Protegé traducir turco
436 traducción paralela
Maybe my young protegé slipped her into a drawer and forgot to tell me.
Belki yardımcım onu göze kaldırdı ve bana söylemeyi unuttu.
"I'll tell you things about your protégé, things you do not suspect."
"Koruduğunuz kişiden bir şeyler anlatacağım size, aklınıza bile gelmeyecek şeyler."
You're the first protege I ever had. - Protege?
Himayem altındaki ilk insansın.
- He's Mother's protege!
- Annemin himayesindeki kişi!
Having a protege.
Himayem altında birinin olması.
Mm-hmm. Just what does a protege have to do?
Bu kişinin tam olarak ne yapması gerekiyor?
That's fine, but a protege has certain responsibilities also.
Bu iyi ama himaye altındaki kişinin de belirli sorumlulukları var.
He's my protege.
Onu himayeme aldım.
Oh, your protege.
Himayene aldın demek.
- It's Mother's protege.
- Annemin himayesindeki kişi.
After all, I'm your protege.
Ne de olsa sizin himayenizdeki kişiyim.
"The late Hiram Phelps wills half interest in his department store to his protégé, Tommy Rogers."
"Merhum Hiram Phelps mağazasının yarısını varisi Tommy Rogers'a bıraktı."
Your protégé.
Senin himayen altındaydı.
The young protege was no longer young.
Genç yetenek artık genç değildi.
Cousin, this is my protégé, Aline de Gavrillac.
Kuzen, bu himayem altındaki, Aline de Gavrillac.
- There's Scott Andrews, a protégé of mine.
- Scott Andrews diye biri var, benim yardımcım.
Your protege is married from what I hear.
Duyduğuma göre seninki evlenmiş.
He thinks Miura is your protégé.
Miura'yı senin himayende sanıyor.
Your young protégé is a fine dancer.
Hamisi olduğunuz genç iyi dans ediyor.
It's a protégé
Bir koruma var.
- Was he a protégé of yours?
- Sevdiğiniz öğrencilerinizden miydi?
Well, he was a personal protégé of FDR.
Roosevelt'in gözdelerinden biriydi.
Ober was pleased with me and my protégé,
Ober benden ve himaye ettiğim kişiden memnundu.
There's a letter he wrote to a young protégé en route for London.
Himayesindeki bir gence yazdığı mektup var "Londra yollarında".
Ah, my dear cousin, THIS is your celebrated protege.
Demek ünlü koruman bu.
He will be glad to have you as his protege
Seni öğrencisi olarak almaktan menun olacaktır
Don't you want to be Dom Diaz's protégé?
Dom Diaz tarafından korunmak istemez misin?
I had a date with your protégé at three.
Üçte kapatmanla randevum vardı.
Firstly, that girl is my protégé.
İlk olarak, kız benim himayem altında.
As you can see, your protégé enjoys certain perks.
Görüyorsunuz, Sarışın'ın tazminatı ödeniyor.
I should like to introduce my young protege...
Hamiliğini üstlendiğim genci tanıştırayım, Kaspar.
Allow me to introduce my young protege to you.
Size hamiliğini üstlendiğim genç Kaspar'ı tanıtayım.
Excuse me please, my protege.
Affınızı rica edeceğim.
- It's about your protege Ljupce.
- Ljupce'la olan tavrınla ilgili.
And what about the death of my protege?
Ya öğrencimin ölümü ne olacak?
Apart from the 5000 more you're going to be earning per year. You were Peterson's protege and also I believe, one of his best friends.
Sana ek olarak yıllık 5000 daha getirmesi şöyle bir kenara dursun Peterson'ın göz bebeğiydin, ayrıca inanıyorum ki,... onun en iyi arkadaşıydın.
" Victor Madison, Crane's protégé.
"Victor Madison, Crane'nin himayesi."
Mr Tai, people in Chinatown are saying Ronnie Chang was your protégé, and his involvement in the murder of Mrs White implicates you.
Bay Tai lütfen, Çin Mahallesi'ndeki insanlar Komiser White'n eşinin öldürülmesiyle, sizin bağlantınız olduğundan söz ediyorlar.
- He's my protégé.
- Benim öğrencim.
- He's my protégé.
Kendisi öğrencim olur.
Do you know, I heard that the chef here was a protégé of...
Duyduğuma göre buranın şefi... - Bir yanık kokusu alıyor musunuz?
I heard that he was a protégé of...
Duyduğuma göre buranın şefi...
It's true I was Max Brown's protégé... and was elected to his seat when he died in'65.
1965'te Max Brown öldüğünde yerine geçmeden önce onun yerine geçecek olan kişi bendim.
I'm the one that's Kim's protége, because I go with Kim to the balls, help him out, help him iron.
Kim'in çırağıyım. Kim'le balolara gidiyorum, ona yardım ediyorum, ütü yapıyorum.
He wants the party leadership for a protégé.
Parti liderliğini, kendi yetiştirdiği biri için istiyor.
- It's "protege."
- Çocuk.
Yes, her protege.
Demek öyle.
I've been thinking about a protégé.
Ben de birini himayem altına almayı düşünüyordum.
Hey, you like the word "protege"?
Hey, imtiyazli kelimesini sever misiniz?
- Your protege's got a brother.
- Seninkinin bir kardesi var.
At the beginning of his career when he was my little protégé.
Kariyerinin başlarındayken beğenirdim. O zaman benim korumam altındaydı.
protection 165
protect 93
proteus 71
protein 47
protective 27
protector 38
protected 88
protest 18
protestant 20
protect yourself 29
protect 93
proteus 71
protein 47
protective 27
protector 38
protected 88
protest 18
protestant 20
protect yourself 29