See me traducir turco
57,324 traducción paralela
Did you need to see me?
Benimle mi görüşmek istemiştin?
Can you come see me? Yeah.
- Merhaba seninle biraz görüşebilir miyiz?
Perhaps my self-worth is made up of how other people see me.
Muhtemelen, kendi değerimi başkalarının beni nasıl gördüğüyle biçmem.
You see me.
Görüyorsun yani beni.
You think you see me.
Beni gördüğünü sanıyorsun.
I spent the day waiting to see a man who will not see me.
Beni görmeyecek bir adamı bekleyerek geçirdim bütün günü.
I'm just sad that the only time you come to see me in 12 years, it was a cover for your work.
Sadece 12 yıl sonra.. ... beni görmeye gelişinin işin için kılıf olmasına üzülüyorum.
... cannot prevail. You asked to see me, ma'am?
Beni mi görmek istemiştiniz efendim?
Do you see me resigning?
İstifa edeceğimi de düşünüyor musun?
And I'm only gonna be here for the next 24 hours, so if you want to see your children, you need to come and see me in person.
Ve 24 saat daha buradayım, eğer çocuklarını görmek istiyorsan, buraya gelip beni görmen lazım.
I'll say that you've come to see me off because we're in a toxic codependent relationship and we've both come to realize that we're better off apart than together.
Ben de gelip beni görmek istediğini söylerim. Çünkü aşırı bağlı bir ilişkimiz olduğunu ve beraber olmaktansa ayrı olmayı tercih ediyoruz.
When you and I last saw each other... you had every reason to see me killed.
Son görüşmemizde beni öldürtmek için bir araba dolusu gerekçen vardı.
Grimes won't see me.
- Grimes beni fark etmeyecek.
You wanted to see me?
Beni mi görmek istedin?
Let me see her.
Onu göreyim.
Yeah, there's lots I wouldn't do to see my daughter, but killing you gets me to her quicker than your derivative bullshit.
Eh evet, benim kızımı tekrar görmek için yapmayacağım çok şey var, fakat seni öldürmek beni ona özenti saçmalıklarından daha çabuk ulaştırıyor.
See that's not the way I see it. That's you paying me back for...
Ben bunu yardım olarak değil, şeylerin geri ödemesi olarak...
You see now that always make me feel queer reading in the car.
Arabada kitap okumak bana hep bir değişik geliyor.
So, when we reach Philadelphia, once you are under the protection of your family... I was hoping you might see fit to release me from my service, that I might return to London... to my children.
Philadelphia'ya vardığımız zaman ailenizin korumasına girdiğiniz zaman görevime son vermenizi umuyorum.
That'd be fun for me to see.
Çok eğlenceli olurdu izlemesi.
You may not see it, but trust me, I do.
Fark etmemiş olabilirsiniz ama bana güvenin, öyleler.
You see anyone or anything that seems remotely dangerous, call me personally.
Tehlikeli bir şey gördüğünüzde, hemen beni arayın.
- Well, let me see.
- Dur da bir bakayım.
Put me in charge of them, see how badly I treat them all.
Beni onlardan sorumlu yapın, hepsine ne kadar kötü davrandığımı görün.
Let's see what you can do to me.
Bakalım bana neler yapabilirsiniz.
Now, you may not see much of me for a couple of days, brutal nation states and all, but Yuri and Meemo will be here to make sure everything runs smoothly.
Birkaç gün beni göremeyebilirsiniz. Acımasız ulus devletleri ve başka meseleler... Ama Yuri ve Meemo her şeyin yolunda gittiğinden emin olmak için burada olacak.
So, after I see you in the commode, I go see this fellow that works there, and something strikes me odd.
Seninle görüştükten sonra bana çok tuhaf gelen şu adamı görmeye gittim.
He beat me, and I would like not to see his world.
Beni döverdi bu yüzden onun dünyasını görmek istemem.
I'd never want to see another one of me. Running around anyway, so...
Ben de etrafta benim gibi birinin olmasını hiç istemem zaten.
If another belter ship don't see the blast. And come for me, I still be on the float.
Başka bir Kuşaklı gemisi patlamayı görmez ve benim için gelirse hâlâ süzülüyor olurum.
No, I showed one guy, the guy who is helping us, who got me in here to see you.
Hayır, bize yardım eden birine gösterdim sadece. Seni görmemi sağlayan kişi.
- No. Trust me... She wants to see you.
Güvenin bana, sizi görmek istiyor.
They still won't let me see her.
Hâlâ onu görmeme izin vermiyorlar.
And for me to see your hairless head!
- Senin dazlak kafanı görmek de güzel!
If we are to save Guthred and live to see him crowned King, then the slaver and whoever sits with him must fear me.
Guthred'i kurtarıp da Kral olarak tahta çıktığını görecek kadar yaşarsak işte o zaman köle tüccarı ve yanında toplananlar beni korkutmalı.
I'm, uh, calling on behalf of a third party and they- - well, they've asked me to ask you would you like to see your children again?
Bir başkasının elçisi olarak arıyorum. Onlar bana çocuğunuzu bir daha görmek isteyip istemediğinizi sormamı istediler.
Let me see if I can get that address for you.
Sizin için bu adresi alabilir miyim bir bakayım.
What happened is that I went to see Evie and she told me that you fucking called her.
Evie'yi görmeye gittim. ve bana onu aradığını söyledi.
You're not gonna let me see this suicide machine for myself?
Şu intihar makinasını kendim göreyim istemiyor musun?
My father came Down Under a while back and told me it was an amazing place, so I just wanted to see for myself.
Babam buraya bir süre önce geldi ve harika bir yer olduğunu söyledi ben de kendim gelip görmek istedim.
No one is going to test me to see if I'm serious about that.
Kimse sabrımı sınamaya kalkmayacaktır.
But the reason I asked you to meet me here, in this very public place with many witnesses, is because I don't think we should see each other- -
Ama benimle burada, bu halka açık yerde, birçok tanığın önünde buluşmanı istememin sebebi, artık görüşmeyi kesmemiz gerektiğini düşünüyor olmam...
He say he'll tell the principal that he believes me, then we see what happens from there.
Müdüre bana inandığını söyleyecekmiş. Sonra olanları görürüz artık.
Uh, the IP address is scrambled, but let me see if I can...
IP adresi şifrelenmiş. Bakalım neler yapabiliriz.
Tell me what you want. I'll see what I can do.
Ne istediğini söyle, yapabilir miyim bir bakalım.
What would your mother say if she were to see you treat me like this?
Annen seni beni böyle tehdit ettiğini görse neler söylerdi acaba?
Let me see. Yeah.
Dur bir bakayım.
You can see him, but I want you to hear me out first.
Onu görebilirsin, ama iyi olduğunu benden duymanı istedim.
Let me see, let me see.
Bakayım, bakayım.
See, you not finna leave me here to explain all that to her.
Bak, beni ona tüm olanları açıklamak için kullanamazsın.
Can you see if you can get me in front of Frank tonight?
Frank ile beni bu gece bir araya getirme şansın var mı?