Rain man traducir turco
312 traducción paralela
When I was a kid and I got scared, the Rain Man would come and sing to me.
Çocukken korktuğumda, Yağmur Adam gelip bana şarkı söylerdi.
Yeah, funny Rain Man.
Evet, "Komik Yağmur Adam".
You said funny teeth, funny Rain Man.
Sen öyle derdin : "Komik dişler, komik Yağmur Adam!"
I said,'Rain man'?
Ben "Yağmur Adam" mı derdim?
Yeah, funny Rain Man.
Evet. "Komik Yağmur Adam!"
Was I trying to say'Raymond'and it came out'rain man'?
"Raymond" demeye çalışırken "Rain man" mi diyordum?
Yeah. Funny Rain Man.
Evet. "Komik Yağmur Adam."
You're the rain man?
"Yağmur Adam" sen misin?
'Bye-bye, Rain Man.
" Güle Güle Yağmur Adam.
- Rain Man?
- Yağmur Adam hazır mı?
I have this problem, a Rain Man thing.
Benim bir problemim var, Yağmur Adam gibi.
Is he supposed to have some kind of neurological impairment... like Rain Man or Awakenings?
Bu, Yağmur Adam ve Awakenings'teki adamlar gibi nörolojik sorunları olan bir karakter mi acaba?
Rain Man, go floss yourself.
Yağmur Adam, git dişlerini temizle.
They're gonna give Daddy the Rain Man suite.
Ciddiyim. Babaya, Yağmur Adam suitini verecekler.
Rain Man and Terminator 2.
Yağmur Adam ve Terminatör 2.
Which leads me to my would-be son-in-law Melvin, who's very charming in a "Rain Man" kind of way, but obviously not good enough for some parties.
Ve sonuç olarak müstakbel damadım Melvin'e geliyoruz,... - belki "Yağmur Adam" gibi biri ama yine de iyi bir insan,... - her nedense kimileri böyle düşünmemekte ısrarlı.
Rain Man got skills.
Yağmur Adam becerikli.
You've launched into a pretty convincing Rain Man impression.
Gayet inandırıcı bir Rain Man etkisindeydin.
Because, Rain Man, dim sum are not French fries.
Çünkü, Dim Sum patates kızartması değil, Yağmur Adam.
If it isn't the little rain, rain, rain man himself.
Bu, küçük yağmur adamın kendisi değilse ne olayım.
Hey, shut up, Rain Man.
Ciddiyim.
In the rain, cold and hungry, but behind each window, there is one man and a rifle.
Yağmur yağıyordu, hava soğuktu, insanlar açtı ama her pencerenin arkasında elinde tüfeğiyle bekleyen bir adam vardı.
I do not know what this man wants in this rain.
Bu yağmurda bu adam ne istiyor bilmiyorum.
It'll rain bombs any second!
Bombardıman her an başlayabilir!
Arthur. I want you to light out of that window right there and shinny down the rain pipe. and get on my horse and get the hell and gone away from us and your old man as far as you can get.
Arthur, şu pencereden hemen sıvışmanı ve yağmur borusundan inmeni, ve atıma atlamanı ve bizden ve yaşlı babandan mümkün olduğunca uzağa gitmeni istiyorum.
Do you get much rain here, man?
Çok yağmur yağar mı?
I went for a walk there once in the rain and I saw this little old man drawing on the pavement with chalk.
Bir keresinde yağmurda yürüyüşe çıkmıştım kısa boylu yaşlı bir adamla karşılaştım....... kaldırıma tebeşirle bir şeyler çiziyordu.
( man ) lf you can imagine the heaviest rain you'd ever get in this country going on for six to eight weeks without a break, this was monsoon period.
Bir ülkede altı ila sekiz hafta arası ara vermeden süren hayal edebileceğiniz en şiddetli yağmuru düşünün, işte bu muson periyoduydu.
Rain, man, rain.
Yağ, dostum, yağ.
A real gentleman, a clever and handsome man, wandering heaven knows where all night like a bandit, not sleeping at home, getting soaked in the rain.
Gerçek bir beyefendi, zeki ve yakışıklı bir adam bütün gece boyunca bir haydut gibi, hiç uyumadan ve yağmurda ıslanarak amaçsızca dolaşır mı?
[Man on radio]... with a 20 % chance of rain, clearing in the afternoon.
[Radyodaki adam]... % 20 yağmur şansı ile, açık bir öğleden sonra.
And a wise man has enough sense to get in out of the rain.
Ve akıllı bir adamın onu yağmurdan çıkaracak kadar zekası vardır.
Pulling a knife on an old man, half blind then wanna chase him back out in the rain.
Yarı kör bir ihtiyara bıçak çekip yağmurda dışarı atıyorsun.
'Rain man'?
"Yağmur Adam" mı?
Bye-bye, Rain Man.'
Güle Güle Yağmur Adam. "
Imagine hanging like a Man Called Horse for four hours in the rain.
At Adam'ın 4 saat yağmurda asılı kaldığını düşününce.
Are you getting anything about a man on a horse, in the rain?
Yağmurda at üzerinde bir adam sen de alıyor musun?
We added a rain effect to Riders, man.
'Riders'a yağmur efekti ekledik, adamım.
The rain nails me every time, man.
Yağmur beni her seferinde olduğum yere mıhlar.
You see, old man, walking in the rain at night isn't too serious by itself.
Görüyorsun ya, yaşlı adam, Geceleyin yağmurda yürümek çok ciddi bir olay gibi gözükmeyebilr.
( Man on TV )'So we'll probably be seeing a lot more rain,'at least until July, or possibly until August.'
Çok teşekkürler. Çok teşekkürler.
Man, when people see my face in this commercial the offers are gonna rain down like halves and pogs.
İnsanlar yüzümü bu reklam gördüğünde teklifler yağmur olup yağacak.
A man in a shirt in the rain melts their hearts.
Yağmur altında gömlekli bir adam kalplerini yumuşatır.
( Man on TV ) So we'll probably be seeing a lot more rain, at least until July, or possibly until August.
"Yani büyük bir ihtimalle yağmur en azından temmuza... " belki de ağustosa kadar sürecek. "
Oh, man! This rain sucks!
Bu yağmur berbat.
A man with an umbrella is a man praying for rain.
Şemsiyeli bir adam... yağmur duasına çıkmış bir adamdır.
You gotta try this, man! \ La cucaracha, la cucaracha Da-da-da-da-da-da-da \... all the way back there and it starts to rain, we might as well be suckin'bug spray.
Bunu denemelisin oğlum! ... oraya geri dönerken yağmurlar başlayacak, böcek ilacıyla da öldürülebiliriz.
Like Rain Man.
Yağmur Adam gibi.
- This rain fucking blows, man. - l know.
Yağmur resmen boşalıyor.
You should go. Walk in the rain with your man.
Senin gitmen lazım Erkeğinle yağmurda yürüyüş yap.
Well, sir, if this man Mootz could, in fact, somehow produce rain then what's the crime?
Peki bayım, eğer bu adam, Mootz, aslında bir şekilde yağmur üretiyorsa bunun neresi suç?