English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / inglés → turco / [ S ] / She's so young

She's so young traducir turco

183 traducción paralela
She's so young and beautiful.
O kadar genç ve güzel ki.
She can't keep that up forever, she's not so young.
O hızda devam edemez. O kadar genç değil.
I mean, Erica's so young, she's at an awkward age.
Yani, Erica çok genç, tehlikeli bir yaşta
- It's good she's so young.
- Ufak olması iyi.
And she's so young!
Üstelik de bu genç yaşında!
I don't say it on my account. I'm thinking of Lucia. She's so young.
Benim için değil ama Lucia o çok genç.
Well, to the fact that she's so young, so feminine and so helpless.
.. çok genç, çok kadınsı ve çok çaresiz oluşu gerçeğine..
Sooner or later must be so, because, she is young, and you are handsome.
Sen bu kadar yakışıklı, o bu kadar gençken, nasılsa olacak er geç.
So I think this young man had just better know that Dorothy thinks she's in love with him.
Sanırım bu genç adamın şunu bilmesinde yarar var : Dorothy ona aşık olduğunu düşünüyor.
She can't gather eggs without busting''em... but she's got mother hands with a young'un, so what are you to say?
Kırmadan yumurta taşımayı beceremez ama küçüklere çok iyi annelik yapar. Buna ne diyeceksiniz?
It says when a young lady has had so much to drink, that she doesn't know what she's doing, you put her to bed and go back to the ship.
Kitap der ki, eğer genç bir bayan içkiyi fazla kaçırmışsa onu yatağına götürürsün sonra da gemine geri dönersin.
She's so young, it can't.
O çok genç, olamaz. Olacak.
Back in our village... there's a young woman, poor thing, she's so sad that she doesn't have parents.
Bizim köye dön... orada genç bir kadın var, zavallı, çok üzücü kimsesi yok.
She's not so young, is she... I don't think I like her.
Genç değilmiş.
Your old lady isn't so young, but I guess she's got her good points.
Senin yaşlı hanım geç sayılmaz ama iyi olduğu noktalar da yok değil.
My girl keeps talking about some beauty queen and I think, she is young, you know, inexperienced, somebody might get the better of her, so I came to ask... to see... well, just to find out what it's all about.
Kızım yarışmadan bahsetti ama,... o çok genç, yani deneyimsiz, birisi ona göz kulak olsa iyi olur, ben de burada ne yaptığınızı görmek ve olan biteni anlamak için geldim.
Well, she's so young and she's had a lot of unfortunate experiences.
Çok genç ve başından pek çok tatsız olay geçmiş.
Well, he said that she's young enough, so that she'll forget about it in time.
Çok genç olduğunu, zaman içinde, bunları tamamen unutacağını söyledi.
AND SHE'S VERY YOUNG, SO WHAT SHE FEELS IS...
Şu ezik yüzlü, küçük, komik kızla.
She's so young!
Erkek değil. O benim karım!
Seeing as how she was left a widow so young
O kadar genç, kendini sana adamış.
She's so young
O çok gençmiş.
She's so young.
Çok genç.
But she could not take the lion's path while Durc was still so young.
Ama Durc hala bu kadar küçükken o aslanın yolundan gidemezdi.
But... she's so young.
Ama çok genç.
She's so young and pretty.
O çok genç ve güzel.
She's not so young.
4 yıl sonra 27 yaşında olacak.
This young farm girl... got tired of all that attention going to her little brothers... so she fixed them.
Dikkatlerin ağabeylerine gitmesinden bıkmış bir çiftlik kızı.
And if so, I can think of no crueller irony than that you destroy this young woman, whose only crime is that she's too human.
Eğer öyleyse, tek suçu fazla insan olmak olan bu genç kadını yok etmenden daha zalimce bir ironi düşünemiyorum.
- She's young. - Well, so what?
Sen de öylesin.
She was real young so my mom's very protective over me.
Çok gençti... Belki de annem bu yüzden beni bu kadar koruyor.
So she dressed the young princess in rags and made her do all the dirty work at home.
İşte bu yüzden genç prensesi bütün pis işlerinde kullanıp, hep paçavra elbiselerle dolaştırırmış.
He asked if it would be imprudent of him to settle so early... whether she was too young or whether he was beneath her.
Bu kadar erken evlenmenin uygun olup olmayacağını sordu. Ayrıca Harriet'in ona göre çok genç ve üst sınıftan olup olmadığını da.
SHE'S NOT SO YOUNG ANYMORE.
O artık genç sayılmaz.
She's no longer young and attractive, so you want my approval to put her to sleep?
Artık genç ve çekici değil, Pekala onu uyutmak için izin mi istiyorsun?
She expected more calm, after meeting with this young cadet so cultivated.
Jane, kültürlü genç asker öğrencinin davranışına çok şaşırmıştı.
Sorry, but... so young a child ought to know which way she's going.
Üzgünüm, ama. Bu kadar genç bir çocuk, o gidiyor hangi yolu bilmek gerek.
That one is so nasty. She's young.
O kötü biri, o genç.
- Yes, she's so young, he's so...
- Evet, Cecile çok genç, oysa...
- She's so young.
- Çok üzücü, öyle genç ki.
Alzbetka is so young, she's got her whole life ahead of her.
Alzbetka daha genç, önünde uzun bir hayat var.
I mean, like in the case of this young woman, she has lost her clothes, so she rides naked on the horse, she's crying out,
Mesela şu genç kadın elbiselerini kaybetmiş. Sonra da çıplak olarak ata binmiş. Ağlıyor.
When you're fuckin'her, though, because she's so young, is it - -
Onu düzerken, öyle genç ki, acaba - -
She's so young, and Father is so old.
Kız o kadar genç, babamsa o kadar yaşlı ki.
Specially that of a young girl... and not... when she's so beautiful.
özellikle böyle genç ve... güzel bir kızın.
But she's so young.
Ama çok genç.
And she's still so young.
Ve o daha hala çok genç.
She's so young.
Bu kadar genç olacağını düşünmemiştim.
Now, I can look at this woman and see that she's fairly young, so odds are her husband was fairly young when he died, so I can say something like,
Şimdi bu kadına bakıyorum ve oldukça genç olduğunu görüyorum bu yüzden kocası öldüğünde çok genç olduğu ihtimalini düşünüyorum. Böylece, şöyle bir şey söyleyebilirim.
But she's so young to be married.
Ama evlenmek için çok genç.
Eun-Young's fine. I took care of her, so she's safe.
Eun-Young iyi, onunla ben ilgilendim.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]