English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / inglés → turco / [ M ] / More like a

More like a traducir turco

7,261 traducción paralela
It's in a court so it's really more like an arraignment.
Ama mahkemede evleneceğimiz için daha çok bir duruşma gibi.
You sound more and more like a mad dog.
Sesin bir kuduz köpek gibi
Hmm, not exactly, it's more like a scrapbook.
Değilim. Kupürleri kesip biriktiriyorum.
But it seems more like a punishment than a prize to me.
Ödülden çok ceza gibi geldi bana.
You're more like a brother to me than he is.
Sen ondan daha fazla ağabeylik yaptın bana.
I think it was more like a conversation.
Bilemiyorum, sorgulama sayılmazdı aslında. Daha çok sohbet gibiydi.
But the mayor of this village, every spring he puts on a festival. And Papa Rudy convinced him to hire me to do a walk over this little lake, which was more like a swamp.
Ancak köyün belediye başkanı her ilkbaharda şenlik verirdi Rudy Baba da şu ufak gölün üzerinde yürümem konusunda onu ikna etti ki gölden çok bataklık gibiydi.
It was more like a goddamn game of chicken.
Daha çok lanet bir tavuk oyunuydu.
More like a perfume or an oil.
- Daha çok parfüm ya da yağ gibiydi.
It was a dare, but more like a big excuse to get lost and laid. That's right!
Yürek isteyen bir iş ama daha çok kaybolmak ve dinlenmek için büyük bir bahane.
Cooperate with Max, be seen at a church, and try to be a little more like Annie Glenn... pretty and silent.
Max ile iş birliği içerisinde ol, kilisede görün ve biraz Annie Glenn gibi olmaya çalış... Sevimli ve sessiz.
More like a million.
Mükemmel!
More like a long bath and a book.
Uzun bir banyo ve biraz kitap okumak daha iyi gelecektir.
Seems like more than a tiff to me.
Bana bir atışmadan fazlasıymış gibi geldi.
You should treat a jam jar car like this with more respect when you drive it down the frog and toad road.
Bu gibi bir arabaya, yolda kullanırken daha çok saygı göstermelisin.
Did he sound like a wine drinker or more of a beer man?
Elaine, adamın sesi, şarap mı yoksa bira sever biri gibi miydi?
We can get shots and maybe hang out a bit more if you feel like it.
Tek atarız, hoşuna giderse biraz daha takılırız.
As Deputy Director... I have never had a more difficult duty... than to bid farewell to colleagues taken from us. From Dover, to the family services... to memorials like these... it's tough to say goodbye.
Bir Müdür Yardımcısı olarak Dover'dan aile hizmetlerine, böylesi anma törenlerine kadar bizden koparılan bir arkadaşımıza veda etmekten daha zor bir görevim olmamıştı hiç.
That sounds more like a human being.
- Bu biraz daha insana benzedi işte.
Six hundred more gigs like this, I can finally get you a ring.
Böyle 600 konser daha verirsem sana bir yüzük alabilirim.
It's not like coal mining, or natural gas mining, or a lot of things that you could- - That are much more dangerous.
Madencilik, doğal gaz, kömür işi değil ki, ya da bir sürü çok daha tehlikeli iş kolu olabilir...
Yeah. I guess it is more like riding a bike.
Evet, sanırım daha çok bisiklete binmek gibi.
More like a man and a half.
Artık daha çok bir buçuk adam gibidir.
Jimmy came to me like, in a dream but more real.
Jimmy bana geldi bir rüyada ama çok gerçekmiş gibi.
I don't like making it up as I go along any more than you do, but I don't have a choice.
Ben de bir şeyleri uydurarak yaşamayı sevmiyorum ama başka bir seçeneğim yok.
Becky, this space feels more like somebody's memory of a storage unit, and that memory is fading.
Becky, burası depodan çok birilerinin anıları gibi görünüyor ve anılar yok oluyor.
It's... it's trying to shift the way that the internet works to provide secrecy and anonymity and privacy to everyone, you know, so like, um, it's a much more populist movement.
O kaydırmaya çalışıyor... var yol internet işleri olduğunu gizlilik ve anonimlik sağlamak için ve herkese gizlilik, Eğer um, bu, biliyorum, bu yüzden gibi çok daha popülist bir hareket.
If a person were to walk in front of a light, and their shadow were to follow them, they looked like an almost... more shadow-like version of a shadow.
