Planet earth traducir turco
1,488 traducción paralela
Some 400 million years ago, the lands of planet earth were totally without life.
Bundan 400 milyon yıl kadar önce dünya denilen bu gezegenin topraklarında yaşamdan eser yoktu.
Planet Earth was once in danger from the power of the mighty Majin Buu
Muazzam yıkıcı bir güce sahip olan Majin Boo ile yüzleşen Dünya gezegeni büyük bir krize doğru sürüklenmişti.
Planet Earth.
Planet Earth.
Filming Planet Earth has been a wonderful experience because we've been able to visit an extraordinary range of our planet, really, and it's been something of a bittersweet experience because, yes, we have seen some very threatened animals, you know,
Planet Earth'ü çekmek muhteşem bir tecrübe oldu çünkü gezegenimizin olağanüstü yerlerini ziyaret etme imkanı bulduk bir yandan da hem acı hem tatlı bir tecrübe oldu çünkü, evet, çok tehlikeli hayvanlarla karşılaştık ve bunu görmek daima üzücüdür ama aynı zamanda özel türler için durumu geliştirmek amacıyla
We'll use footage from Planet Earth to look at some of the world's most important wild places and what's been happening to them.
Planet Earth'ten çekimleri kullanarak dünyanın en önemli vahşi mekanlarına ve oralarda yaşananlara göz atacağız.
So rare, so highly endangered, that the Planet Earth crew filming in the Russian Far East may turn out to have been the last humans ever to see a wild one.
O kadar nadir, o kadar büyük bir tehlike altında ki Uzak Doğu Rusya'da çekim yapan Planet Earth ekibi vahşi bir amur leoparı gören son insanlar olabilir.
Frogs were an important part of Planet Earth's Jungles programme, and the crew travelled extensively to film them.
Kurbağalar, Planet Earth Cangıllar programının önemli bir parçasıydı ve ekip, onları çekmek için geniş çapta yolculuk etmişti.
In another forest, in a very remote part of Africa's Congo basin, the Planet Earth team filmed forest elephants.
Başka bir ormanda, Afrika'nın Kongo havzasının çok uzak bir bölgesinde Planet Earth ekibi orman fillerini çekmiştir.
The Planet Earth team spent months just trying to glimpse a snow leopard, and more months to film one.
Planet Earth ekibi, bir kar leoparını görebilmek için bile aylarını verdi. Bir tanesini filme çekmek için daha da çok aylarını verdiler.
Everywhere the Planet Earth team filmed, poaching was going on.
Planet Earth ekibinin çekim yaptığı her yerde kaçak avcılık sürüyordu.
In the high Arctic, the Planet Earth team saw polar bears behaving in ways they'd never seen before.
Kuzey Kutbu'nun yükseklerinde Planet Earth ekibi kutup ayılarını hiç görmedikleri bir davranış içinde gördüler.
The Planet Earth team experienced such a population crash.
Planet Earth ekibi, böyle bir nüfus düşüşünü bizzat gördü.
The Planet Earth team wanted to film it again.
Planet Earth ekibi, bunu tekrar filme çekmek istedi.
The whole planet Earth is a system and we, human species, are only part, a very small part, of the systems.
Tüm Dünya gezegeni bir sistemdir ve insan türü olarak biz, sistemlerin sadece çok küçük bir parçasıyız.
It wasn't by design that the Planet Earth series featured a lot of animals that were critically endangered.
Planet Earth dizisi kritik tehlike altındaki pek çok hayvana öylesine yer vermedi.
I'll never be able to thank you for what you've done for the planet Earth.
Dünya için yaptıklarından dolayı, sana ne kadar teşekkür etsem az!
And that is what is at stake. Our ability to live on planet Earth, to have a future as a civilization.
Ve şu anda tehlikede olan Dünya Gezegeni'nde bir medeniyet olarak geleceğimiz olan, yaşam gücümüzdür!
Boy in class this morning, got knowledge way beyond planet Earth.
Bu sabah sınıfta, Dünya gezegeninin ötesinde bilgiye sahip bir çocuk vardı.
Boy in class this morning, got knowledge way beyond planet Earth.
Bu sabah sınıftaki bir çocuk, dünya ötesi bilgilere sahipti.
Coordinates set for planet Earth.
Koordinatlar Dünya gezegenine ayarlı.
Planet Earth.
Yeryüzü.
And I never would have stopped loving you if you hadn't been the vilest whore to ever walk the planet Earth.
seni sevmeyi asla bırakmadım dünya üzerinde görülmüş en iğrenç şeyleri yapmış olsanda.
And all along the way, their fresh water has brought life and abundance to planet Earth.
Ve yolları boyunca taşıdıkları tatlı suyla, dünya gezegenindeki yaşama bolluk ve bereket dağıtırlar.
Male emperor penguins are facing the nearest that exists on planet Earth, winter in Antarctica.
Erkek İmparator penguenleri dünya gezegeninde buna en yakın durumu yaşar. Antarktika dışında.
Leave planet Earth now or feel the might of the new Man of Steel.
Bu gezegeni hemen terk et yoksa yeni çelik adamın gücünü görürsün.
This is one of planet Earth's greatest spectacles.
Bu Dünya gezegeninin en büyüleyici manzaralarından biridir.
See a bit more of Planet Earth.
Dünya gezegeninde bilmediğim yerleri görürüm.
