Obey me traducir turco
458 traducción paralela
"all these will I give you " if you will obey me. "
"Bana itaat edersen sana bunları vereceğim."
Obey me, my son!
Bana itaat et, oğlum!
I shall have worshippers and followers... people who will obey me because they recognize my greatness!
Bana tapanlar ve takipçilerim bana yeter bana itaat edecekler çünkü büyüklüğüme hayran kalacaklar!
I hope Ryokichi studies hard... even with his Grandmother here, but with her around he might not obey me.
Umarım Ryokichi, büyükannesi buradayken derslerine iyi çalışır ve ondan yüz bulup bana karşı itaatsizlik etmez.
She won't obey me.
Beni dinlemiyor.
Obey me and don't worry.
- Güven bana ve endişelenme.
They obey me.
Bana itaat ediyorlar.
- Will you obey me?
- Bana itaat edecek misin?
- But you must obey me.
- Karşılığında söyleyeceklerimi yapacaksın.
But I've learned a lot and if you obey me we'll all get dough.
Ama çok şey öğrendim ve eğer sözümü dinlerseniz hepimizin mangırları olacak.
- Obey me!
- Uyuyacaksın!
* * Before you come in, you must promise to obey me implicitly. * *
İçeri girmeden önce bana itaat edeceğine söz vermelisin.
My dear, I never expected to ask you to obey me... but this is one time you must.
Hayatım, senden bana itaat etmeni asla istemedim ama bu sefer bunu yapmalısın.
Because you didn't obey me.
Çünkü, bizi dinlemediniz.
You're great at excuses, but you haven't learned to obey me.
Bahane üretmekte üstüne yok ama bana itaat etmeyi öğrenemedin.
Your duty is to obey me!
Görevin itaat etmek.
You have nothing to fear, as long as you obey me.
Şu andan itibaren hiç bir sorun yaşamayacaksın. Tabii ki söylediklerimi yaparsan.
She'd obey me and belong to me.
Beni dinleyecek, sözümden çıkmayacak.
Don't argue : Obey me :
Tartışma, sözümü dinle.
When are you going to learn to obey me? How you...
Ne zaman beni dinlemeyi öğreneceksin?
I'm your headmaster! You must obey me!
Hatırlatırım, sizin müdürünüzüm ve bana itaat etmelisiniz.
You obey me or go back to the streets. You hear me?
Ben ne dersem o olur, beğenmezsen sokakta çalışırsın.
And, oh, how they obey me.
Görseniz nasıI tutuyorlar sözümü.
I don't use my money or power to make women obey me.
Kadınların bana itaat etmesi için para veya güç kullanmıyorum. En güzel özelliğim benim.
Will you obey me?
Bana itaat edecek misiniz?
Obey me!
Bana itaat edin!
You promise to obey me?
Bana itaat edeceğine söz veriyor musun?
And your spirits will obey me forever?
Ve ruhlarınız her zaman bana itaat edecek mi?
Until you obey me, your master,
Bana itaat edene kadar, senin efendinim.
Captain, the pain increases unless you obey me.
Kaptan, bana itaat etmezsen, acın artacak.
Dr Korby said you are to obey me!
Dr. Korby bana itaat etmeni söyledi!
Alice Number 1. Obey me.
Alice 1 numara.
You will obey me, lest I close my hand... thus.
Bana itaat edeceksiniz, elimi kapatabileceğimi... böylece de.
Your limbs obey me.
Organların bana itaat ediyor.
My problem is how to make Ygor obey me.
Sorunum Ygor'u kendime nasıl itaat ettirebilirim.
Obey them as you would me.
Onlara benmişim gibi itaat edin.
- Obey orders and follow me!
- Emirlere uy ve beni takip et!
You know me - Always obey that impulse.
Beni bilirsin, o dürtüye hep itaat ederim.
Make me obey, tribune.
İtaat ettir, Tribün.
Make me obey you, tribune, if you're fool enough to try.
İtaat ettirmeyi dene, Tribün, o kadar aptalca cesaretin varsa.
Before he told me his wish... Baron Tamura made me swear... I would obey him in all things.
Baron Tamura isteğini söylemeden önce ona her konuda itaat etmeye yemin ettirdi.
When he looks at me, I obey.
Bana baktığı zaman, ona boyun eğiyorum.
Dear Lord, forgive me, I cannot obey anymore.
Ulu Tanrım, beni bağışla. Artık itaat edemiyorum.
"I swear that I shall obey the leader of the German Reich and people, Adolf Hitler, that I shall be loyal to him, that I will observe the laws and that I will conscientiously fulfil my duties, so help me God."
" Alman yönetimi ve halkının lideri Adolf Hitler'e ve kanunlarına itaat edeceğime ve görevlerimi aksatmadan yerine getireceğime yemin ederim.
Obey your old bag and make me feel rotten.
Sen o moruğa uy ve beni değersiz hissettir.
"Whenever I hear the voice say,'Now, listen to me,'I will obey."
"Ne zaman bu sesi duyarsam,'Beni dinle.'Bu sesin dediklerine uyacağım"
"When I hear the voice say,'Now, listen to me,'I will obey."
"Ne zaman bu sesi duyarsam,'Beni dinle.'Bu sesin dediklerine uyacağım"
If the child dies, there will be no reason left for me to obey.
Eğer çocuk ölürse, benim itaat etmek için hiçbir nedenim kalmaz.
And also on Haydée's, whose readiness to obey delighted me and united us far better than our trumped-up secrets of the night before.
Haydee için de öyleydi. Bana itaat etmeye hazır oluşu çok hoşuma gitmişti. Önceki gece paylaştığımız uydurma sırlar bizi daha da birbirimize yaklaştırmıştı.
They were given to me so that people could understand and obey him.
Bana verildiler. İnsanlar onu anlayıp ona baş eğsin diye.
You wanted to show me what will happen if I don't obey.
- Eyer kurallara uymazsam, neler olacağını bana göstermek istedin.