Not to me traducir turco
38,083 traducción paralela
That applies only to free-loaders that live in my house, not to me.
O yasak evimdeki beleşçiler için geçerli, benim için değil.
Believe it or not, there was a time when you used to share everything with me.
İster inan ister inanma, bir zamanlar benimle her şeyi paylaşırdın.
Oh, yeah? Give me one good reason not to do away with you right now.
Şu an canını almamam için bana tek bir sebep söyle.
I'm not bringing you down until you admit you've been a butt to me all day.
Bütün gün bana pislik gibi davrandığını kabul etmezsen seni indirmem.
Look at my face and tell me that you do not want to know what happened.
Yüzüme bak ve neler olduğunu öğrenmek istemediğini söyle.
I asked you to protect me, not torture me.
Senden beni korumanı istedim, işkence etmeni değil.
And it's not your job to protect me.
Ve beni korumak senin görevin değil.
There's no reason for her not to like me.
Elbette bilmiyorsun. Benden hoşlanmaması için hiçbir sebep yok.
If he was such a good person, you should be next to him, not by me.
Eğer iyi bir insan olsaydı onun yanında olurdun, benim yanımda değil.
So, in that precinct, they see these debtors that disappeared overseas as suspects, and they told me not me to butt in.
Bu nedenle bu polis merkezinde borçluların şüpheli olarak yurt dışına gittiğini sanıp bana karışmamamı söylediler.
So, she told me not to play with you.
Bu yüzden seninle oynamamamı söyledi.
While you were saying you love me or not, whether I have plans to or not, and bothering me so much, Were you thinking of running away from behind?
Beni ne zaman seveceksin, planın var mı gibi sorularla beni bunaltırken içten içe kaçıp gitmeyi mi düşünüyordun?
Hey, I told you not to go, but you didn't listen to me.
Sana gitme dedim, ama beni dinlemedin.
Even if anything should happen to me, do not open it and to leave it in that place.
Başıma bir şey gelirse sakın açma. Öylece kalsın.
You told me not to come back if I was going to break the curfew.
Yasağa uymazsan eve gelme demiştin.
She told me not to tell anyone so I wasn't able to tell you.
Kimseye söyleme dediği için söyleyemedim.
You will leave me, that's why I am trying my very best not to be caught.
Beni terk edeceksin, bu yüzden yakalanmamak için elimden gelenin en iyisini yapıyorum.
Heo Joon Jae maybe it's not that he only plans to like me but does he already like ( me ) - -
Heo Joon Jae belki de beni sevmeyi planlamıyor. Çoktan sevmeye başladı bile.
He's not just telling me to keep me on the hook?
Sırf beni elinde tutmak için söylüyor olmasın?
Even though our eyes definitely met, he pretended not to see me.
Üstelik bakışlarımız karşılaştığı halde beni görmemiş gibi davrandı.
Anyway, even if you tell me not to leave when the weather lets up, I was still going to leave.
Zaten hava ısınınca gitmemi söylesen bile yine de gidecektim.
Other ghosts are so enthusiastic about asking me to listen to their stories and remove their sorrow. But why do you not ask me for anything?
Diğer hayaletler hikâyelerini dinleyip üzüntülerini gidermem için can atarken sen neden bana bir şey sormuyorsun?
Were you not a man when you gave me the deeds to the house?
Evin tapusunu bana verdiğinde erkek değildin galiba.
She's not even near the library where she followed me... to Canada for the first time.
Kanada'ya ilk defa peşimden geldiği kütüphanede de yok.
Yes. You are not allowed to pay me back any sooner.
- Evet, daha erken de ödeyemezsin.
No, it totally was, though. I told you not to hide anything from me anymore.
Benden artık sır saklama dememiş miydim sana?
I told him not to return but he has dared to defy my orders and mocks me for my incompetence.
Geri dönmemesini emretmeme rağmen yüzsüzce geri dönüp beceriksizliğimle alay ediyor.
But I hated myself for not having the balls to do what I wanted and I hated Sharon for loving me when I hated myself and all these warped, convoluted feelings.
Ama istediğim şeyi yapacak cesaretim olmadığı için kendimden kendimden nefret ederken beni sevdiği için Sharon'dan ve tüm bu çarpık, kısır döngü duygulardan nefret ediyordum.
It was not a life I was fated to have, but it taught me something.
Kaderimde olan bir hayat değildi ama bana bir şey öğretti.
