English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / inglés → turco / [ N ] / Nightstand

Nightstand traducir turco

317 traducción paralela
I've heard they usually leave a letter on the nightstand.
Genelde baş uçlarına bir not bırakırlar diye duymuştum.
It's on the nightstand.
Benimkini sana vereceğim.
- Yeah, they're on the nightstand.
- Evet, komidinin üstündeydi.
Anyway, all of a sudden, for no reason, I went over and I, and I opened the nightstand drawer.
Her neyse aniden, sebepsiz yere komodinin çekmecesini açtım.
- lt ´ s in the nightstand.
- Komodinde.
Put yours in the nightstand.
Sen de çekmecelere koy.
It's on the nightstand!
Masanın üzerinde.
- I brought you some party mix for your nightstand.
- Sana komidinin için biraz parti karışımı getirdim.
George, did you see a piece of paper on the nightstand like, crumpled up like a napkin?
George, komodinin üzerinde buruşturulmuş bir.. .. kağıt parçası gördün mü?
Excuse me. Did you see a piece of paper on the nightstand here earlier today, crumpled up like a napkin?
Afedersiniz.Bu komodinin üzerinde peçete gibi buruşturulmuş bir kağıt..
It fell off the nightstand.
Komidinin üstünden düştü.
There's one in the nightstand.
Komidinin üstünde bir tane var.
I found them on the nightstand.
Onları, bu sabah komodinin üzerinde buldum.
I lay it on the nightstand because I have no way of securing it to a metallic surface.
Sehpanın üzerine bıraktım. Çünkü metal yüzeylere güvenim yok.
Schopenhauer, willpower, I want the nightstand to come here.
Schopenhauer, irade gücü, komodinin buraya gelmesini istiyorum.
Nightstand, come.
Gel komodin.
Stop, nightstand!
Dur komodin!
The nightstand seems, very dirty to me.
Bu komodin bana çok kirli gözüktü.
That wig all in disarray, and boobs flung over the nightstand.
Peruk karmakarışık, göğüsler yatağın yanındaki masada.
I found it in my nightstand.
Komodinimde buldum.
Instead he proceeds to touch the dresser, the sink the doorknob and the nightstand.
Gidip dolaba, lavaboya, kapı koluna ve komodine dokundu.
Something involving his touching the dresser touching the sink, touching the doorknob, touching the nightstand and probably moving the bed.
Burada bir şey oldu. Bu da onun dolaba dokunmasına lavaboya dokunmasına, kapı koluna dokunmasına, komodine dokunmasına ve muhtemelen yatağı itmesine neden oldu.
Diapers, diaper bag bottles, blankets something on the dresser, something in the sink something hanging off a doorknob something on the nightstand.
Çocuk bezleri biberonlar, battaniyeler bazısı dolapta, bazısı lavaboda bazısı kapı koluna asılı bazısı komodinde.
- I have a clock on my nightstand.
Tuvalet masamın üzerinde bir tane saat var.
I don't have it, but I can tell you exactly where it is on my nightstand.
Yanımda değil ama tam olarak komodinimin neresinde olduğunu söyleyebilirim.
I don't have it, but I can tell you where it is on my nightstand.
Tamam, biliyormusun? Şu an yanımda değil, ama tam olarak baş ucumda nerede durduğunu söyleyebilirim ve... tamam.
I was wondering what we'll do with his crappy bed, dresser and nightstand.
Külüstür yatağı, dolabı ve lambasıyla ne yapsak diye düşünüyordum.
"Many women brush their hair in bed, leave the brush on the nightstand in the secret hope their partner will take it to them."
Ama yüzde otuz... Şunu dinle. "Pek çok kadın saçını yatakta fırçalayıp, gizli bir ümitle eşlerinin bunu alıp onlara vurmasını istedikleri için fırçayı komidinin üzerinde bırakır."
So you went to the nightstand and got the Steinway. - Mr. Fish.
Ve siz de bir gecelik aşk yerine Steinway'ye yöneldiniz.
Your- - Your nightstand.
Komodinine.
Did Madame see the letter on her nightstand?
Komodinin üzerindeki mektubu gördünüz mü, madam?
Page 63 of the Stephen King novel on his nightstand.
Başucundaki Stephen King romanının 63. sayfasında.
I left the number of our hotel on the nightstand.
Otelin numarasını komodinin üstüne bıraktım.
Can you take my stupid glasses and put them on the nightstand?
Salak gözlüklerimi alıp, komodinin üstüne koyar mısın? Yakın olsunlar.
The next morning, I woke up alone... with an envelope on the nightstand... filled with hundreds. Within a couple of weeks, I was at the Dan D. Fine.
Sabah yalnız uyandım, geceliğimin yanında yüzlüklerle dolu bir zarf vardı... birkaç hafta içinde, kendimi Dan D. Fine'da buldum.
Well, they took the bed, but they left the nightstand.
Eh, yatağımızı elimizden aldılar denilebilir.
I think it's right there on the nightstand.
Sanırım, hemen sehpanın üzerinde olacak
And, uh... when I got that call from John a couple of days ago, I took it out and I put in my nightstand.
John telefon edince kutudan çıkarıp başucuma koydum.
Her hat and coat are on the nightstand. And I wrote you a check.
Şapkası ve paltosu komodinin üstünde.
And is Trudy's picture on the nightstand?
Komodinin üstünde Trudy'nin fotoğrafı var mı?
You keep a box of tissues on the nightstand.
Başucunda bir kutu mendil bulundurursun.
The desk, nightstand, the bed.
Masada, komodinde, yatakta.
Just did. - Well, if you don't have a bed, I guess you won't need a nightstand.
Yatağın yoksa komodine ihtiyacın olmaz, sanırım.
No, I don't think so, seeing as how I found the gun in the nightstand next to the bed.
Komodinin üstünde bulduğum silahın konumuna bakılırsa, hayır.
That handkerchief is from her nightstand.
- O mendili komodininden almışsın.
- What about the ones on the nightstand?
- Peki ya komodindekiler?
- There are 20 tickets on the nightstand.
- Komodinin üzerinde 20 bilet var.
There were bottles in the liquor cabinet, the dining room hutch, my Mom's nightstand.
Annemin başucundaydı. - Oh hayır, hayır, o mobilya cilalamak için.
Come, nightstand!
Gel komodin.
Then we'll instal a fridge in the nightstand and you won't need legs at all. Good idea, Peg.
İyi fikir Peg.
I put your mail on the nightstand.
Evet. Mektubunu barın üzerine koydum.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]