It isn't over traducir turco

Isn't it really hard to get over Yoon oppa?

- Yune'yi unutmak zor, değil mi?

See that chair over there? Do you see how it's rocking back and forth even though the wind isn't even blowing?

Şu sandalye rüzgar esmiyor ama sallanıyor.

Oh, it isn't over.

Bir şeyin sona erdiği yok.

There is still time to talk it over, isn't there?

Hala konuşacak zaman var, değil mi?

It's over with you and Kathy, isn't it?

Kathy ile ayrılmışsınız, öyle mi?

It is over, isn't it?

Bitti öyle mi?

- Just over that tall mountain, isn't it? - That's right.

- Şu yüksek tepenin arkasında, değil mi?

It's going over wonderfully, isn't it?

- Harika gidiyor, değil mi?

It's easy to come over to us now that we're winning, isn't it?

Şimdi kazanıyoruz ya herkes bize katılmak istiyor

You could sign that statement a dozen times, in front of a dozen witnesses you could shout it from the house tops, read it over the radio, and there isn't a thing anyone could do about it.

Bu ifadeyi onlarca şahidin önünde onlarca kez imzalayabilir, dama çıkıp bağırabilir, radyodan anons yapabilirsin ama bu konuda yapacak bir şey yok.

Isn't it possible, sir, that the sense of grief that you felt over their loss... inspired you to make your statement?

Şu mümkün müdür efendim, arkadaşlarınızı kaybetmenin verdiği acı sizi... bu açıklamaları yapmaya teşvik etmiş olabilir mi?

It's over, isn't it?

Bitti, değil mi?

- Well, it isn't over yet.

- Daha bitmedi.

- Isn't it over?

- Bitmedi mi?

It isn't over yet.

Daha bitmedi.

That is over with, isn't it?

O iş bitti, öyle değil mi?

It isn't over, Judah.

Bitmedi, Yahuda.

That's all over, isn't it, Mr Starrett?

Artık sona erdi, öyle değil mi Bay Starrett?

Isn't it bad enough here without you sprawling all over?

Sen böyle yayılmadan da burası yeterince kötü değil mi?

- It isn't over yet.

- Daha bitmedi.

- But it isn't over.

Akela söz verdi.

Now it's all over, isn't it?

Ve şimdi hepsi sona erdi, değil mi?

It's hard to fight and look over your shoulder at the same time, isn't it?

Geri dönüp bakarak savaşmak zor iştir, öyle değil mi?

It's all over, isn't it, John T?

Her şey bitti, değil mi John T.?

Besides I want you to stay here because the other thing is all over now, isn't it?

Ayrıca burada kalmanı istiyorum... çünkü diğer mesele artık bitti, değil mi?

Now? I don't think so. We're cleaning, and my mother hates it when people come over and the house isn't up to her standards.

Temizlik yapıyoruz ve annem ev uygun değilken misafir gelmesinden nefret eder.

Isn't it easier to sling it over your shoulder?

Omzuna atıp taşıman daha kolay olmaz mıydı?

Madame, just as you're getting over a difficult patch, it isn't a good idea to let imprudence trip you up.

- Madam zorlu bir yolun sonuna geliyorsunuz gibi, - Bu hatayı yapmanıza izin vermek, iyi bir fikir değil.

Hey, it's over, isn't it?

Hey, bitti değil mi?

Look there, in the background. His portrait will to appear over the crowd in a second. Pretty amusing, isn't it?

Bakın arkada kocaman bir portresi yükseliyor kalabalığın içinden gerçekten etkileyici.

It's over 3 hours, isn't it?

Üç saati geçti değil mi?

It isn't making my patients any better, they're all becoming over-excited.

Hastalarıma en ufak bir faydası dokunmuyor bunun, hepsi aşırı derecede heyecanlanıyor.

Thanks for coming over. Name is Frank, isn't it?

[Skipped item nr. 44]

It isn't over.

Daha bitmiş sayılmaz.

Do you believe it? The party isn't over!

Buna inanabiliyor musun?

- It's over, isn't it?

- Her şey bitti, değil mi?

It's over now, isn't it, son?

Artık geçti oğlum değil mi?

Hell, this hand isn't over yet, is it?

Kahretsin, bu oyun daha bitmedi, değil mi?

Of course it isn't over.

Tabi ki yaz bitmedi.

Tell me, isn't it written all over her face?

Söyle bana, yazılanlar onun yüzünden değil mi?

It's almost incredible, isn't it, to think that this huge tree has walked over 2000 miles across this inhospitable terrain to stop here, maybe just to take in water before the 2000 miles on to Cape Town

İnanılmaz, değil mi? Bir düşünün, bu koca ağaç bu zorlu coğrafyada 3.000 km. Yürüdü ve yaşadığı yer olan 3.000 km.

It isn't easy for a man Mel's age to get a job, start all over again.

Mel'in yaşında birinin bir iş bulup herşeye yeniden başlaması çok güç.

It's over there, isn't it?

Şurada, değil mi?

It isn't over yet, and those idiots don't realize it.

Henüz bitmedi, ama bu aptallar bunu anlayamıyor.

This isn't have-a-gimp-over-for-dinner night, is it?

Bu yemek, tüyleri diken diken eden yemeklerden biri mi?

Only yesterday I was thinking, it's all over, isn't it?

Sadece dün'ü düşünüyorum, Herşey bitti. Değil mi?

I know a lot of unlucky kids all over the world have to but it sure isn't recommended.

Dünyanın her yanında birçok talihsiz çocuk bunu yaşıyor yine de kimsenin başına gelsin istemem.

Somewhere over the Carpathian mountains, isn't it?

Carpathian dağlarında bir yer, değil mi?

It isn't yours, hand it over.

Senin sanki paralar, hadi boşalt kasayı.

Over. - Isn't it great?

- Bu harika değil mi?

It's all over, isn't it?

Her şey bitti, değil mi?