English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / inglés → turco / [ N ] / Not at all

Not at all traducir turco

19,489 traducción paralela
No, not at all.
- Hayır, katiyen.
Not at all.
Katiyen.
The set, so... No, not at all.
Hayır, hiç de bile.
Not at all.
Alakası bile yok.
No. Not at all.
Hayır, yoktu.
No, not at all.
Hiç de bile.
I tell her myself or not at all.
Ya kendim söylerim ya da asla söylemem.
Not at all, then.
Asla söyleme o zaman.
Not at all.
Hiç hem de.
No. Not at all.
Hayır, hiç etmiyorsunuz.
This kind of thing is not at all uncommon in law enforcement.
Bu tür şeyler kanun güçleri arasında alışılmadık şeyler değil.
Well, that's not at all creepy.
Hiç de ürkütücü değil tabii.
No, not at all.
Hayır, zerre olamadık.
Not at all.
- Hayır.
No, not at all.
- Hayır, hiç de bile.
- Is my brother troubling you? - Not at all.
- Kardeşim canınızı mı sıkıyor?
And not at all.
ve hiç tanımıyorsun.
No, not at all.
Hayır, hiç de bile.
No, uh, not at all.
- Yok canım.
This whole time I thought I was succumbing to darkness, and... it's not at all what we thought it was.
Tüm bu zaman boyunca karanlığa çekildiğimi düşündüm, ama... düşündüğümüz gibi değilmiş.
- took a look around? - Oh, not at all.
Etrafa göz gezdirebilir miyiz?
Not at all.
Pek değil.
Not at all.
Hiç de değil.
Better not to care at all, Dorian?
En iyisi hiç önemsememek, değil mi Dorian?
- I did not bless that at all.
Sen razı olmadın mı? - Hiç de razı olmadım!
Accommodations will not be necessary, not necessary at all.
Fazladan bir şey yapmam gerekmiyor gerçekten gerekmiyor.
Not bad at all, really.
Tamamen kötü değil, Gerçekten.
Not at all.
Hiç de bile.
A man can walk in with nothing, walk out with a Porsche... or not walk out at all.
Hiçbir şeyi olmayan bir adam içeriye girer ve bir Porsche ile çıkabilir veya bütün olarak çıkamaz.
If a man or a woman spends their whole life pleasing others, then they're not living at all.
Hayatını başkalarını memnun etmeye harcayanlar aslında yaşamıyordur.
Maybe it's not new math at all.
Belki de aradığımız şey yeni değil.
challenged at all, which is what we're supposed to say, not the R-word.
"Ö" ile başlayan kelimenin yerine böyle dememiz gerek.
The choice will be Pack, or not being at all.
Seçenek, ya sürüye katılmak, ya da yok olmak olacak.
Not human at all, in truth.
Hatta insani bir yönleri bile yok.
Not like a man at all.
- Bir erkeğe yaraşır gibi değil tabii.
That's not creepy at all.
Hiç de korkutucu değilmiş.
She's not gonna be able to handle that at all.
Bunun üstesinden gelemez.
That guy's not moving at all.
Şu adam hiç hareket etmiyor.
Not an animal at all, darling.
Kesinlikle bir hayvan değil, canım.
I just did not see it coming... at all.
Sadece bu haberi hiç... Hem de hiç beklemiyordum.
No, no, not at all.
Hayır, asla.
Not at all.
- Sağ ol.
It's not a good round for you at all.
Senin için hiç de iyi bir raunt değil.
No, I'm not saying that I don't think we should do it at all.
Hayır, ben biz hiç bunu sanmıyorum söyleyerek Benim ilk.
All right, not to brag, but I was MVP on the kickball team at my detention center, so...
Ama ı benim tutukevinde Kickball takımında mvp oldu, bu yüzden.
Jessie, whatever you did or did not do, you did or did not do enough to allow Lola's face to get close enough to your face to even make this a conversation at all.
Yaptın veya yapmadığı ne olursa olsun jessie, Eğer yaptım ya da yeterince yapmadım. Lola yüzü yüzünüze yeterince yakın almak için izin vermek.
At 64 hundred, to be able to run 220 mph, and do it all day long not even straining itself.
64 milden, 220 mph hızla çalışabilmek ve gün boyu bunu yapmak için Kendisini zorlamıyor bile.
- That's actually not true at all, Michelle.
- Aslında tüm bunlar doğru değil, Michelle.
And then it became easier not to make any wishes at all.
Sonra da hiç dilek tutmamak daha kolay geldi.
The hand dryer in the men's room does not work. Like, at all.
Erkekler tuvaletindeki el kurutucu çalışmıyor, her yerde olduğu gibi.
No, that's not what I'm saying at all.
- Öyle bir şey demedim.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]