Read a book traducir turco
1,304 traducción paralela
Think about it. Who'd sit on a bus... to read a book saying you're part of a microcosm?
Kim kahrolası bir otobüse oturup kitap okumak ister bu sana küçük bir evrenin parçası olduğunu söylüyormu?
Nobody wants to read a book and look up a word...
Hiç kimse kitap okumak istemez.
You don't read a book.
Kitap okumazsın, TV seyreder uyursun.
And the part I really don't understand, if you're looking for self-help, why would you read a book written by somebody else?
Ve gerçekten anlayamadığım kısım da, eğer "kişisel" gelişime ihtiyacınız varsa, neden başka birisinin yazdığı kitabı okuyorsunuz ki?
I have just read a book...
Bir kitap okudum...
- l read a book, Takedown.
- Bir kitap okudum, Takedown.
Read a book sometime.
Bazen kitap okusan iyi olur.
You could always read a book.
Her zaman kitap okuyabilirsin.
Not yet, kids, just go up and watch- - just read a book.
Yukarı çıkıp TV kitap oku.
I read a book saying women are from Venus, so here's what you get her.
Okuduğum bir kitapta kadınların Venus'ten geldiği yazıyordu, işte sana gerekenler.
i read a book a week, so a question like that won't catch me out.
Her hafta bir kitap okurum, o tür sorular bana zorluk çıkarmaz.
This lot sound like thay haven't read a book between themi
Sanki bunların arasında bir kitap okumamışlar gibi...
- Hoyt, go read a book.
- Hoyt, git bir kitap oku.
If one was asked to read a book called "Devil Wood," one would be correct in assuming that the book was scary or exciting or had something "devilly" in it, wouldn't one?
Eğer biri sana "Şeytan Koruluğu" isimli bir kitap okumanı söylese kitabın korkutucu olacağı heyecanlı olacağını veya içinde şeytanın geçeceğini düşünmez misin?
Go read a book.
Bir kitap al ve oku.
I don't know. Read a book. Watch some TV.
Bilmiyorum.Kitap oku, biraz televizyon izle.
You'll never read a book that hasn't already been written, or see a film that hasn't already been shot.
Birdaha asla yeni yazilmis bir kitap okuyamayacaksin, yada yeni çekilmis bir film seyredemeyeceksin.
Who'd wanna read a book made by mice?
Kim fareler tarafından... yapılmış bir kitabı okumak ister ki?
Read a book.
Kitap oku.
I don't care if he can't read a book.
Okuyamıyorsa bu umurumda değil.
Or if he saw them sitting in the kitchen, he'd say, "Read a book."
Mutfakta aylak birini görürse "Bir kitap oku!" derdi.
Do you think I could read a book? - Of course.
- Kitap okumama müsaade eder misiniz?
I read a book on Yoga that said all of us have a gland in that same position and we can develop it it can function like an all-seeing third eye
Aynı yerde hepimizin bir salgı bezi olduğunu söylüyordu ve onu geliştirebiliyormuşuz ve her şeyi görebilen üçüncü göz gibi görev yapabiliyormuş.
The desert. I actually read a book.
Aslında bir kitap okudum.
You were the only hot girl who looked like she'd read a book in her life.
Orada hayatında bir kitabın kapağını açmış gibi duran tek seksi kız sendin.
- You finally read a book and it's bullshit.
- Nihayet bir kitap okuyorsun... -... o da saçma sapan bir şey.
Tell me, have any of you read a book by an English novelist named TH White called "The Once and Future King"?
Söyleyin, aranızda T.H. White adında bir İngiliz yazarın "Eski ve Gelecekteki Kral" kitabını okuyan var mı?
I read a book that was written in the 11 th century.
- 11.yy'da yazılmış bir kitap okudum.
I read a book once on redemption.
- Bir keresinde bir kitap okumuştum...
That's really a hard book to read.
Okuması gerçekten zor bir kitap.
I just got a book out and I read it and I didn't realise... - that it was... about monsters.
Bir kitap alıp okudum ve canavarlarla ilgili olduğunu bilmiyordum.
