Love me traducir turco
25,234 traducción paralela
Barry do you still love me?
Barry beni hâlâ seviyor musun?
Then you say : "Look into my eyes and say you love me."
Sonra da,'gözlerimin içine bak ve beni sevdiğini söyle'diyorsun.
- She doesn't love me.
- Beni sevmiyor.
- She doesn't love me!
- Beni sevmiyor!
You know that you love me.
Beni sevdiğini sen de biliyorsun.
You gonna love me forever?
- Beni hep sevecek misin?
Do you love me the way you love Joe?
Beni de Joe'yu sevdiğin gibi mi seviyorsun?
You love me?
Beni seviyor musun?
I prayed she would love me the same, but she just laughed.
Benimle aynı hisleri paylaşmasını umuyordum ama sadece güldü.
Do you love me?
Beni seviyor musunuz?
There's only one place I could think to go, the one place people still love me.
Gitmeyi düşünebildiğim tek bir yer vardı insanların beni hà ¢ là ¢ sevdiği tek yer.
- That you love me? That and Carl came by this morning.
Onu ve bu sabah Carl uğradı.
Hey, I love me too!
Ben de kendime bayılıyorum.
Now you got to love me best, baby, because I'm all you've fucking got left!
Artık en çok beni sevmen gerekiyor. Çünkü bir tek ben kaldım!
You love me.
Beni seviyorsun.
Now, you love me, this me standing here right now asking you?
Şimdi, beni seviyorsun. Bu karşında duran şimdiki hâlimi mi?
I'm sorry, but I...'I love you, and I know you love me.'Sorry.
Üzgünüm ama ben... - Seni seviyorum. Beni sevdiğini biliyorum.
Don't get me wrong, I love catching up on popular culture but the harsh language was entirely unnecessary, and the female lead seemed to only be present in order to be rescued by the leading man.
Beni yanlış anlama, popüler kültürü öğrenmek hoşuma gidiyor ama argo kullanımı tamamen gereksizdi kadın başrolse sanki sadece erkek başrol tarafından kurtarılmak için vardı.
But all you were capable of giving was pain, so! ran away and found friends, friends I would give my life for, friends who give me love and the strength to do this.
Ama sen yalnızca acı çektirmeyi biliyorsun ben de kaçtım ve kendime dostlar buldum uğurlarına canımı vereceğim dostlar beni seven dostlar ve bana bunu yapacak gücü veren dostlar.
How could she not fall in love with me now?
Bana aşık olmaması imkansız artık.
No, you're supposed to say "I love you" back to me.
Şimdi "Seni seviyorum" demen lazımdı.
Are you still... in love with me?
Hâlâ bana aşık mısın?
That paragraph you wrote about love, it made me uncomfortable.
Sevgi ile ilgili yazdığın paragraf beni rahatsız etti.
I wanna thank you for reminding me how important that kind of love is.
Size, bu tür bir sevginin ne kadar önemli olduğunu hatırlattığınız için teşekkür etmek istiyorum.
You'll fall in love with me.
Bana aşık olacaksın.
Beyond me why people fall into the love trap.
Aklım almıyor, insanlar neden düşer ki aşk tuzağına?
Yes, but if the ladies start crowding our table again, you've got to share the love. Repeat after me...
Evet ama kızlar masaya üşüşecek olursa, bir parça da benimle paylaş.
Someone who, uh, helped me realize that although I'd always love Ryan, he couldn't provide me what I needed.
Her ne kadar ben Ryan'ı sevsem de ihtiyacım olanı bana veremeyeceğini, anlamamı sağlayan biri.
I'm afraid you will fall in love with me.
Bana âşık olacağından korkuyorum.
All men fall in love with me because I always leave.
Her erkek bana âşık olur çünkü hep terk ederim.
So, Mat told me what you're doing for your senior project, and I'd love to be your Juliet.
Mat, son yıl projen için ne yaptığınızdan bahsetti, severek Juliet'iniz olabilirim.
If you love your queen, William, you will support me.
Kraliçeni seviyorsan William beni desteklersin.
Do you want me to treat you like I'm your sister and I love you, or do you want me to treat you like I'm a police officer?
Seni seven bir kardeşin olarak mı davranmamı istiyorsun yoksa polis memuru olarak davranmamı mı istiyorsun?
Tell me something. When was the last time someone fell in love with you?
Söylesene en son ne zaman birisi sana âşık oldu?
Just tell me you're in love with Lydia, and I'll stop.
Lydia'ya âşık olduğunu söyle, ben de susayım.
Alec's love for his family and his desire to restore the Lightwood name has touched me in ways that I haven't felt in a very long time.
Alec'in ailesine olan sevgisi ve Lightwood soyadını düzeltmek istemesi bende uzun zamandır hissetmediğim şeyler hissettirdi.
I love her and she loves me.
Onu seviyorum, o da beni seviyor.
''alright, call me, love you.''wow!
Pekâlâ, ara beni, seni seviyorum.
Ronnie and me, we'd fallen in love, right?
Ronnie ve ben birbirimize aşık olmuştuk.
Well, if we're talking about me meeting a woman, falling in love and having a kid?
Yani, eğer benim bir kadınla tanışıp, aşık olmamdan ve çocuk sahibi olmamdan bahsediyoruz?
♪ In love too fast ♪ ♪ Got me worrying about the future ♪
# Geleceğimden kaygılanıyorum Geçmişi düşünüyorum #
"You must allow me to tell you" "how ardently I admire and love you."
Size nasıl bir tutkuyla hayran ve aşık olduğumu söylememe izin verin.
You love this me?
Bu hâlimi seviyor musun?
And don't show me any more love.
Ve bana da daha fazla sevgi gösterme.
My father got me front-row seats to the "Inability to Love" awards.
Benim babam da bana "Sevgi Acizleri" ödül töreninden ön koltuk ayarlardı.
I did not come between their great love... wasn't me.
Büyük aşklarının arasına girmedim. Benim yüzümden ayrılmadılar.
And you said that you fell in love with me because of me wanting to help other people.
Sen de başkalarına yardım etmek istediğimden dolayı bana aşık olduğunu söylemiştin.
Rachel, the jury is not in love with me.
- Rachel, jüri bana aşık değil.
But right now, I need to go spend time with the woman I love and make things right, so I'm sorry, but you have to excuse me.
Ama şimdi sevdiğim kadınla vakit geçirip, işleri düzeltmeliyim. Çok üzgünüm ama gitmeliyim.
I'd love it if you could be there, but preventing Solomon from getting this weapon is much more important than coming to watch me re-marry my ex-husband.
Düğüne gelmenizi çok isterim ama Solomon'u bu silahtan uzak tutmak benim eski kocamla evlenmemi izlemekten çok daha önemli.
But I can never again guarantee that one of those kids that I love won't ever shoot me.
Ama o sevdiğim çocuklardan birinin beni vurmayacaklarına bir daha garanti veremem.