More often traducir turco
2,003 traducción paralela
You know, I thought he'd be calling more often.
Şey daha sık arar diye düşünmüştüm.
Boy's gonna wear a suit more often.
Seninki artık takım elbiseyi daha sık giyecek.
Dr. Bishop gets lost, more often than you would imagine.
Dr. Bishop hayal edebileceğinizden daha sık kayboluyor.
I promise by the end of the year, we'll redouble our efforts to convince parents to send their kids to school more often.
İki kat çabalayıp,... yıl sonuna dek aileleri çocuklarını okula daha sık göndermeye ikna edeceğimize söz verdim.
This was fun. We should do this more often.
Bunu daha sık yapmalıyız.
- You should hit people more often.
- İnsanlara daha fazla vurmalısın.
I need to get here more often.
Daha sık uğramalıyım.
You know, we should do lunch out more often.
Daha sık dışarıda yemeliyiz.
You know, is it me or this is happening more often these days.
Bana mı öyle geliyor, yoksa son günlerde daha mı sık olmaya başladı?
We should do this more often.
- Bunu daha sık yapmalıyız.
We should have photo shoots here more often.
Burada daha sık fotoğraf çekimi yapmalıyız.
Well, he- - He had to work late A little more often than usual.
Normalde olduğundan fazla geç saatlere kadar çalışıyordu.
Because more often than not, in order to gain our independence we have to fight.
Çünkü kendi bağımsızlığımızı kazanmak için savaşmalıyız.
Maybe we should fight more often.
Belki de daha sık kavga etmeliyiz.
But you have to make it more often
Ama daha sık yapmalısın.
These runs are sweet, but you're up and down more often than the Cubs.
Bu sürekli bir şey getirmelerin çok hoş ama Cubs'ın yedeklerinden daha çok oturup kalkıyorsun.
And I wish I could make it home more often, but...
Keşke eve daha sık gelebilsem, ama...
You know, we would do something like this a lot more often If it sn't for, you know, manny.
Eğer Manny olmasa bunları daha sık yapabilirdik.
But if you were to pass him the ball more often, I bet he could really shine!
Ama iyi paslar alırsa yeniden gün gibi doğabilir.
Automatic weapon jams more often than not.
- Otomatik silahlar diğerlerinden daha sık tutukluk yapar.
what if microwaves broke down more easily, so people would have to buy new ones more often?
Amerikalılar büyük şeyleri severler, evet. Başka? Mikrodalgalar daha hızlı bozulsa nasıl olurdu?
More often than not, online social networking communities are a pathetic attempt to fulfill the needs of the intersocially challenged.
Sıklıkla, internetteki arkadaşlık siteleri gerçek hayatta sosyal yönleri zayıf insanların yöneldiği yerlerdir.
We should ride to work together more often, baby.
İşe daha sık beraber gelmeliyiz, bebeğim. - Neden?
You should hang out with us more often during such difficult times.
Böyle zor zamanlarda bizimle daha fazla takıImalısın.
I'm sorry I don't come more often.
Daha sık gelemediğim için özür dilerim.
Remind me to ask you what you want for breakfast more often.
Kahvaltıda ne istediğini sormamı daha sık hatırlatsan iyi olur.
Gotta hike more often.
Daha sık yürümelisin.
- You know, it would be great if, uh, you and Elliot could get checkups more often.
- Sen ve Elliot daha sık çekap yaptırırsanız iyi olur.
Yes, more often to you, but we'll straighten it out.
Belki sana daha fazla oluyor ama genede hatadır.
We should have sex more often, because someone...
Bence bizim daha sıklıkla seks yapmamız gerekiyor, çünkü birisi...
You should come to shul more often. You'd learn all sorts of good things.
Bakın, sinagoga daha sık gelirseniz, güzel şeyler öğrenirsiniz.
The more often I talk about the Germans the angrier I get.
Almanlar hakkında konuştukça daha da sinirleniyordum.
Plus he's whispering to himself more often.
Ayrıca, çok sık kendi kendine fısıldanıyor.
You would have known if you came more often.
Sıklıkla gelseydiniz, bunu tahmin edebilirdiniz.
We should do it more often, you know?
Bunu daha sık yapmalıyız, biliyor musun?
You really need to come home more often.
Gerçekten eve daha sık gelmelisin.
You should visit more often. - I will.
Daha sık ziyarete gelmelisin.
After the incident I've seen them often, but much more lately.
Olaydan sonra sık sık görür oldum. Özellikle son zamanlarda.
In close spaces... a knife's often more effective than a gun.
Kapalı yerlerde, Bir bıçak, bir silahtan daha etkilidir...
Maybe you should ditch us more often.
Belki de bizi daha sık yalnız bırakmalısın.
I'll come more often now.
Ama bundan sonra daha çok geleceğim.
They must all return to land to breed, often on little more than dots of sand, which makes their navigational skills even more impressive.
Hepsinin çiftleşmek için karaya dönmek zorunda oldukları yer. çoğu zaman kumsaldaki bir kum tanesi gibi küçük olması onların yön bulma becerilerini daha da etkileyici hale getirir.
Although the burning of fossil fuels is often viewed as the biggest environmental threat, here in the Pacific there are more pressing concerns.
Fosil yakıt tüketiminin en büyük çevresel tehdit olduğu zaten sık sık gözlenmesine rağmen, burada yani Pasifik'te daha büyük endişe yaratıyor.
I guess I should get my sperm stolen more often
Sanırım spermimi daha sık çaldırmalıyım.
The real life signs of possession are often more subtle than that.
Gerçek hayatta ele geçirme daha farklıdır
1450 to 1518, whose work is often compared to his more famous contemporary Hieronymus Bosch.
1450'yle 1518 yılları arasında yaşamış, işleri onunla aynı zamanda yaşayan ünlü Hieronymus Bosch'la karşılaştırılır.
Forever hoping, often actually believing That there will be just one more corner to turn.
Hep umut eder, aslında genelde de bir çıkış yolu olacağına inanır.
Gosh, the great thing about the teacher-student relationship is the teacher can often learn more from the student.
Öğretmen-öğrenci ilişkilerinin en güzel yanı, öğretmenin öğrenciden bir sürü şey öğrenebilecek olmasıdır.
The shocking fact is that human mothers abandon their infants much more often than ape mothers.
İnsan annelerin bebeklerini maymun annelere göre daha sık terk etmesi şaşırtıcı bir gerçektir.
I should do this more often.
Bunu daha sık yapmalıyım.
I mean, sex issues, more often than not, are rooted in emotional dysfunctions. Yes.
Seks sorunlarının kaynağı genelde duygusal bozukluklardır.
more often than not 48
often 203
oftentimes 22
more or less 614
more than you know 97
more than you think 24
more drinks 21
more tea 49
more than you 43
more than you can imagine 30
often 203
oftentimes 22
more or less 614
more than you know 97
more than you think 24
more drinks 21
more tea 49
more than you 43
more than you can imagine 30
more than ever 118
more than anything else 28
more than enough 37
more than me 30
more than you'll ever know 22
more to the point 94
more than anything 252
more than likely 53
more than once 124
more time 37
more than anything else 28
more than enough 37
more than me 30
more than you'll ever know 22
more to the point 94
more than anything 252
more than likely 53
more than once 124
more time 37