Real funny traducir turco
355 traducción paralela
- You think you're real funny, eh? - That's right.
- Gerçekten komik olduğunu mu sanıyorsun?
That's real funny.
Aman ne komik.
You think that's real funny, don't you?
Bunun gerçekten komik olduğunu düşünüyorsun, değil mi?
- Yes, that's real funny, isn't it?
- Çok komik değil mi?
Sheriff, real funny.
Şerif, bu çok eğlenceli.
He's the first real funny thing I've seen around here in ages.
O şu ana kadar gördüğüm, gerçekten komik olan tek şey.
You know, you sure do have a funny way of gettin'your kicks... real funny.
Kendini eğlendirmek için kesinlikle tuhaf yöntemlerin var biliyor musun. Gerçekten tuhaf!
- You want to see something real funny?
- Çok komik bir şey görmek ister misin?
You want to hear something real funny?
Dediklerimi gerçekten komik mi buluyorsun?
Yes, yes, real funny.
Evet, evet, gerçekten komik.
That's real funny.
Gerçekten çok komik.
- That's real funny!
- Bu gerçekten çok komik.
Real funny.
Gerçekten hoş.
Real funny, Gator!
Çok komik, Gator!
- Real funny-looking.
- Gerçekten komik.
I just thought of something real funny :
Komik bir şey var sandım :
I suppose you think that was real funny, pulling tricks on your teacher.
Sence bu komik mi yani, hocana muzırlık yapmak?
That's real funny, Andy.
Gerçekten çok komik Andy.
Something real funny about that?
Komik bir durum mu var?
- Real funny, man.
- Çok komik adamım.
Oh, that's real funny.
Çok komik. Ha.
Real funny!
Aman ne komik!
And he looked at me... real funny, sort of sad like... and he said, "So this is all it takes to make you happy."
Ve yüzüme garip bir bakış attı. Bir çeşit hüzünlü bir bakış. Ve "Yani bütün bunlar seni mutlu etmek için mi?" dedi.
Real funny, guys.
Çok komik.
You people are real funny.
Gerçekten çok komiksiniz.
That's real funny, George.
Çok komiksin, George!
You're real funny, Two-Bit.
Çok komiksin Two-Bit.
Real funny.
Gerçekten çok komik.
You're real funny.
Ben mi? Beni güldürüyorsunuz.
You know, you got a real funny way of saying thanks when someone saves your ass.
Biliyor musun, biri kıçını kurtardığında teşekkür etme şeklin oldukça ilginç.
They thought it was real funny.
Durumu çok komik buluyorlardı.
Real funny, you guys!
Aman ne komik!
They're real funny, and what if the worst is true?
Gerçekten çok komikler. Ayrıca ya en kötüsü doğruysa, ne olacak?
That's real funny, sir.
Gerçekten çok komik efendim.
Real funny, guys.
Çok komiksiniz çocuklar.
- You think that's real funny, don't you?
- Bunun komik olduğunu sanıyorsun değil mi?
Real funny joke.
Çok güzel bir şaka.
Real funny.
Gerçekten komik.
Th-th-that--you're a real big, funny man.
- Öyle sanıyordum.
You and I were marching along real slow, funny-like, in organdie dresses.
Sen ve ben, nedime kıyafeti içinde yavaşca yürüyorduk.
Ma'am, did you see a real tall soldier with a funny hat waiting right here?
Bayan, tüylü şapkalı uzun bir asker gördünüz mü, şurada bekliyordu?
" Tender and cruel... real and surreal... terrifying and funny... nocturnal and diurnal... usual and unusual... handsome as anything.
" Şevkatli ve acımasız, Gerçek ve hayali, Korkunç ve komik,
It's funny how the colors of the real world only seem really real when you viddy them on a screen.
Gerçek dünyanın renklerinin sadece ekranda izlerken gerçekten gerçek gibi görünmesi tuhaf.
Well, real players wouldn't think it was funny.
Tabii, gerçek oyuncular pek hoşlanmazlardı.
It's funny. My brother used to be a real loser.
Tuhaftır, kardeşim eskiden tam bir ezikti.
Real funny.
Gerçekten garip.
Listen, This is what we'll do, lt's kind of funny, A real circus, Just don't move, okay?
Az önce yaptıklarınızı çok hoş buldum. Önceki hayatınızda bira mı yoksa sert bir içki miydiniz? Çok özür dilerim bayan, bu hayattan daha öncesi yok.
Funny, right now I feel real wise, like a preacher or... a politician or something.
KOmik. Şu an gerçek bir bilge gibi, bir politikacı gibi hissediyorum.
The funny thing is is that he is a real doctor.
Tuhaf olan şeyse gerçekte doktor olması.
I'm starting to feel real sympathetic towards them chickens. Funny.
Şu an o tavuklara sempati duymaya başladım.
There ain't nothin'in the world like a big-eyed girl... to make me act so funny, make me spend my money. Makes me feel real loose, like a long-necked goose.
Dünyada senin kadar büyük gözlü başka kız yok bana çok komik davranan, paramı da harcatan uzun boyunlu kaz gibi beni oynak hissettiren.
funny 1968
funny girl 23
funny enough 21
funny you should ask 57
funny thing 100
funny man 41
funny stuff 18
funny guy 62
funny story 114
funny you should mention that 21
funny girl 23
funny enough 21
funny you should ask 57
funny thing 100
funny man 41
funny stuff 18
funny guy 62
funny story 114
funny you should mention that 21
funny you should say that 39
funny that 19
funny thing is 77
real talk 21
real quick 147
real estate 79
real life 37
real good 188
real love 30
real mature 41
funny that 19
funny thing is 77
real talk 21
real quick 147
real estate 79
real life 37
real good 188
real love 30
real mature 41
real ones 24
real soon 40
real bad 64
real slow 38
real nice 101
real cool 19
real smooth 23
real name 32
real hard 21
real money 17
real soon 40
real bad 64
real slow 38
real nice 101
real cool 19
real smooth 23
real name 32
real hard 21
real money 17
real friends 20
real cute 28
real world 18
real people 26
real pretty 16
real fast 32
real power 17
real or not 17
real smart 22
real easy 16
real cute 28
real world 18
real people 26
real pretty 16
real fast 32
real power 17
real or not 17
real smart 22
real easy 16