Lots of' em traducir turco
75 traducción paralela
I've had lots of colds, and I always got over'em all right before.
Daha önce defalarca nezle oldum, ve hepsini başarıyla atlattım.
There's lots of'em.
Bunlardan çok var.
Forty-five-ninety calibre. Lots of'em around here in the'70s and'80s.
45-90 kalibre. 1870'ler ve 1880'lerde burada bunlardan epeyce vardı.
It got so I used to have those colds in the middle of July, lots of'em.
Tabii bu soğuk algınlığım Temmuz ayının ortasında da çoğunlukla devam etti.
- I've got lots more of'em.
- Bende onlardan çok var.
Lots of'em went days ago.
Birçoğumuz günler öncesinden gitti.
Caught lots of * em.
Bir sürü yakaladım.
Lots of'em. - Soldiers?
Çok kalabalıklar.
- Lots of people have seen'em!
- Bir sürü insan onları görmüş!
Lots of people come back, too. Most of'em.
Bir sürü insan da geri döndü.
Lots of'em.
Bayağı çok.
# Give'em an act with lots of flash in it
# Bol ışıltılı bir hareket çek onlara
lots of'em!
Bir tabak!
After the Shake, lots of government agents came in to snoop around but none of'em ever went home in one piece.
Depremden sonra birçok devlet buraya adam gönderdi ama hiçbiri eve tek parça hâlinde dönemedi.
Cheap Times made for cheap lives, man, lots of'em.
Ucuz Zamanlar, ucuz kişiler için yapıldı, adamım, bir çoğu için.
Lots of'em.
Bir sürü.
Lots of those yummy little drinks with those highly impractical umbrellas in'em.
İçinde kullanışsız şemsiyeler bulunan şu lezzetli küçük içkiye. İşte buna ihtiyacım var.
Our top story - Punks, and lots of'em.
İlk haberim : Bir sürü işe yaramaz adam Springfield itfaiyesi yararına para toplamaya çalışacak.
There's lots of'em, too.
Oh, evet. Onlardan da çok var.
Lots of'em.
Bir sürü çikolata!
And lots of'em! Good point.
Güzel nokta.
Lots of'em.
Pek çok.
Rumors are they got lots of'em.
Haklarında bir sürü dedikodu yapılıyor.
I got explosives, lots of'em.
Patlayıcılarım var, bir sürü.
Lots of people swear by'em.
Bir çok sorunu onunla hallediyorlar.
Is that a nice way of saying it kills people? Lots of'em.
İnsanları öldürdüğünü söylemenin hoş bir yolu.
AND SEE LOTS OF STATUES OF NAKED MEN TOO.
Bir sürü de çıplak erkek heykeli göreceksin. Teşekkürler, Em.
Lots of em.
- Bir sürüsüne. - Bu tarafa bakın Sayın Başkan!
We had lots of'em around, though.
Olsun, etrafımızda bir sürü vardı.
Seen'em trapped lots of times, Pa... but I ain't never heard one do that till now.
Çok kere tuzağa düşürülmüş gibi görünüyor, baba. Ama şimdiye kadar birinin yaptığını hiç duymadım.
Anyways, we can make'em fight, make lots of money.
Evet! Her neyse. Eğer bir dövüş düzenlersek, çok para kazanabiliriz.
Lots of'em.
Çok içelim.
Lots of people put'em up after the riots.
İsyanlardan sonra çoğu insan aynısını yaptırttı.
Yeah, lots of'em.
Evet, yüzlercesi.
I have kids, Jake, and lots of'em.
Çocuklarım var Jake. Hem de bir sürü.
Lots and lots of things in this marriage are your fault... but this isn't one of'em.
Bu evlilikteki birçok şey senin suçun ama bu onlardan biri değil.
Got lots of'em
- Aslında bir sürü vardı.
I'm sure lots of'em had in-ground swimming pools.
Hepsinin havuzlu evleri olduğundan da emindim.
Oh, I don't know, it's just doing its thing, But there's lots more of'em.
Bilmiyorum, işini yapıyordur ve onlardan daha bir sürü var.
Gifts, and lots of'em.
Hoosiers!
Let'em have lots of sun.
Onlara bolca güneş verin.
And there's lots of'em.
- Çok kalabaliklar.
Lots of'em.
Bir sürü siren.
Lots of'em.
Hem de bir çok.
Lots of'em.
Ve bir sürü mükemmel, mutlu bebekler yapacaklar.
Lots of'em.
Hem de fazlasıyla.
You know, lots of'em.
Eğer çok of'em, biliyorum.
Being free, wind at my back, lots of girls, kidnapping'em.
İstediğim zaman kızları arkama atıp kaçırmalıyım.
Lots of'em.
Evet. Hem de tonla.
There's lots of other flights, and plenty of time to catch'em.
Geçer. Birçok başka uçuş ve o uçuşları yakalamak için bolca zamanın var.
Lots of'em.
Bir sürü hem de.