Not a chance traducir turco
2,855 traducción paralela
Not a chance, goat.
Hayatta olmaz keçi.
Not a chance.
Şansın bile yok.
Not a chance, May....
- Hiç şansın yok, May. - Evet.
Not a chance for Seung-ho.
Seung-ho'nun hiç şansı yok.
Not a chance.
Mümkün değil.
Not a chance.
Çok zor.
Not a chance.
Hiç şansım yok.
Not a chance.
İmkanı yok.
Not a chance.
- Söz konusu bile değil.
Not a chance.
Asla olmaz.
No. Not a chance.
KOPMUŞ KOL
I don't know about you, Ms. Rossi, but there's not a chance in hell that I'd go back to some crap-farm in Kansas.
Bayan Rossi, sizi bilmem ama benim Kansastaki dandik bir çiftliğe geri dönüyor olmamım imkanı yok.
Not a chance.
Hiç şansı yok.
- Not a chance.
- Hayatta olmaz.
Not a chance.
Deneme bile.
Uh, normally, I'd say not a chance, but I-I sense something.
Normalde imkanı yok derdim ama bir şey hissediyorum.
Not a chance.
Hayatta olmaz.
It's... it's like the universe is giving you a second chance to avoid Ginny, and you're still not taking it.
Bu... bu sanki evren sana Ginny den kaçmak için ikinci bir sans veriyor gibi, ve sen hala konusmuyorsun
Given what we went through with the shell casing, there's a chance the moleskin's not even his.
O boş kovanda olduğu gibi moleskinin de başkasına ait çıkma ihtimâli var.
I'm not going to pin a medal on his chest, but he's earned himself a second chance.
Boynuna madalya takacak değilim ama ikinci bir şansı hak etti.
Roof-challenged. But then I just thought, you know, why not Just give the guy a chance
Ama sonra niye bu adama bir şans vermiyorsun dedim.
Why not Why not It's a chance.
- Neden olmasın? - Bu bir şans.
Motanule not ask you Just give me a second chance.
Tek istediğim Puss, bir ikinci şans.
you have less than one in a billion chance of not making a fool of yourself.
Ve şansın olsa da kendini aptal yerine koymak gibi bişey
I'll take my chance in a trench, but not in a bloody hole.
Gücümü siper kazmada kullanabilirim, fakat lanet bir delikte kullanamam.
Not many in the world get a chance to drive in such a thing.
Böyle bir arabayı sürmek herkese nasip olmaz.
Well, I might not get a chance later.
Sonra fırsatım olmayabilir.
Except in the future where I have to leave in two minutes before he has a chance to offer me the antacids so on the whole, I'd have to say not good.
2,5 dakika sonra çıkmak zorunda kaldığım olası gelecek hariç. O zaman bana ilaç veremeyecek ben de iyi olmadığımı söyleyeceğim.
If everything goes right the way we hope it does I'm gonna end up getting out of here pretty quick so I'm not gonna have a chance to say a proper goodbye.
Her şey umduğumuz gibi giderse benim bir an önce ayrılmam gerekecek. Veda etme fırsatı bulamayabilirim.
If things go wrong, not gonna have a chance to, either.
Bir terslik olursa ben de fırsat bulamayabilirim.
You can't just go, not while there's still a chance.
Hâlâ bir şansımız varken böylece çekip gidemezsiniz.
But if they're out to Seal Island, there's a 50-50 chance they're not making it back,
Ama Fok Adası'na gittilerse, Geri dönme şansları yüzde 50,
I just thought you may not want to run him too hard until he gets a chance to- -
Düşünmüştüm ki, o yeniden toparlanana kadar zorlamazsanız iyi...
You're not giving anything a chance if you keep blowing off work to get high with your teddy bear.
Oyuncak ayınla kafa yapmak için işten kaçtıkça şans falan vermiş olmuyorsun.
We're not gonna get a second chance, and you know damn well your mom would tell you the same thing.
İkinci bir şansın olmayacak. Ayrıca annenin de aynı şeyleri söyleyeceğini iyi biliyorsun.
