My colleague traducir turco
1,151 traducción paralela
May I introduce my colleague Dr. Watson?
Meslektaşımı tanıştırabilirmiyim Dr. Watson?
I understand of my colleague that she may have seen him recently.
Meslektaşımdan anladığım kadarıyla yakın zamanda onu görmüş olmalı.
My colleague.
Meslektaşım.
You'll be hearing from me Mr. Cummings with the help of the god of justice and my colleague Dr. Watson,
Bay Cummings, tanrının adaletini benden ve meslektaşım Dr. Watson'dan duyacaksınız.
My colleague, Doctor Watson, is attending Lady Eva.
Meslektaşım, Doktor Watson, Leydi Eva'yla ilgileniyor.
This is Alan Lowenthal, my colleague.
Bu, meslektaşım Alan Lowenthal.
Um, I was just telling my colleague, Mr. Setti how thick and luxuriant Klingon hair is.
Ben de az önce meslektaşım, Bay Setti'ye, Klingonlu saçının ne kadar sık ve gür olduğunu anlatıyordum.
- My colleague Chantalier and I felt that the case was being dismissed too readily.
Meslektaşım Chantalier ve ben, davanın biraz fazla hızlı kapandığı izlenemini aldık.
But now, we can reveal through the efforts of my colleague, Miss Boyd and Mr. Walters - two of the finest minds it has ever been my privilege to know - we have proven the Russian claim to have leapt ahead
Tanıma ayrıcalığına sahip olduğum en parlak beyinler olan Bayan Boyd ve Bay Walters'ın çabaları sayesinde, uzay yarışında Ruslar'ın soğuk füzyonda bir adım öne çıktıkları iddialarının safsatadan başka bir şey olmadığını ispatlamış olduk.
- This is my colleague.
- Bu benim meslektaşım.
It's the machine, as my colleague's just explained.
Meslektaşımın da dediği gibi, o yalnızca makine.
"The Cold Store", and my colleague typed it and sold it to a producer.
"Soğuk Oda", ve ortağım daktilo edip yapımcıya sattı.
You see, sir, my colleague has feared from the start, that in the matter of Mistress Prynne, witchcraft was involved.
Görüyorsunuz, bayım meslektaşım, büyücülüğü de içeren Prynne Hanımefendi'nin olayını başlangıç sayıp, korkularını belirtti.
- My colleague sends his regards.
— İş arkadaşım iyi dileklerini iletti.
I send the negatives to Rome each week... and my colleague, Dr. Mario Cotone... has it developed and printed.
Açıklayayım, her hafta negatifleri Roma'ya, Universal'daki iş arkadaşım Mario Cotone'ye gönderiyorum. O da basılmaları için laboratuara gönderiyor.
This is my colleague, Karyn Berlin.
Bu da meslekdaşım Karyn Berlin.
My colleague, Ny Terla.
Meslektaşım, Ny Terla.
Gail Anne was my colleague.
Gail Anne meslektaşımdı.
And I trust my colleague, Mr. Bledsoe.
Yardımcım Bledsoe'ya güvenirim.
Although only one will become my colleague... all of you are now my friends.
Biriniz büyük ödülü kazanacak ama hepiniz arkadaşlığımı kazandınız.
My colleague will fix it in a minute.
Meslektaşım bir dakikada tamir eder.
My colleague Parizek and Mr. Broz.
Meslektaşım Parizek'den ve Bay Broz'dan.
- My colleague and I would like to dis...
- Arkadaşım ve ben birlikte girmek istiyoruz...
Need a conference with my colleague.
İş arkadaşım ile konuşmam gerek.
My colleague's behavior... our apologies.
Meslektaşlarımın davranışları... özrümüz.
My colleague is taking over now.
Arkadaşım işi devralıyor şimdi.
I'll go and get my colleague.
Ben gidip arkadaşa söyleyeyim.
