Of course traducir turco
132,352 traducción paralela
Let me tell it to you, then you tell it back, if it's true, of course, which it is.
Bu hikayeyi sana anlatayım, sen de bana anlat. Doğruysa tabii. Doğru da.
Of course you do.
Tabii ki düşünüyorsun.
Of course. I'll just...
Tabii ki.
Once you've secured proper permissions, of course.
Siz gerekli izinleri aldıktan sonra tabii.
Of course.
Tabii.
- Of course, yes.
- Tabii ki.
- Of course. It was a royal burial.
- Tabi ki.Kraliyet mezarlığında..
- Of course.
- Tabi ki.
Of course, you still need your vulture stick.
Yine de akbaba sopasına ihtiyacınız oluyordu.
And of course we would have to see a super sexy poster of Steve Buscemi in the lobby.
Tabi ki de lobide Steve Buscemi'nin süper seksi posterini görmek zorundaydık.
Of course not.
Tabi ki getirmedik.
Of course.
Tabi.
Of course she has.
Tabii ki arar.
Yeah, of course.
Evet, kesinlikle.
Of course I do.
Tabii ki biliyorum.
- Of course.
- Tabii ki.
Of course.
Tabii ki.
Of course.
Elbette.
Not just threats, of course.
Sadece tehdit de değil elbette.
It's temporary, of course.
Hepsi geçici elbette.
Oh, my gosh, of course!
Tabii.
No, of course not.
Elbette hayır.
No, of course not.
Hayır! Hayır, tabii ki istemiyorum.
I would like to build a house, a nunnery, here in Coccham, but with your permission and that of the bishop, of course.
Burada Coccham'da bir ev, manastır inşa etmek istiyorum. Ancak senin ve piskoposun izniyle elbette.
Under one God, of course.
Elbette bir Tanrı altında.
I was there, lady. of course I was.
Geldim bayan. Tabii ki öyleydim.
Of course, it is a question of numbers, it'll be a siege.
Elbette, bu sayıların bir sorundur, bir kuşatma olacak.
Of course, I have a right!
Elbette, hakkım var!
Yes, of course, if it is a trap, we should walk towards it.
Evet, elbette eğer bir tuzak ise, ona doğru yürümeliyiz.
You are bloody joking, of course.
Taşak geçiyor olmalısın.
Ah, of course, the'73 Romanee Conte.
Tabii ki'73 Romanee Conte.
Of course
Elbette.
Of course it's my night, ok?
Tabii ki benim gecem, tamam mı?
I kid, of course.
Tabii ki şakaydı.
Henry still needs sunlight. Of course.
- Henry'nin hâlâ güneş ışığına ihtiyacı var.
Of course.
- Elbette.
Unless, of course, you count changing sides.
Tabii ki taraf değiştirmeni saymazsak.
No, of course not.
Hayır, tabii ki anlıyorum.
Of course...
Tabii ki...
Right, of course.
Tabii. Doğru ya.
Yes, of course.
Evet, elbette.
Of course, Madam Speaker.
- Ne demek.
- Yeah. Of course, sir.
- Evet, elbette efendim.
No, no, no, no, no. Of course I'll see him.
Tabii ki onunla görüşürüm.
Unless, of course, she's not available.
Müsaitse tabii.
- But you remember withdrawing it? - Well, of course not!
Geri çektirdiğini hatırlıyorsun yani?
Of course, sir.
Tabii efendim.
Of course, I'd like to see universal background checks as the law of the land.
Tabii ki taramaların tüm ülkede yasalaştığını görmeyi isterim.
Of course.
- Tabii ki.
Mr. Vice President, I'm advising against this course of action,
Efendim, bu kararınıza şiddetle
Of course he told me.
Elbette söyledi.
of course not 6388
of course you can 486
of course you do 750
of course i do 1281
of course i can 204
of course you don't 199
of course i will 266
of course i am 561
of course it is 783
of course i did 471
of course you can 486
of course you do 750
of course i do 1281
of course i can 204
of course you don't 199
of course i will 266
of course i am 561
of course it is 783
of course i did 471