Pick a hand traducir turco
79 traducción paralela
Pick a hand.
Bir el seç.
Pick a hand.
Birini seç.
Pick a hand. Come on.
Bil bakalım hangi elimde?
Pick a hand, any hand.
- Bir el seç.
Hey, pick a hand.
Hey, bir el seç.
Yo, pick a hand.
Hadi, birini seç!
I could pick a hand of dirt and that's, that's what my grandmother used to say.
Ninem bir avuç çamuru eline alıp
Pick a hand.
Elin birini seç.
Pick a hand.
Birisini seç.
Pick a hand.
Bir elimi seç.
Pick a hand.
- Üzgünüm.
Bolt cutters. Pick a hand.
Keskiyi ver!
People are always ready to hold out a hand to slap you down... but never to pick you up.
İnsanlar seni yere indirmek için harekete geçmeye hep hazırdırlar ama hiçbir zaman seni ayağa kaldırmak için ellerini uzatmazlar.
And when they pick you up in the gutter dead, your hand'll be in a drunk's pocket.
Bir gün bir mezbelelikte cesedini bulduklarında... Elin bir ayyaşın cebinde olacak.
Oh, before that happens couldn't I pick a fight with you if I tied one hand behind me?
Ona geçmeden önce... Bir elimi arkadan bağlasam, seninle dövüşebilir miyiz?
SEE, WHEN I GET HOME AT NIGHT AND TRY TO PICK UP A NEWSPAPER SHE YANKS IT OUT OF MY HAND
Akşam eve vardığımda, bir gazete almaya çalıştığımda elimden kapıveriyor.
Every time you pick up a handful of dust and see not the dust but a mystery, a marvel, there in your hand.
Eline her toprak alışında elinde toprağı değil de bir avuç gizem ve sihir görürsün.
If I make a revolving motion with my hand, it means pick up the tempo.
Elimi dönüyormuş gibi yaparsam, bu tempoyu arttırın demektir.
A big, giant hand is gonna reach in here, pick us up... take us away and put us down someplace... right in the middle of a whole bunch of women and whiskey.
Büyük, kudretli bir el buraya gelecek, bizi alıp uzaklara götürecek ve bizi ağzına kadar viskiyle kadınlarla dolu bir yerin tam ortasına bırakacak.
You know, I can hardly wait to hold a pick and shovel in my hand once again.
Ellerim yeniden kazma kürek tutmak için kaşınıyor.
I see it like a diamond shining in the dark that I can pick up and touch in my hand.
O, parlak, elime alıp okşayabileceğim bir elmas gibi.
The woman could pick up a watermelon with one hand.
O kadın tek eliyle karpuz tutuyordu.
I wanted to pick a flower and to offer you my hand and my heart.
Bir çiçek alıp sana elimi ve kalbimi sunmak istedim.
When all of us have had the experience of finding a bird with a broken wing and you pick up this bird and you hold it in your hand and you think it's going to sit there, quietly, sweetly with its warm feathers, and be darling. It's not.
İçimizden herhangi biri kanadı kırık bir kuş bulduğunda ve onu yerden alıp elinde tuttuğunda onun orada sakin ve sevimli şekilde, sıcak tüyleriyle oturacağını sanırız.
But when you get a spider like this that falls onto your hand or bungees onto your hand, don't pick it up.
Ayrıca, bunun gibi bir örümcek kafanıza düşerse ya da elinize zıplarsa, sakın tutup almayın.
Pick a hand.
- Bir el seç.
Pick up a chit with your right hand, and select the girl who is going to be your better half.
Kağıdı sağ elinle seç, ve senin dünyadaki diğer eşin kimmiş öğren.
But me on the other hand, I can make a list of all the stuff that he should be looking for and pick the girl myself.
Ama diğer taraftan, onun aradığı şeylerin bir listesini yapabilirim ve kızı kendim seçerim.
Well, I've calibrated a number of hand-held scanners to pick up the creature's radioactive energy signature.
Yaratığın radyoaktif enerjisini yakalamak için birkaç el cihazı hazırladım.
The last time I tried to pick up a woman, I had a harvey wallbanger in one hand and an afro pick in the other.
En son bir kadın tavlamaya çalıştığımda,... bir elimde "harvey wallbanger" kokteyli, bir elimde saçlarımı tarayıp durduğum bir tarak vardı.
You mean something like pick you up in my dad's minivan, bring you some flowers, pay for a movie, and hope you hold my hand during the scary parts?
Mesela babamın minivanını alıp sana çiçekler getirebilirim sinema bileti alabilirim ve korkunç bölümlerde elimi tutmanı isteyebilirim. Böyle şeyler mi?
You pick the hand with the jelly bean and you go back to your dorm with a burst of fresh blueberry flavor and no questions asked.
Sağ elimdeki şekerlemeyi seçersen odana geri dönersin, şekerleme yemeye devam edersin ve hiç birşey soramazsın.