Didn't my colleague tell you to wait?
Arkadaşım sana beklemeni söylemedi mi?
- Your Honor, Mr. Holabird... - It's different. Is trying to intimidate my colleague.
Bay Holabird meslektaşımın gözünü korkutmaya çalışıyor.
I derive much consolation from the fact that my colleague, Mr. Baldwin here,
Beni avutan bir şey varsa o da buradaki meslektaşım Bay Baldwin'in
No, it must be one of my colleague's.
Hayır, meslekdaşlarımdan biri olmalı.
My colleague's client has admitted to the killing.
Sayın yargıç, meslektaşımın müvekkili cinayeti işlediğini kabul etti.
He's my colleague.
O benim meslektaşım.
My colleague explained everything to you?
Asistanım size yardımcı olsun mu?
Please. My friend- - my colleague--is having an epiphany.
Arkadaşım, meslektaşım, beyin fıtrınası yaşıyor.
Your honor, I ask that you instruct my colleague here not to read from nor to make reference to any suspect- -
Sayın Yargıç, sizden meslektaşıma, şüpheli bir şeyden birşeyler okumaması ya da bahsetmemesi için yol göstermenizi istiyorum...
You can read it in the waiting room and my colleague will come and help you.
Bekleme odasında okuyabilirsiniz meslektaşımda birazdan burada olur.
Now, discussing the causes and evaluation of surgical hypertension will be my colleague Dr. Peter Benton.
Şimdi, cerrahi hipertansiyonun sebep ve değerlendirmesi hakkında... ... konuşacak kişi, iş arkadaşım... ... Dr. Peter Benton.
This is my friend and colleague Dr. Watson.
Arkadaşım ve meslektaşım Dr. Watson.
I introduce to him my friend and colleague, the Captain Hastings.
Size dostum ve meslektaşım Yüzbaşı Hastings'i tanıştırayım.
Ladies and gentlemen... like my learned colleague in the defence...
Bayanlar ve Baylar, savunma makamindaki meslektasim giBi,
Ladies and gentlemen my esteemed colleague, Mr. Marino brought new evidence to my attention.
Baylar ve Bayanlar, sevgili meslektaşım, Bay Marino bana başka bir kanıt daha sundu.
This is my friend and colleague, Bill Capa, from New York.
Bu benim arkadaşım ve meslektaşım, Bill Capa, New York'tan geliyor.
The death of my brilliant colleague, and now the desecration of his work.
Parlak meslektaşımın ölümü ve şimdi de işine tecavüz.
Nothing is too good for my esteemed Narn colleague.
Saygıdeğer meslektaşım için hiçbir şey yeterli değildir.
Ladies and gentlemen. My esteemed colleague.
Bayanlar ve baylar.
My esteemed colleague!
Saygıdeğer meslektaşım!
Be frank, I am not sure whether he has colleague or not, but, you know my practice.
Bu operasyonun büyük bir titizlikle yürütülmesi gerekiyor. Bugünden itibaren en ufak bir hataya tolerans gösterilmeyecek.
May I remind this hearing and my learned colleague, that for the last three centuries, my client has not been allowed contact with anyone.
Müvekkilimin son üç yüz yıldır hiç kimse ile görüştürülmediğini hatırlatmak isterim.
Evidently, my cycloptic colleague informs me... that that can't be done.
Gerizekalı meslektaşım bana açıkca bunun olamayacağını söylüyor
-... or of cellular phones... - Okay. as my distinguished colleague can tell you.
-... seçkin bir meslektaşım olsanızda... cep telefonu istemiyorum.
my colleagues 18
colleague 86
colleagues 81
my congratulations 45
my cousin 200
my country 45
my compliments to the chef 18
my condolences 270
my coat 60
my computer 28
colleague 86
colleagues 81
my congratulations 45
my cousin 200
my country 45
my compliments to the chef 18
my condolences 270
my coat 60
my computer 28