Bir kişi ışığın önünde yürüdüyse ve diğerleri de onu takip ettiyse gölgenin bir türü, büyük gölge gibi göründüler.
But I would like to figure out a lot more about this before that happens, and It's also made me feel very comfortable with the idea.
Ama o olmadan önce birçok şeyi halletmek isterdim, Ayrıca, bu fikirle beni daha huzurlu hissettirdi.
That's why they will book me in a place like this is to sell more alcohol, you know.
Beni böyle bir yerde çıkarmalarının asıl sebebi daha fazla alkol satışı yapmalarına yardımcı olmam.
I'd like to talk to the magazine about doing a longer profile on you, something more personal.
Dergiye konuşmak istiyorum. Senin hakkında etraflıca bir profil çıkarması için, daha kişisel bir profil için.
That one looks like it had a few more days.
- Birkaç günü daha var gibi. - Bence de. O kalsın, değil mi?
Once upon a time, long, long ago- - Well, more like 20 years ago- - Belle married her beast in front of 6,000 of their closest personal friends.
Bir zamanlar, çok uzun zaman önce yani 20 sene kadar önce Belle 6 bin samimi arkadaşının huzurunda canavarla evlendi.
For the first time, it's like I'm more than just a pretty face.
Hayatımda ilk defa, sadece güzel bir yüz olmadığım anlaşıldı.
I'm sure if you have a few more days You would find someone just like I did, because you're a adorable person... and you have very beautiful hair and very nice breath
Eminim birkaç günün daha olsaydı benim gibi birini bulurdun çünkü çok güzelsin saçların çok hoş ve göğüslerin iyi.
Now you have a limp and would be more like your father
Artık sen de topallayacaksın ve babana daha çok benzeyeceksin.
Just feel like I need a new start, no more bartending.
Yeni bir başlangıç yapmak istiyorum, artık barmenlik yapmak istemiyorum.
Looks like we'll be needing a few more plates, then.
Görünüşe göre birkaç tabağa daha ihityacımız olacak.
But then I start to hear this murmur of some laughing and giggling, and it turns out, there is also a fishing contest that afternoon on this lake, more like a swamp.
Ancak sonra, bazı mırıltılar, kıkırtılar ve kahkahalar duymaya başladım.
A nation, like a person, has something deeper, something more permanent, something larger than the sum of all its parts.
Bir millet bir insan gibi daha derin, daha kalıcı tüm parçalardan daha büyük bir şey vardı.
This doesn't sound like a domestic dispute no more.
Bana pek aile içi bir olay gibi gelmedi.
- Okay, I guess - what I was thinking, um, was more like, um... a couple thing. It was the first thing that popped into my head.
Kafamın içindeki vahşi ilk şey buydu.
From a cognitive level, if you speak to kids like they're adults... it will make them more curious, it will open up their minds to more things.
Bilişsel olarak yetişkinmiş gibi konuşursan merakları artar, zihinleri açılır.
So, what you're saying is, I'm really like more of a city girl.
Yani demek istediğin benim daha çok şehir kızı olduğum.
Looks like a lot more than nothing to me. Does it?
- Hiç bir şeyden fazlası varmış gibime geldi.
Oh, also Max thinks that it will feel more real if my house looks like a pigsty.
Ayrıca Max'e göre evim mezbele gibi görünürse daha gerçekçi olurmuş.
Crank it up a few more degrees, that's what summer in Texas will be like.
Birkaç derece daha yükselt, Teksas'da yazlar nasıl geçiyor bir fikrin olur.
I sincerely envy your father-in-law. He shouldn't have any worry as he has a strong man like you right next to him. Anyway, let's talk more at the feast later.
Kayınço'nun yerinde olmak isterdim yanında senin gibi biri olduğundan endişe edecek bir şeyi yoktur uzun lafın kısası ziyafette sohbetimize devam ederiz ben kaçtım.
I-I put a requisition in, like, for more space six months ago.
Daha fazla alan için altı ay önce falan istek yapmıştım.
- I just don't like to speculate when my forensic people can come in and give a more definitive answer.
- Sadece adli tıptan adamlar gelip, bana daha kesin bir cevap verene kadar tahmin yapmayı sevmem.
More so, I like the fact that I've made a little something of myself.
Ayrıca bir şeyleri kendi başıma başarmış olduğumu bilmek de hoşuma gidiyor.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]