English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / inglés → turco / [ O ] / On my word

On my word traducir turco

676 traducción paralela
I am tellin'ya on my word, and I never break my word.
Sana söz veriyorum ki sözümden asla dönmem.
Honest, I have. On my word of honor.
Dürüstçe, Şerefim üstüne.
- On my word of honor.
- Şerefim üzerine yemin ederim.
- On my word of honour.
- Yeminle.
No mast, sail gone, and, Mon Commandant, on my word of honor, all this happened three weeks before you sighted us.
Yelkensiz, direksiz. Mon commandant, şerefim üstüne yemin ederim ki bütün bu olanlar siz bizi görmeden üç hafta önce oldu.
Is it my brother who asks me to spit on my word?
Sözümün üzerine tükürmemi isteyen kişi kardeşim mi?
And I never go back on my word.
Ve asla sözümden dönmem.
- On my word, Jack.
- Buraya gel, güzel çocuğum.
On my word, Mike.
Sözüm söz Mike.
Would I go back on my word?
Sözümden mi cayacağım?
- I'll never go back on my word.
- Sözümden asla dönmem.
Very well. I'll hold you personally responsible from now on. I never go back on my word.
Bunda böyle, olacaklardan sizi sorumlu tutarım.
Your life and the life of your son depend on my word.
Sizin ve oğlunuzun hayatı benim söyleyeceklerime bağlı.
You know I don't go back on my word, Ms. Blanche.
Sözümden dönmediğimi bilirsiniz Bayan Blanche.
On my word of honor, I never saw two more deceitful people! Hey, you.
Adamın üzerine üzerine sizin kadar gelen deliler görmedim.
On my word as a soldier, I threw nothing on his property.
Bir asker olarak söylüyorum, ben onun arazisine hiçbir şey atmadım.
My word! Those Chinese were pouncing on me.
Çinliler üstüme üstüme geliyorlardı.
Once when you leaned over my shoulder to correct my spelling of the word "boogie-woogie," I could feel your breath on my ear.
Bir kez'boogie-woogie'derken telaffuzumu düzeltmek için omzuma yaslandığında nefesini kulağımda hissettim.
You have only my promise, but I give it sincerely that if we are allowed to leave peacefully no word of what we have seen shall be passed on to a living soul.
Sözüme güvenin, içtenlikle söylüyorum ki eğer barış içinde buradan ayrılmamıza izin verilirse yaşayan tek bir canlıya gördüklerimiz hakkında tek bir söz edilmeyecektir.
I'll give you my word on that, he'll retire as top soldier.
Söz veriyorum önemli bir asker olarak emekli olacak.
You have my word on the Herreras.
Herreralar için sözüm söz.
All I want is one word from you, Colonel, there won't be no more of what happened on my first raid.
Herşey için senden bir söz istiyorum, Albay benim ilk baskınımda olanlar, orada artık olmayacak.
This is my last word on the subject.
Bu sana son sözüm.
I give you my word I'll go easy on him.
... söz veriyorum ona karşı merhametli olacağım.
You can have my word on it.
Bana güvenebilirsin.
On every tree there sits a bird, and every one I ever heard could break my heart without a word.
Her ağaçta bir kuş vardır ve hepsini sürekli duyarım konuşmadan kalbimi kırabilirler
- Any word on my discharge?
- Terhisimden haber var mı?
And that's my last word on the matter...
Bu konuda son sözüm bu...
- I have your word on that? - My word?
- Bu konuda söz verir misin?
You say the word, Lord, I'm on my way.
Sözleri sen söylüyorsun, Tanrı'm. Yolumda ilerliyorum.
You've my word on that.
Bu konuda bana güvenebilirsiniz.
Incidentally, on this question of refrigeration... you'd better have a word with my man Adams, the fellow who brought you in.
Bu arada, dondurma konusunu sizi içeri alan yardımcım Adams'la konuşsanız iyi olur. Burada tam bir donanıma sahiptir.
That is my last word on the subject.
Bu konudaki son sözüm bu.
That on me now lies the responsibility of my every word and deed?
Şimdi büyüdüğüme göre her sözüm ve her davranışımdan sorumlu muyum?
You can have my word on that.
Bu konuda bana güvenebilirsiniz.
You have my word on it.
Söz veriyorum.
I'm pledged to him on my father's word.
Babamın isteğiyle ona söz verdim.
I'm a man of my word and I couldn't bear the idea of going back on it.
Kahveyi getirebilirim, sonra oturma odasına geçip orada içebiliriz. Tabakları sabaha bırakabiliriz.
On my way to Jerusalem, we got word the Egyptians were on the prowl again.
Kudüs'e giderken, Mısır'lıların yine sinsilik peşinde olduğunu duydum.
In fact, I... I had to give her my word on it before she'd marry me.
Söz vermeseydim benimle evlenmeyecekti.
- I swear on my sacred word of honor.
- Şerefim üzerine yemin ederim.
On my Bible oath, I never spoke a word.
Valla billa ben bi kelime etmedim.
I'll give you my word on it.
Söz veriyorum.
" That is my final word on the subject.
" Bu konudaki son sözüm budur.
I expect a 10,000-word paper on my desk the day you get back.
- Çünkü 10 bin ödev kağıdı bekliyorum masamda geri döndüğünde
- Oh, I never go back on my word.
- Buna inanabilirmiyim?
That's gonna be my favorite word from now on.
Şu andan itibaren benim favori sözcüğüm bu olacak.
Miss Azir, after all we've been through together, couldn't you find it in your heart to put in a small word on my behalf?
Bayan Azir, birlikte atlattığımız onca şeyden sonra yararıma birkaç kelime söyleme nezaketini gösterebilir misiniz?
Take my word for it, she'll be on top of the world.
Söylediklerimi unutmayın. Zirvede olacak.
My last word on this subject :
Sana son sözüm :
The haggis is in the fire for sure, but I'll not lower my defences on the word of that mealy-mouthed gentleman down below.
- Cadı kazana girdi, orası kesin. O dalkavuk istedi diye siperleri indirecek değilim.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]