Young man traducir turco
9,885 traducción paralela
What an interesting young man here.
Hmm, burada çok ilginç bir genç var.
I guess it's safe to say that things were expedited a bit more than usual for this young man.
Bu delikanlı için işlerin normalden biraz daha hızlandırıldığını söylemek yerinde olur sanırım.
You know, when I look at this young man, I can't help but see... See my best friend... Dr. Bobby McDlellan.
Bu genç adama bakınca kendimi en yakın arkadaşımı hatırlamaktan alıkoyamıyorum.
And now he's giving his legacy to me to share... with this young man.
Ve şimdi de bu genç adamla paylaşmam için bana mirasını veriyor.
"One day, into the room came a young man, " in newly-pressed, albeit inexpensive clothes. "
Bir gün odaya ucuz olsalar da yenice ütülenen giysileri içinde genç bir adam geldi.
He's a young man, though. Not expensive clothes.
Genç bir adam olmasına rağmen giysileri pahalı değil.
One for you, young man.
Bir tane de sana genç adam.
~ No more scary movies for you, young man.
- Artık korku filmi izlemek yok genç adam.
You want to know something, young man?
Bir şeyi öğrenmek ister misin genç adam?
This young man determined to serve in our military was turned away as undocumented.
Bu genç adam ordumuzda hizmet vermeyi amaçlamıştı. Nüfussuz olduğundan reddedildi.
Yes, young man whose name i will never care to know,
Çünkü çocuklar kendilerini rap kralı sanıyor yada film yıldızı
A young man in his twenties wrote,
" 20 sinde genç bir adam şunları yazmış.
- No, no, no, guys, seriously, - young man, yes, you are.
- Hayır, cidden.
Please stay in the car, young man.
Lütfen arabada kal genç adam.
There was a young man in my living block, I could tell he was a hider, just like me, but no one dared mention it back then.
Benim sokakta yaşayan bir adam vardı benim gibi o da bir saklayandı bir şekilde biliyordum ama kimse bahsetmeye cesaret edemiyordu.
That young man has balls of steel.
Genç adamın mangal gibi yüreği var.
Well, young man.
Evet, genç adam.
- Underneath, in the deep web, we have an area where this young man, according to the government, has made a decision that he's going to run an illegal drug empire and we need to stop you, swift and certain prosecution, and ultimate certain punishment.
- Altında, derin web, Biz bir alan var nerede bu genç adam, hükümete göre, bir karar olduğunu O çalıştırmak için gidiyor yasadışı uyuşturucu imparatorluğu ve sizi durdurmak gerekir, hızlı ve kesin kovuşturma, ve nihai belli ceza.
I'm looking at a young man. Who doesn't speak to his sister.
Kız kardeşiyle konuşmayan genç bir adama bakıyorum.
I mean, especially for a young man with your skill set.
Özellikle senin yeteneklerindeki genç bir adam için.
dashing young man. "
Zaten mükemmelim. ~
Uh, who is this young man?
Kim bu genç efendi?
I'm in control of the situation, young man.
Durum kontrolüm altında genç efendi.
But first, I'd like to hear some explanations, young man.
Ama önce bazı açıklamalar duymak istiyorum senden genç efendi.
And the young man you shot?
Peki ya vurduğunuz genç adam?
Then, one day, while I was on my wire I was approached by a very serious-looking young man.
Sonra bir gün, ipin üzerindeyken çok ciddi duran genç bir adam geldi yanma.
You are a fearless young man and you're an excellent listener, too.
Korkusuz genç bir adamsın ve mükemmel bir dinleyicisin de.
Come in, young man.
İçeri gel, genç adam.
He played roulette, a young man's game.
Rulet oynadı, ergen işi.
Well, it's a lonely lifestyle and... you're a fit, young man.
Yalnız bir hayat tarzın var sende fit ve gençsin.
It begins right before Christmas 2001... when a young man named Ethan became an orphan.
Her şey 2001 Noel günü öncesi başladı Erhan adlı genç bir adam yetim kalmıştı.
You were always a capable young man.
Hep becerikli bir gençtin.
Much pleasure is with me when I see you as you remind me as a young man.
Genç yaşta sizleri böyle istekli görmek gözlerimi yaşarttı.
Let me guess, nice young man with a mustache?
Tahmin edeyim : Bıyıklı bir genç, yakışıklı adam mı?
There's this nice young man with a mustache who's being kept by an older man with a mustache.
Bıyıklı bir genç, yakışıklı adam var ve bıyıklı, yaşlıca bir adam bunu tutuyor. - Her Allah'ın günü.
There was a young man from Madras,
Pirinçten hayalı Madraslı bir genç adam vardı.
Hello, young man.
Merhaba genç adam.
He seems like a very nice young man.
Çok kibar bir genç adama benziyor.
( Rusk ) All right, young man, I want to hear every detail.
Pekâlâ evlat, tüm detayları öğrenmek istiyorum.
We can't be too careful, so we have a young man watching her, but tomorrow, he will be relieved of his duties.
Çok fazla önlem alamıyoruz, ona bakacak genç bir adam tuttuk. Ama yarın görevinden azat edilecek.
We can't be too careful, so we have a young man watching her.
Çok dikkatli olamayız, Yani ona bakan genç bir adamımız var.
And in the meantime, he did what any young man with a good, uh, you know... Did what I did when I was your age. You took matters into your own hands.
Sen de bu arada her genç adamın yapacağını yapıp en azından senin yaşındayken yaptıklarımı yapıp göbeğini kendin kestin.
Yeah, you don't want me to keep you here when you have a young man waiting.
Pardon, iyi geceler.
Young man?
Genç adam?
There is not a single case in a book or in life where a man that healthy went that mad that young with no visible abnormality of the brain.
Bu tek başına bir vaka olamaz. Ne kitapta ne de gerçek hayatta. Böylesine sağlıklı bir adam, beyninde gözle görülür hiçbir anormallik olmadan bu kadar genç yaşta nasıl böylesine delirdi.
A new land appealed to him. a young business man.
Bu ada ilgisini çekti ve genç bir iş adamı olarak fotoğraf stüdyosu açtı.
The manager at the Starlight Inn tipped us off to a young woman and a man leaving the premises in a cream-colored El Camino.
Starlight Inn otelindeki müdür bize genç yaşta olan bir kadın ve erkeğin krem rengi El Camino'ya binip otelinden ayrıldığını söyledi.
Man, woman, young, old, everyone.
Erkek, kadın, genç, yaşlı.
And the story concerns a young girl who thinks she's in love with an older man, and they decide to run off together.
Hikâye, kendinden büyük bir adama aşık olduğunu sanan genç bir kızı ve birlikte kaçmaya karar vermelerini anlatsın.
Man or woman, young or old, lord or peasant, our choices are the same.
Erkek ya da kadın, genç ya da yaşlı lord ya da köylü, seçeneklerimiz aynı.
Well, how do you know it's a young man?
İyi geceler.