Just let me go traducir turco
1,416 traducción paralela
just let me go.
Bırakın gideyim.
please, just let me go.
Lütfen, bırakın gideyim.
JUST LET ME GO. PLEASE?
Bırak da gideyim, lütfen?
So, please, just let me go.
Lütfen, gitmeme izin ver.
Ok, well, just let me go through these returns and then i'll bring it down.
Tamam, önce şu kazanç raporlarına bir göz gezdireyim sonra götürürüm.
Please, just let me go.
Lütfen... Bırak gideyim.
- Just let me go.
- Bırak beni.
Will you just let me go?
Bırakır mısın?
Please, just let me go home to my girls.
Lütfen, evime kızlarıma gitmeme izin verin.
I'm all right. Just let me go.
Bırakın gideyim.
Please just let me go.
Lütfen bırak gideyim.
Just let me go.
Bırak gideyim.
So, just position me at the top, and when we feel the train coming, just let me go, and gravity will take over.
Beni rampanın başına koy, trenin geldiğini duyunca da bırak. Gerisini yerçekimi halleder.
Just let me go to New York.
O. New York'gitmeme izin ver.
- Just let me go!
- Bırak gideyim!
Just let me... just let me go, okay?
Bırak beni gideyim, olmaz mı?
Please, just let me go.
Lütfen bırakın gideyim.
Well nowhere, bro, just let me go out!
Aslında bir yere götürmene gerek yok, kardeşim, inmeme izin ver!
Listen, I'm an ER doc. Just let me go.
Acil servis doktoruyum.
If you really like me, just let me go.
Beni gerçekten seviyorsan... bırak beni gideyim.
Can't you please just let me go?
Lütfen izin verin, gideyim.
Please, just let me go.
Lütfen gitmeme izin ver.
Please, just let me go.
Bırak beni.
Just let me go.
Sadece bırak gideyim.
Look, if there's something between you and your father, you don't have to tell me, but I think you're mature enough to let go of your grudge and just work it through.
Bak, babanla aranızda bir şey varsa bana anlatmak zorunda değilsin ama bu garezinden kurtulacak kadar yetişkin olduğunu düşünüyorum.
Okay, let me just go change, and we'll leave.
Tamam, üstümü değiştireyim, sonra gidelim.
- Just let me go.
Nereye gideceksin peki?
Just let me go. Mia,
Ne olduğumu bilmiyorum.
Just let me go.
Bırak, gideyim.
Alright, let's just go around the room, and tell me what you believe in.
Pekala, şimdi sırayla bana mezheplerinizi söylemenizi istiyorum.
- Let me just go and fix it, shall I?
- Gideyim de şunu düzelteyim, olur mu?
Okay okay okay. Let me just go up to my room and get my girl, okay?
Bana sadece odama çıkıp, kız arkadaşımı almama izin ver, tamam mı?
I think we both know what's happened, don't we, really What's happened is I've tried to jump over the barrier and that ain't panned out as I had hoped and so if you just let me free, I'll go home and say nothing more about it, we'll both have a lovely Christmas.
Bence ikimiz de ne olduğunu biliyoruz. Engelin üzerinden zıplayarak geçmeyi denedim ama hiç de umduğum gibi olmadı yani gitmeme izin verirsen, eve dönüp bu olayı unutacağım ve ikimizde güzel bir Noel geçireceğiz.
Kept trying to pull you back. You just kept saying, "let me go."
Ben seni çekmeye çalıştıkça sen "bırak beni" dedin.
Should we just go? Nah, let me see what I can do.
Olmaz, bakalım ben neler yapabileceğim.
Great, yeah. Let me just go grab my cash from my money tree... that I have planted.
İzin verin de gidip para ağacımdan biraz nakit alıp geleyim.
So just tell me why, and I'll let you go.
Öyleyse sadece bana nedenini söyle ve gitmene izin vereyim.
Just let me get up and go.
Bırak, kalkıp gideyim.
Just as my hand is on the knob, I want you to tackle me and hold me and tell me that you can never let me go, while tears stream down both our faces.
Elim tam kapının kolundayken beni yakalayıp tutmanı ve gözlerimizden yaşlar akarken gitmeme izin veremeyeceğini söylemeni istiyorum.
- Let me just go back.
- Dönmeme izin ver.
I just wanted him to let go of me.
Sadece, benden vazgeçmesini istedim.
Let me just go and get it so you can see it, okay?
Hemen gidip getirivereyim, sen de görmüş olursun, tamam mı?
You think I trust you, that I'm gonna just do the surgery and hope that you let me go?
Sana güvendiğimi mi sanıyorsun? Ameliyatı yapıp sonra da gitmeme izin vereceğini mi umacağım?
- If I'd known... - Let me just say to you, fellow, it ain't a good idea to go out drinking on an empty head, all right?
- Şunu söyleyeyim çocuk boş bir kafayla içmeye gitmek hiç de iyi bir fikir değildir.
Let me go and just get out of here.
Nesi var bunun?
Please, I'm gone already! Just tell them to let me go!
Lütfen tam da ölmek üzereydim Lütfen söyle onlara bıraksınlar gideyim
Before you go through a whole list of excuses, let me just ask, is our marriage for you basically just marking time?
Evliliğimiz senin için sadece yerinde mi sayıyor?
When are you going to let go and let me just be Christine?
Ne zaman vaz geçip sadece Christine olmama izin vereceksin?
Just tell me what it is that he wants so he can let me go.
Peki buradan çıkmam için onun ne yapmamı istediğini söyle.
Please just believe me and let it go.
Lütfen, bana güven. Ve bırak, böyle kalsın.
And then he let go of me, and I just ran out the back door and I came over here.
Sonra beni bıraktı. Arka kapıdan kaçtı ve ben de buraya geldim.
just let it be 17
just let go 57
just let me in 37
just let me know 201
just let me die 21
just let it go 244
just let me help you 19
just let me 104
just let me be 25
just let it out 33
just let go 57
just let me in 37
just let me know 201
just let me die 21
just let it go 244
just let me help you 19
just let me 104
just let me be 25
just let it out 33