It's Japan, Planet Earth calling, Agent White reporting.
Dünya Gezegeni Japonya'dan Ajan Beyaz bildiriyor.
Hello, this is Japan, Planet Earth, Agent White reporting.
Merhabalar! Dünya Gezegeni Japonya'dan Ajan Beyaz bildiriyor.
Japan, Planet Earth, Agent White here, do you read me?
Dünya Gezegeni Japonya'dan Ajan Beyaz bildiriyor. Dinliyor musunuz?
Agent White, Planet Earth here.
Dünya gezegeninden Ajan Beyaz burada.
This is Planet Earth, Agent White.
Dünya Gezegeni'nden, Ajan Beyaz bildiriyor.
And probably every other adult on the planet Earth.
ve Dünya gezegenindeki diğer yetişkinler bunu yapardı.
The whole planet Earth.
Bütün Dünya gezegeni.
" Welcome to planet Earth!
ilk söyleyeceğimiz şey : Dünya'ya hoşgeldin,
They need to modify their hyperdrives to make it to my planet, Earth and I'd prefer she not do that.
Kendi hipersürücülerini modifiye etmeleri gerekiyor ki benim gezegenim Dünya'ya gelebilsinler, bunu yapmamasını tercih ederim.
Now, my extensive education, training and experience in the field of astrophysics has given me a unique perspective that few on Earth, or, well, on any other planet, for that matter, can match.
Kapsamlı eğitimimim ve astrofizik alanındaki ilk elden gelen tecrübem. Dünya'daki veya başka gezegenlerin ancak uyabileceği eşsiz bir bakış açısı sağladı bana.
we come from a planet called Earth, in an altogether different galaxy.
Dünya denen bir gezegenden geliyoruz, başka bir galaksiden.
The cruisers then took the frozen alien bodies to our planet, to Earth, and dumped them into the volcanoes of Hawaii.
Kruvazörler dondurulmuş yaratıkları bizim gezegenimize, dünyaya getirdiler. Onları Hawaii'deki yanardağların içine boşalttılar.
Uh, rest assured, whoever he is... if... if he doesn't get this grant... then he is gonna be doomed... to wander this planet that we call Earth... just... just pondering... His very existence.
uh, kendine güvenen, o bir... eğer... eğer o bu bursu alamazsa... lanetlenecek... dünya diye isimlendirdiğimiz bu gezegen sapıp... sadece... sadece düşünüp... onun varoluşunu.
For three long months... I traveled to the end of the Earth... to discover the White Planet.
Beyaz Gezegen'i keşfetmek için üç uzun ay boyunca Dünya'nın sonuna yolculuk ettim.
- They've called this planet New Earth.
Artık bu gezegene Yeni Dünya diyorlar.
From planet Earth.
Ben dünyalıyım.
It says here that if the history of the planet was represented by the Empire State Building, the time that human beings have been on earth would only be a postage stamp at the very top.
Diyor ki, eğer dünya tarihini Empire State Binası ile temsil edecek olursak insanın dünyada bulunduğu zaman dilimi... ancak en üstte bir posta pulu kadar yer tutarmış.
Sir, back in my universe, Earth is facing a global pandemic, one that your planet has already faced and beaten.
Efendim, benim evrenimde Dünya küresel bir felaketle karşı karşıya. Sizin gezegenin yaşadığı ve alt ettiği felaketle.
Then we're going to die on this planet, 25,000 light years from Earth.
O zaman bu gezegende öleceğiz. Dünya'dan 25.000 ışık yılı uzakta.
A metal Earth with metal men and metal thoughts, lacking the one thing that makes this planet so alive.
Metal adamlar ve metal düşüncelerle dolu metal bir dünya. Bu gezegen, onu böyle canlı yapan tek şeyden yoksun olacak. İnsanlar!
And in 40 years'time, 50, there'll be this woman, this strange woman, walking through the marketplace on some planet a billion miles from Earth.
40-50 yıl sonra, Dünya'dan milyarlarca mil uzaktaki bir gezegende, pazarda yürüyen bir kadın olacak, yabancı bir kadın.
You only came to live there from your original home, a planet called Earth.
Orjinal eviniz olan Dünya'dan sadece oraya yaşamaya geldiniz.
Next day, the dawn was a brilliant, fiery red and I wandered through the weird and lurid landscape of another planet, for the vegetation that gives Mars its red appearance had taken root on earth.
Ertesi gün, şafak alev kırmızısıydı. Amaçsızca başka bir gezegenin garip ve korkunç yüzeyinde dolanıyor gibi dolandım. Mars'a kırmızı görünümünü veren bitkiler Dünya'ya da kök salmaya başlamıştı.
Though of course, we are not a penalty planet like Earth and these unhappy souls were almost always successfully transformed into productive citizens. - You never heard of Lex Luthor?
Tabiki biz Dünya gibi cezalandırıcı bir toplum değiliz ve bu mutsuz ruhlar nerdeyse tamamen başarılı bir şekilde verimli vatandaşlara dönüştürüldüler.
earth 546
earthquake 92
earthlings 24
earthquakes 51
earther 18
earthman 24
earth to earth 45
planet 68
plane 72
planes 56
earthquake 92
earthlings 24
earthquakes 51
earther 18
earthman 24
earth to earth 45
planet 68
plane 72
planes 56