Perfectly normal traducir turco
748 traducción paralela
I am a perfectly normal man with perfectly normal instincts.
Ben tamamen normal içgüdülere sahip tamamen normal bir erkeğim.
My husband is a perfectly normal man in other respects, But he has the delusion that he gets younger
Kocam bunun yanısıra normal bir erkek, ama daha genç olduğuna dair bir hayale kapılmış.
- It's a perfectly normal reaction.
- Bu tamamen normal bir reaksiyon.
Your blood pressure is perfectly normal.
Tansiyonun çok iyi.
On the contrary, I'm perfectly normal.
Gayet normalim.
Lots of people lose a leg or arm - and continue living perfectly normal lives.
Kolunu ya da bacağını kaybetmiş bir sürü insan var ama hayatlarına gayet güzel devam ediyorlar.
I think you're a perfectly normal human being.
Tamamen normal bir insan olduğunuzu düşünüyorum.
I'm a perfectly normal man with perfectly normal instincts.
- Evet. Ama değilim. Normal içgüdülere sahip normal bir erkeğim.
He's a perfectly normal husband in other respects but this thing... it really seems to have got hold of his mind.
Başka yönlerden gayet normal bir koca ama bu iş... gerçekten aklını ele geçirmiş gibi görünüyor.
Well, as a baby, he was perfectly normal.
Bebekken son derece normaldi.
After this, he'll be a perfectly normal human being.
İğneden sonra tamamen normal bir insan olur.
They seem perfectly normal to you?
Size gayet normal görünüyorlar değil mi?
To cry is perfectly normal.
Ağlamak son derece normaldir.
He seemed perfectly normal to me.
Bana tamamen normal göründü.
Well, it's a perfectly normal, middle-class impulse.
Tamamıyla normal, orta sınıf belirtisi.
Probably some perfectly normal explanation.
Muhtemelen tam bir normal açıklama.
Well, he looks perfectly normal.
Tamamen normal görünüyor.
Oh, well, you have just voiced a perfectly normal reaction.
Çok normal bir tepki gösterdin.
So far as you know, this is a perfectly normal young man?
Yani sizin bildiğinize göre, bu adam tamamen normal genç bir adam, öyle mi?
- Perfectly normal.
Oldukça normal.
He seemed perfectly normal to me.
Bana tamamıyla normal biri gibi gelirdi.
Vampires look perfectly normal, which, in fact, they are.
Vampirler inanılmaz şekilde normal görünürler. Normaldirler de.
He's perfectly normal in every way.
- Hayır. Her bakımdan mükemmel durumda.
As I told you, he's perfectly normal.
Söylemiştim, her konuda mükemmel bir durumu var.
All perfectly normal.
Hepsi gayet normal.
Physically, he's perfectly normal but he can no longer function as a physicist.
Fiziksel olarak tamamen normal. Ama artık bir fizikçi olarak görev yapamaz.
But you had a perfectly normal sexual life at college?
-... geldiler. - ama, okul yıllarında normal bir seks hayatınız vardı, değil mi?
Any moment now, four perfectly normal, respectible people are going to come down those stairs for dinner.
Şimdi, dört normal ve medeni insan olarak oturup yemek yiyelim.
A perfectly normal person.
Oldukça normal bir insandı.
Then perfectly normal people can do terrible things.
Bu durumda da oldukça normal insanlar berbat şeyler yapabilir.
I think it's a perfectly normal question.
Bence çok normal bir soruydu.
The readings are perfectly normal for me, doctor. Thank you.
Bunlar benim için normal veriler.
It's perfectly normal.
Bu çok doğal.
Such a drama about something perfectly normal.
Çıldırınca gayet normal.
But you see it's perfectly normal.
Fakat gördüğünüz gibi herşey normal.
Barring any complications, your eyesight will be perfectly normal by tomorrow.
Bir komplikasyon çıkmazsa gözleriniz yarın normale döner.
It's beating perfectly normally.
Normal bir şekilde atıyor hâlâ.
It's perfectly normal to lose a little at first.
İlk başlarda biraz kilo vermek, çok normal.
I told you they were a perfectly nice married couple.
Dedim size, normal bir evli çift işte.
It's perfectly all right, you understand... common law and everything.
Anlayacağınız, bu çok normal bir durum. Gelenek hukukuna göre öyle yani.
Perfectly natural.
Çok normal.
- I'm perfectly normal.
Ailenin delisi ben değilim.
I'd say that was a perfectly healthy, normal attitude.
Bunun oldukça sağlıklı, normal bir durum olduğunu söylerdim.
The sky is perfectly clear, the thermometer is at 76, your throat appears quite normal.
Havada hiç bulut yok. Sıcaklık 25 derece. Her şey gayet normal görünüyor.
It's perfectly all right.
Son derece normal.
Perfectly all right.
Gayet normal.
- It's perfectly healthy.
- Bu normal bir şey.
Well, it could be a perfectly ordinary footprint, Susan,
Gayet normal bir ayak izi olabilir Susan,
And yet, er... See the temperature there is perfectly... it's quite safe to go outside.
Sıçaklık seviyesi de normal gözüküyor dışarısı sessiz gözüküyor.
- That's a perfectly normal occurrence.
Bu çok normal bir durum.
You are perfectly healthy. That is, for any normal Vulcan on the high side of 100.
Bir Vulcanlı için sağlığınız tamamen mükemmel.
normal 592
normally 819
normal people 26
normal life 26
normal voice 372
perfecto 44
perfect 4495
perfectly 231
perfection 66
perfect match 27
normally 819
normal people 26
normal life 26
normal voice 372
perfecto 44
perfect 4495
perfectly 231
perfection 66
perfect match 27