Not a chance.
Mümkünatı yok!
But he just will not give me a chance.
Ama bana bir türlü şans vermek istemedi.
Not a chance.
İmkânı yok.
Not that I think there's even a remote chance we're not going to win.
Bizim bu yarışı kazanmamamız için en ufak bir ihtimal bile yok.
You'd get a chance to meet some proud young black men, not like the ones you know.
Birkaç tane gurur verici genç siyahi arkadaşla tanışırsın. Ama senin bildiklerin gibi değiller.
Exactly. What's the point of putting us in therapy if you're not gonna give us a chance to prove we've changed?
Değiştiğimizi ispatlamak için şans vermeyeceksen terapiye yollamanın amacı ne?
I have a chance to make history, and I'm not giving up.
Tarih yazacak bir şansa sahibim ve vazgeçmeyeceğim.
It's not by chance that someone knocked at our door today, a friend of ours who's having a tough time.
Zor zamanlar geçiren bir dostumuzun, bu gün kapımızı çalması tesadüfi değildir.
As for that Duff Gordon woman, carrying on as if she were a queen... Not a seamstress with an eye to the main chance!
Şu beceriksiz Gordon'un karısına gelince, sanki kraliçeymiş gibi davranıyordu... sanki şans ile bir terzi olmamış gibi!
I go to these stupid things because there's important people there, and I just... On the off chance that hard work is not enough, I thought maybe it'd be nice for you to find a producer's cousin's friend of your own.
Bu aptal şeylere gidiyorum çünkü orada önemli insanlar oluyor ve ben sadece... and I just çok çalışmanın yeterli olmaması ihtimaline karşı kendine bir yapımcının kuzeninin arkadaşını bulmanın iyi olacağını düşündüm.
I'm not even getting a chance!
Hiç şansım olmayacak!
Yes, well, you know quite well that I would not miss a chance to honor my mother.
Annemi onurlandırma şansını asla kaçırmayacağımı oldukça iyi biliyorsun.
Dan, a couple only has one chance to make a first impression on the world, and I'm not doing it knee-deep in fertilizer looking like Vanessa whatshername.
Dan, bir çiftin dünyadaki ilk izleniminin güzel olması için tek şansı vardır ve ben bunu dizlerimin üzerinde tohum atarak ve aynı Vanessa bilmem ne gibi gözükerek harcamayacağım.
You never really stood a chance of exposing me as Gossip Girl, and I'm not really interested in being your sister all of a sudden.
Beni Dedikoducu Kız olarak ortaya çıkarmak için gerçekten hiç şansın yoktu ve birden bire kız kardeşin olmakla da gerçekten hiç ilgilenmiyorum.
[Dancing] There's a chance we can get between 15-20 thousand sales today, which will be a huge, huge success Not record-breaking but still really amazing.
[Danseder] 15-20 bin arası satış yakalama ihtimalimiz var bugün, ki bu da kocaman, kocaman bir başarı olur Rekor seviyede değil ama gerçekten inanılmaz.
We're not getting a second chance.
İkinci bir şansımız olmayacak.
not a chance in hell 32
not allowed 48
not at all 5606
not anymore 2246
not at the moment 148
not again 976
not angry 22
not at home 25
not a soul 80
not a lot 168
not allowed 48
not at all 5606
not anymore 2246
not at the moment 148
not again 976
not angry 22
not at home 25
not a soul 80
not a lot 168
not at this time 60
not all at once 17
not a bit 123
not a bad idea 73
not at 40
not another word 129
not at first 142
not always 307
not a clue 146
not a 133
not all at once 17
not a bit 123
not a bad idea 73
not at 40
not another word 129
not at first 142
not always 307
not a clue 146
not a 133
not a big deal 105
not at night 20
not a thing 280
not all of us 56
not at the same time 17
not all of them 194
not all 133
not all of it 125
not all the time 106
not a good time 105
not at night 20
not a thing 280
not all of us 56
not at the same time 17
not all of them 194
not all 133
not all of it 125
not all the time 106
not a good time 105