English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / inglés → turco / [ J ] / Just let it go

Just let it go traducir turco

1,674 traducción paralela
Just let it go!
- Vazgeç şundan!
Can't you just let it go?
Peşini bırakamaz mısınız?
I told you that I took care of it. Now just let it go.
İcabına baktığımı söyledim sana.
Just let it go.
Bu işin peşini bırakın.
Why can't you just let it go?
Neden boşvermiyorsun ki?
Ethan, just let it go.
Ethan, kafana takma artık.
I thought he was trying to reach me, but then I realized what was going on, so the third call, I just let it go to voice mail.
Bana ulaşmaya çalıştığını sandım ama sonra neler olduğunu anladım ve telesekretere yönlendirdim.
Look, can't you just let it go? It won't kill you.
E kızım sen de alttan alıver biraz, ölür müsün ya?
Just let it go.
- Yeter..
- Just let it go, Hank.
Boş ver.
Just let it go, Claudia.
Boşver, Claudia.
Just let it go. We had sex.
Akışına bırakalım.
Trust me... just let it go.
Güven bana boşver gitsin.
First of all, let me assure you that the incident that happened this morning is being dealt with, so we might as well just let it go and keep it moving.
Her şeyden önce, bu sabah yaşanan olayı bir kenara bırakıp, olmamışçasına devam edeceğimizden emin olalım.
Just let it go.
Ama lütfen bırak artık.
- Come on, Zach, just let it go.
Bırak artık.
- Just let it go.
- Boş ver.
Just let it go.
- Kapat bu konuyu.
- I couldn't just let it go.
Bırakamadım.
I just let it go.
- Susup kaldım.
All right, let's just drop it, go inside, have a nice dinner, eat some cake and get a good night's sleep, okay?
Sadece uğrayın, misafirimiz olun, güzel bir yemek yiyelim, pastamızı keselim ve iyi bir uyku çekin, yeter.
It just wants to let it go.
Unutup işine bakmanı isterdi.
You just can't let it go, can you?
Unutamıyorsun, değil mi?
So there's nothing to be learned from therapy, so let's just go fuck? Is that it?
Terapiden öğrenilecek hiçbir şey yok bu yüzden gidip yatalım?
And then even when it was really clear to me, I was just too stubborn to let go.
Bunu bana açıklamaya çalıştığında bile, ben bunu kabul etmek için çok inatçı davrandım.
Sometimes it's better just to let things go... don't go ferreting around for more problems.
Bazen işleri kendi haline bırakmak daha iyi sorunların üzerinde fazla araştırmamak.
Well, let's just say That I don't go Unless it's on Someone else's dime.
Başkası ısmarlamadıkça gitmeyeceğim bir yer diyelim.
Just let me go before it finds me.
O beni bulmadan bırakın gideyim.
Let's go away this weekend... Pick a five-star hotel with a great spa and just live it up.
Bu hafta sonu şehir dışına çıkalım muhteşem spası olan, beş yıldızlı bir otele gidip, tadını çıkartalım.
Just let it go, will you?
Boşver gitsin, tamam mı?
Just let it go, Homer.
Al Gore?
I think it might be better if you just let her go.
Gitmesine müsaade etsek daha iyi olur kanısındayım.
Oh, no, no, no, let me just go check it out really quick.
Hayır, hayır, hayır hemencecik bir bakayım.
He actually pulled the trigger, and he just couldn't let it go, could he?
Tetiği çeken oydu. Bir türlü de unutamadı, değil mi?
Um, I just think that once you let her go, it's gonna be really hard to get her back.
Sadece onu bir kere bıraktın mı geri kazanması çok zor olacaktır diye düşündüm.
He just won't let it go, and their relationship explodes.
O bunu sindiremez ve, ilişkileri bir anda çöker.
Okay, just let it out and then I'll let you go.
Serbest bırakırsan gitmene izin veririm.
But if it's not... then please, chuck, Just let me go.
Ama değilse lütfen Chuck beni bırak.
Maybe it's time just to let him go.
Belki de, işi oluruna bırakmanın zamanı gelmiştir.
I just can't let it go.
Boş veremiyorum...
You just gotta let it go.
Anladım.
Uh, let me just go with, uh, squab neck, leave it at that.
O zaman bana, güvercin boynu getirin. Bu kadar.
I don't think it is, And if you don't want to come with us, Then please, just let me go.
Öyle olduğunu sanmıyorum ve eğer gelmek istemiyorsan o zaman gitmeme izin ver.
I'll let you go if you say the car is eight inches from the curb. Just say it.
Araban, kaldırıma 8 inç uzağa park edilmiş.
- Let it go, it's not worth but just now when you said you were sorry, it didn't really sound like you were sincere to me.
Boş ver Hank. Buna değmez Üzgün olduğunu söylediğinde bana içten söyledin gibi gelmedi.
Well, hey, let's just go get the cyanide and end it all right now.
Hadi gidip siyanür alalım ve hepsini şimdi bitirelim.
Just... If it comes down to it, Just let me go.
Sadece eğer o noktaya gelirse bırak gideyim.
You know what? Just... let it go.
Boşver.
I think I can let it go just this once.
Sanırım bir seferlik izin verebilirim.
- Let's just move past it, accept it and go. - [Phone Rings]
- Sadece kabullen ve aş bunu.
Just let go and drop it.
Yalnızca bırak ve düşsün.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]