Could you sit by a fire, talking about life... ... a movie, perhaps a book you read?
Ateşin başında oturup, hayat, bir film ya da kitap hakkında onunla konuşabilir misin?
If the book is to be read, it's delivered to a secure room upstairs, and if Veronica was going to work on it, it stayed down here.
Kitap okunacaksa yukarıdaki güvenli odaya götürülür, Veronica üstünde çalışacaksa burada kalırdı.
It is, actually. You see, every year, we pick a book to read and discuss.
Her yıl bir kitap seçip onu tartışırız.
"Have you read a good book lately?" Why don't you ask him that, instead of embarrassing everybody?
"Yakınlarda iyi bir kitap okudun mu?" Niye ona bunu sormuyorsunuz? Herkesi utandırmak yerine...
Then you go see your dad and I'll stay in some, like, creepy motel and read a Stephen King book.
Sen gidip babanı gör ve ben de korkunç bir motelde kalıp bir Stephen King kitabı okurum.
He should break the dean's legs'cause you're too lazy to read a fuckin'book.
Sen okumuyorsun diye dekanın bacaklarını mı kırsın?
You never read that book. No, but without it, I would have had a table that went like this- -
Hayır ama o olmadan masam böyle böyle sallanıyor.
Do me a favor, if there's people having sex in that book, could you read out loud?
Bir iyilik yap, kitapta seks yapan insanlar varsa orayı sesli oku.
- I read it in a book.
Yılanlar mı? Bir kitapta okumuştum.
I read it in Rosenzweig book, it was a big part of this theory.
Ben bunu Rosenzweig'in kitabında okumuştum. Teorisinin temeli buydu.
But I will read you a little book, OK, while you are--ohh!
Ama sana kitap okurum sen de bu arada...
If it is instantly clear that a person, place or profession is not for you, is it better to ignore your better judgment and read between the lines or should you judge a book by its cover?
Bir insanın, bir yerin hatta bir mesleğin sizin için uygun olmadığını hemen anlarsanız, kararınızı bir kenara atıp, satır aralarını okumak mı iyidir? Yoksa bir kitabı kapağına bakarak değerlendirmek mi?
I haven't actually read your book... but you can't tell me that survival isn't easier for people... who are born with a private chef and health insurance.
Aslında kitabınızı okumadım... ama özel aşçısı olan ve sağlık sigortası ile doğan birinin... hayatta kalmasının daha kolay olmadığını söyleyemezsiniz.
- Read him a book.
- Kitap oku.
And I can read you a book.
ve sana bir kitap okuyabilirim.
Now, you're not going to read about this dimension in a book, or in a magazine or in a newspaper because it doesn't exist anywhere except in my own mind.
Şimdi bu boyut hakkında bir kitapta yada magazinde bir şey okuyamazsınız ya da gazete de çünkü hiçbir yerde var değildir sadece benim zihnim dışında.
Oh, l-l'm just going to read you a passage out of your own book.
Oh, ben yalnızca senin kendi kitabından... bir şeyler okuyacağım.
No, Dan, I read you part of your book to illustrate a point to you.
Yo, Dan, sana bir şey anlatmak için kitabından sayfalar okudum.
I seen her pick up a "Curious George" book, sit down and read like a grownup.
Bir Meraklı George kitabı alıp yetişkinler gibi okumaya başladığını gördüm.
" Mr. McNamara, you must never have read a history book.
" Bay McNamara, hiç tarih kitabı okumamış olmalısınız.
read all about it 90
a book 154
book 298
books 390
booked 21
booker 33
book it 20
bookworm 21
book an o 25
book club 43
a book 154
book 298
books 390
booked 21
booker 33
book it 20
bookworm 21
book an o 25
book club 43
book him 39
read my lips 41
read this 160
read the book 21
read it again 31
read it out loud 26
read it 500
read it to me 42
read the sign 22
read it and weep 36
read my lips 41
read this 160
read the book 21
read it again 31
read it out loud 26
read it 500
read it to me 42
read the sign 22
read it and weep 36