From my close-up inspection there's no evidence of a plane having crashed anywhere near the Pentagon and as I say the only pieces left that you can see are small enough that you can pick up in your hand
Şahsi fikrime göre Pentagon ya da çevresine herhangi bir uçağın düştüğüne dair hiçbir kanıt yok ve enkazda bulabileceğiniz parçaların hepsi elinizle kaldırabileceğiniz büyüklükte.
To pick the lucky winner, I need a blameless hand.
Şanslı numarayı seçmek için suçlanmayacak bir el lazım.
It's like I can pick up a glass with this hand, can't always drink from it.
Bu elimle bardağı tutabiliyorum, ama her zaman içemiyorum.
Should I send someone to go pick him up? Let's get a warrant for the house, and don't go back until we can place that smoking gun in his hand. No.
Onu getirmesi için birini göndereyim mi?
Ifyou had to pick a time to lie to me, this was a good one,'cause now I finally had a decent hand to play against Tony.
Bana yalan söylemek için bir zaman seçecek olsaydın, bu iyi bir zaman olurdu çünkü sonunda elimde Tony'e karşı kullanabileceğim harika bir hamle vardı.
Actually, i put the catalog in your hand 'Cause you have to pick out a new chair.
Aslında bu kataloğu ben sana getirdim, çünkü yeni bir sandalye seçmen gerekiyor.
I mean, far be it from you at this late date to pick a fight with Tripp Darling, The one guy who could hand you the whole kitty on a silver monogrammed platter.
Üstünde adın yazan yemek kabından seni besleyen adamla, Tripp Darling'le geç kalmış mücadeleni kazanmaya ramak kaldı.
She, she'd pick up a hand of dirt and she'd say "this is my flesh".
"bu benim bedenim" derdi.
You're gonna go to the library and pick out 2 books, and, at the end of the week, you're gonna hand me a written report about what you read.
Kütüphaneye gidip ikişer kitap seçeceksiniz ve haftanın sonunda bana okuduklarınızın yazılı özetini çıkaracaksınız.
10 months ago they told him he could hand-pick a new team.
10 ay önce ona yeni bir ekip seçebileceğini söylemişler.
It's getting a little chilly outside, so the animal wranglers have asked that every student pick up a puppy and hold it, so they stay warm while the volunteers hand out tiny, puppy-sized hats.
Dışarısı soğumaya başladı, o yüzden bakıcılar her öğrencinin bir yavruyu kucağına almasını istedi, böylece gönüllüler küçük şapkalar dağıtırken yavrular da ısınabilecek.
Now, that's not the answer I'm looking for here, so let me give you a hand. You are gonna tell me exactly where Charlie Wright is, and you simply need the resources to pick him up.
İstediğim cevap bu değil, sana şöyle yardımcı olayım bana Charlie Wright'ın yerini tam olarak söyleyeceksin.
Okay, I'm gonna go visit my dad this weekend, so if you're not to busy getting a hand-job, would you go pick up Adam and watch him while I'm gone?
Bu hafta sonu babamı ziyarete gidiyorum. 31 çektirmekle falan çok meşgul değilsen Adam'ı alıp, ben yokken ona göz kulak olur musun?
Which is never gonna happen because no matter how high I raise my hand, they never pick me as a volunteer.
Sihirli bir numarayla ölmezsem tabii. Ki böyle bir şey hiç olmayacak çünkü elimi ne kadar kaldırsam da beni gönüllü olarak seçmiyorlar.
Just reaching out your hand you could pick a star off the firmament and put it in your pocket.
Elini uzatsan bir yıldızı çekip alıp, cebine koyabilirdin.
Look, why don't we just focus on the task at hand and help you pick out a nice outfit?
Dinle, neden şimdilik önümüzdeki göreve odaklanıp sana güzel bir kıyafet seçmiyoruz?
Oh, I... Broke a coffee cup and sliced my hand open trying to pick up the pieces.
Ben bir kahve fincanı kırdım ve parçaları toplamaya çalışırken elim kesildi.
I mean, he hired a guy just to hand-pick the doves.
Yani sadece güvercinleri seçmesi için adam tuttu.
I did see Kevin pick up a, a hand rock, a small hand rock, and hit her across the face with it.
Kevin'in bir taş aldığını küçük bir taş aldığını ve kadının suratına vurduğunu gördüm.
pick a number 29
pick a card 79
a handful 18
a hand 79
handsome 790
hand 531
handle 38
hands 577
handy 35
handcuffs 78
pick a card 79
a handful 18
a hand 79
handsome 790
hand 531
handle 38
hands 577
handy 35
handcuffs 78
handed 1098
handyman 20
handled 28
handles 20
handsome man 22
hands off 293
hands in the air 324
hands on the wheel 31
hands up 935
hands on your head 187
handyman 20
handled 28
handles 20
handsome man 22
hands off 293
hands in the air 324
hands on the wheel 31
hands up 935
hands on your head 187