English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / inglés → turco / [ O ] / On my count

On my count traducir turco

641 traducción paralela
On my count of three your hands will become immobile.
Üç dediğimde ellerin kaskatı olacak.
Mr. Woodward, I gave you 20 people and I'm down on my count.
Sigorta şirketim envanter istiyor. Bay Woodward size 20 adam veriyorum... ve elimdeki adam sayısı düşüyor.
- On my count, you owe me two.
- Bana iki kere borçlusun.
And on my count.
İşaretimle.
On my count : 1, 2, 3.
Ben üç deyince : 1, 2, 3.
We're gonna do it on my count.
Benim işaretimde kaldıracağız.
All right, do this on my count.
Tamam, ben üç deyince.
On my count, on three.
Ben üç deyince.
Emergency evacuation on my count.
Emrimle acil tahliye.
On my count.
Saymaya başlayınca.
I'm on my way to Count Orlok's castle! "
Kont Orlok'un şatosuna gideceğim! "
You may count on my support before Congress.
Kongrede destek vereceğimden emin olabilirsiniz.
You can count them on the fingers of one hand, my good woman.
Sayıları bir elin parmaklarını geçmez hanımcığım.
The fist is still in my hand and when I count three the fist will be on your jaw.
Yumruk hâlâ elimde, üçe kadar sayıyorum yumruk çenene inecek.
Shall I count them on my fingers for you?
Sizin için onları sayayım mı?
Come on, son, count my money.
Hadi, evlat. Say şu parayı.
Don't count too much on my friendship.
Arkadaşlığıma fazla güvenme.
I told you, my boy, not to count on it.
Dedim sana evlat, pek ümitlenme.
But it'll be harder for you without my salary to count on.
Ama sayacak maaşım olmadan senin için daha zor olacak.
Don't count on my appearance.
Benim gelmemi bekleme.
When I intoned my lines, you could count on it.
Repliklerimi okurken, inanamazdın.
Haul out my money and count it over here on the table.
Paramı çıkar ve burada masanın üzerinde say.
That no matter what ultimately happened between us, if she was ever in trouble, she was to count on my help.
Ben sözümün adamıyım ve sözümden geri dönmem söz konusu olamaz. Güzel bir akşam yemeği değil miydi? Çok lezzetli.
He taught me to keep my eye on what does count in this world.
O, gözlerimi dünyada dikkate alınacak şeylere dikmeyi öğretti.
Needless to say, Count Peña Flor was only made up to upset my husband and make him go on a pilgrimage!
Tabi Kont Peña Flor sadece kocamı rahatsız edip hac yoluna düşürmek için uyduruldu.
To recoup my investment I count on your wealth and sense of honour.
Benim yatırım telafi için Şeref, zenginlik ve anlayışına güveniyorum.
After tonight, you can count on my friendship, no matter what happens.
Bu geceden sonra, benim dostumsun. Ne olursa olsun bana güvenebilirsin.
But my plan was to not contact anyone, to not count on anyone, to be cut off from everything and everyone.
Ama benim planım kimseyle temasta bulunmamak, kimseye güvenmemek herkesten ve her şeyden bağlantımı koparmaktı.
Whereas if you were to sign a document giving me half the money you could count on a demonstration of my gratitude.
Oysa paranın yarısını bana verdirecek olan bir belgeye imza atarsan sana minnet göstermemi bekleyebilirsin.
Count on me, Bianca. To the last drop of my blood.
Bana güvenebilirsin Bianca, kanımın son damlasına kadar.
My father won't give any money ; I have to count on myself.
Babam zırnık koklatmaz, yalnız kendime güvenmeliyim.
You can count on my vote.
Benim oyuma güvenebilirsin.
And you, my friend, can count on me... to do everything in my power to get you out of this place.
Ve sen de bana güvenebilirsin dostum... seni buradan çıkarmak için tüm gücümü kullanacağım.
I knew I could count on my friend.
Dostuma güveneceğimi biliyordum.
Well, don't count on my support for Ira's campaign.
Öyle olsun, Ira'nın kampanyasına benden destek bekleme.
When we're on the mission, I keep count of how many ninjas my father killed.
Biz görevdeyken, babamın kaç ninja öldürdüğünü sayardım.
What I do need I can count on my fingers every day.
Her gün yapmaya ihtiyacım olan tek şey parmaklarıma güvenmek.
You know that you can count on my discretion.
Sessiz kalacağıma güveneceğini biliyorsun.
You stayed here, so I'm sure we can count on you to tell us. My God!
Burada kaldın, böylece bize söyleyeceğine güvenebileceğimizden eminim.
All my life your men have been able to count on you!
Hayatım boyunca adamların sana güvendi!
Well, don't count on it, because I haven't played all my cards yet.
Bence buna fazla güvenme çünkü, daha tüm kartlarımı oynamadım.
I can count on my daughter to take care of this for me?
Bununla ilgilenmesi için kızıma güvenebilir miyim?
I'm gonna give you to the count of ten to get your ugly, yellow no-good keister off my property before I pump your guts full of lead.
Bağırsaklarını kurşunla doldurmadan önce o çirkin, sarı işe yaramaz kıçını evimden çıkarman için sana on saniye vereceğim.
I'm gonna give you to the count of ten to get your ugly, yellow no-good keister off my property before I pump you full of lead.
Bağırsaklarını kurşunla doldurmadan önce o çirkin, sarı işe yaramaz kıçını evimden çıkarman için sana on saniye vereceğim.
All my life, your men have been able to count on you!
Hayatım boyunca adamların sana güvendi!
Good to know I can count on my nearest and dearest.
Yakınlarıma ve sevdiklerime güvenmek ne güzel.
Now, I count them on my hand.
Şimdi, kendi elimde sayıyorum.
- You can count on my steel.
- Çeliğime güvenebilirsin.
On my count.
Üç deyince.
But I can tell you this... 12 years ago, I needed an officer that I could count on in a crisis someone who would support and obey my decisions without question someone who was willing to trust my judgment
Ancak şunu söyleyebilirim. On iki yıl önce kriz esnasında güvenebileceğim bir subay lazımdı bana sorgusuz itaat edip destekleyecek kararlarıma güvenmeye gönüllü birisi.
I knew I could count on the ship's Counsellor to boost my self-image!
Benliğim için geminin Danışmanına güvenebileceğimi biliyordum.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]