Why do you not listen to me?
Neden beni dinlemiyorsun?
Prime Minister, if you're not going to say it, allow me.
Sayın Başbakan, eğer siz söylemeyecekseniz müsaadenizle.
Well, I'm not going to drink some foaming cup of you-know-what-it-is-and-won't-tell-me.
Pekâlâ, ne olduğunu bilip bana söylemeyeceğin köpüklü şeyden içmeyeceğim.
You're not listening to me.
Beni dinlemiyorsun
I do not know you, but I hate to put me to the test.
Sizi tanımıyorum, ancak teste katılmaktan nefret ediyorum.
Not that you asked, but this is where I'm sitting so if you end up in the high teens, you know where to find me.
Sorduğundan değil ama, benim masam bu. Eğer ergenlerin içinde kalırsan nerede olduğumu biliyorsun.
It means you leave me a voicemail telling me to tell Francie not to open your RSVP card.
Bana, Francie'ye cevap kağıdına bakmamasını söylemem için sesli mesaj bırakıyorsun.
We're gonna go over to the real course, and if you beat me over there, not only are you on the team, but I won't fuck with you anymore and I'll call you by your real name.
Gerçek rotaya gidiyoruz, Ve eğer beni orada dövdüyorsan, Sadece takımda değilsin,
And this better not come back to me.
Ve bu bana daha iyi gelme.
You're not listening to me.
- Beni dinlemiyorsun.
You're not listening to me. I'm trying to tell you something.
Beni dinlemiyorsun ki, sana bir şey anlatmaya çalışıyorum.
Like it or not Jack, you're going to help me.
Hoşuna gitse de gitmese de yardım edeceksin Jack.
It's not fair to you and it's not fair to me.
Bu sana karşı adaletsiz ve benim için adil değil.
He just keeps telling me not to worry.
Endişe etme deyip duruyor.
- I told you not to ask me stupid questions.
- Sana aptalca sorular sorma demiştim.
And it would be witless of me not to use that to my advantage, given how effectively you've been used against me.
Kendi menfaatime kullanmazsam, kafasızlık etmiş olurum. Ne kadar etkin bir şekilde bana karşı kullanıldığını göz önünde bulundurursak.
I fell into after my fiancé passed. In memory for him, but... like, this is not something that people just choose to do, so I'm trying... this is just a means to an end for me.
Onun anısına ama bu, insanların öylesine yapacağı cinsten bir şey değil.
You know, mom, just because you can't control this exact situation does not mean you have to lash out at me.
Biliyorsun anne. Çünkü sen sadece Kontrol edemiyorum Bu kesin durum anlamına gelmez yapmalısın Bana bağırın
It's not me that wants to kill you, it's Henry.
Seni öldürmek isteyen ben değilim. Henry istiyor.
Yeah, you see, when you say things like "all clear," it makes me not want to...
Evet, ne zaman "güvenli" kelimesini kullansan, istemeyeceğim bir şey...
Look, me not making proper amends isn't related to the Key, which, truth be told, you're not gonna need, mate.
Bak, bu konuda münasip bir özür dilememe sebebimin anahtarla bir ilgisi yok ki dürüst olacak olursak, yakında ona ihtiyacın kalmayacak dostum.
See, now, you were told to do everything to help me by the master of the House, and that does not include punching.
Sana bu evin sahibi tarafından beni koruma emi verildi buna yumruk atman dâhil değil.
not to mention 295
not tonight 725
not today 1108
not too shabby 64
not tomorrow 85
not too bright 16
not to my knowledge 80
not too bad 203
not too long ago 36
not too late 30
not tonight 725
not today 1108
not too shabby 64
not tomorrow 85
not too bright 16
not to my knowledge 80
not too bad 203
not too long ago 36
not too late 30
not too much 153
not too hot 19
not too many 25
not too fast 55
not totally 25
not too good 62
not too far 44
not too tight 35
not too close 43
not too hard 45
not too hot 19
not too many 25
not too fast 55
not totally 25
not too good 62
not too far 44
not too tight 35
not too close 43
not too hard 45
not to be rude 21
not too long 47
not too 17
not too well 25
not to worry 456
not to brag 31
not to 38
not to you 139
not to anyone 33
not to him 34
not too long 47
not too 17
not too well 25
not to worry 456
not to brag 31
not to 38
not to you 139
not to anyone 33
not to him 34