's gone.
Sarışın hatun Chloe dışında, içinde birçok sinirli zengin adamın ismi var,... ve kaybolduğunu öğrendiklerinde beni parçalarlar.
This apartment is the only thing that's helped me keep the mask in place, and without it...
Bu daire maskemi düşürmememe yardımcı olan tek şey. O olmazsa ortaya çıkarım.
Believe me, I'm trying, But there's only one thing that'll do it.
İnan bana deniyorum ama yapabileceğim tek bir şey var.
It's like i have a ticking time bomb on me, chloe, and i only have a year to figure out how to stop it.
Elimde saatli bir bomba varmış gibi Chloe ve bunu durdurmak için bir senem var.
I will. Now it's just me. Only you.
Ancak şirket umursamadı. ayrıcalıklı teslimatlar denen özel kargoları vardı ve Carl'ın patronu onu ve diğerlerini tek seferde 16 - 18 saat çalışmaya teşvik ederdi.
- It's only me.
- Benim.
I think it's only fair for me to ask y not to talk to him if it makes me uncomfortable.
Bence doğru olan onunla konuşmamanın... Beni daha rahat hissettirip, hissettirmeyeceğini sorman.
It's our only shot so please get me an answer.
Bu tek şansımız. Yani, lütfen, bana bir cevap bul.
I have been rich my whole life, Detective, so if there's one thing I've learned, it's how to spot a man who's only interested in me for my money.
Bütün hayatım boyunca zengin olarak yaşadım, Dedektif. Bundan öğrendiğim bir şey varsa o da paramla ilgilenen erkeği anlamanın yoludur.
The only question is, whether you'II file a memo and save your ass, or you are stupid enough, to force me to do it and then you are both finished.
Geriye tek bir soru kalıyor, Rapor yazıp kendi kıçını kurtaracak mısın, yoksa aptallığına doymayıp işi zorla bana mı hallettireceksin? Bu durumda, ikinizin de işi biter.
It's true that he buried me, but that's only because I was hungry.
Tamam, o zaman toprağa gömüldüm ama o zaman karnım açtı ondan oldu!
It's only me now.
Artık tek ben kaldım.
It's only appropriate... that you would be the one to terminate me.
Neden? Sadece senin beni sonlandırman uygun düşer.
He has to come with me.It's he only way.
O da benimle gelmek zorunda. Başka seçenek yok!
It's only me.
Bir tek ben varım.
It's the only department with a shower big enough for the whole team, plus the cardiac monitors, plus me, plus...
Tüm takımın yanında, kardiyak monitörlerin sığabileceği kadar büyük duşlara sahip tek bölüm orası ben de dahil.
It's only a phallic symbol. It's not me actual dong.
Bu sadece fallik bir sembol, gerçek sikim değil.
Something's happening to me, and I think you're the only person who's going to understand what it is.
Bana bir şeyler oluyor ve sanırım bunu anlayacak tek kişi sensin.
Well, it certainly sounds to me that this young lady's only crime is being a hero and wanting to be taller.
Anlaşıldığı üzere... Genç bayanın tek suçu hem daha uzun olmak hem de kahraman olmak istemesi.
It's only English-speaking adults that don't like me.
Sadece İngilizce konuşan yetişkinler beni sevmez.
It's only between you and me.
Bu sadece benim ve senin aramızda.
It's only me.
Tek başıma ne yapayım!
coming up, the only interview mary falkner plans to give detailing her extraordinary meeting with anna, and she's giving it to me.
Sırada ise Mary Falkner'ın, Anna ile yaptığı olağandışı görüşmesinin detaylarını vermeyi planladığı röportaj var. Röportajı tabii ki benimle yapıyor.
It's all right, Toby. It's only me.
- Sorun yok Toby, sadece benim.
I know it's silly, I've only just met him, but I just have this hunch about him that he got me.
Yürü ben, yürü ben, yürü ben!
It's only been 5 minutes and you already miss me?
Daha 5 dakika oldu ve şimdiden beni mi özledin?
It's the only thing keeping me from ripping Bonnie's throat out to get my crystal back. Oh, well.
İşte bu da o küçük Bonnie'nin boğazını parçalayıp kristali almama engel olan tek şey.
It's the only way it works for me.
Benim için en iyi yöntem bu.
This organization to which I've offered up my life as a sacrifice, I can only learn of it, filtered through you. That's frustrating to me.
Hayatımı adadığım bu organizasyonu sadece sizin anlattığınız kadarıyla biliyorum.
It's more like this is the only place you could afford to buy me a present
Eminim bana bir hediye almak için paranın yetebileceği tek yer bu.
Yeah, it's gonna be as tall as twelve of you and six of me. And only we can get in.
Sizlerden on iki, benden de altı tane uzunluğunda olacak ve sadece biz girebileceğiz.
It's the only photograph of me anyone has.
Ellerindeki tek fotoğrafım o.
He was younger than me when he started playing piano, and I wanted to play the piano, but so many kids played it, and there's only one at school, so it's hard to get practice time in.
Benden küçükken piyano çalmaya başlamış. Ben de piyano çalmak isterdim ama, herkes piyano çalmayı istiyor. Okulda da bir tane var, ondan çalışacak zaman bulmak zor olur.
So, anyway, when he was writing it, in the mid -'60s he used to bring me pages to copy every day because I was the only one who could understand his writing or notes.
Herneyse, altmışlı yılların ortasında yazmaya yeni başladığı zamanlar.. ... okumam için her gün bana yazdıklarının kopyasını getirirdi çünkü onun el yazısını ve notlarını anlayabilen tek kişi bendim.
It's important to me that I would have the only key.
Başkasında anahtar olmaması benim için önemli.
It's only because you forced me to, Misato-san.
Bunun tek sebebi sizin bunun için beni zorlamanız, Misato-san.
But it's the only place in the world for me...
Ama o, benim için dünyada bana ait tek yerdi.
It's only you and me here.
Sadece sen ve ben buradayız.
It's hard for me to talk only about it.
Anlatmadan duramıyorum.
It's the only thing that got me through prison!
Hapishanede ayakta tutan tek şey buydu!
Come on, you're telling me the only mud hut in the middle of the goddamn swamp, it's already booked out with lost people?
Lanet bir bataklığın ortasındaki tek kulübenin çoktan kayıp insanlar tarafından terk edildiğini mi söylüyorsun?
I love him so much! Believe me, this gives me no pleasure, but it's the only way. It's the bee or Arthur.
İnan bana canım, hoşuma gitmiyor ama tek yol bu.Arı ya da Arthur'umuz.
It's me. It is only in my head.
Kafamın içindeki sadece benim.
Hey, you left me a half-message, only it was the half without your number.
Bana yarım bir mesaj bırakmışsın, numaranın da yarısı vardı.
it's only fair 72
it's only a dream 23
it's only natural 75
it's only a matter of time 121
it's only money 39
it's only temporary 79
it's only you 17
it's only 370
it's only gonna get worse 25
it's only been a few days 19
it's only a dream 23
it's only natural 75
it's only a matter of time 121
it's only money 39
it's only temporary 79
it's only you 17
it's only 370
it's only gonna get worse 25
it's only been a few days 19
it's only been 58
it's only a game 35
it's only a 17
it's only been a week 24
it's only for a few days 18
only me 129
mexico 335
metro 61
merci 624
menu 31
it's only a game 35
it's only a 17
it's only been a week 24
it's only for a few days 18
only me 129
mexico 335
metro 61
merci 624
menu 31