English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / inglés → turco / [ S ] / Should

Should traducir turco

336,367 traducción paralela
He's a forward-thinking guy and a friend who should be president right now.
İleri görüşlü biri, ayrıca arkadaşım. Başkan olmayı hak ediyor.
I should really be in Ohio, shaking hands.
Ohio'da el sıkışıyor olmalıydım.
We should have used the oppo.
Karalama haberini kullanmalıydık.
What should we do?
Ne yapmalıyız?
- Should we have his team pull him out?
- Ekibi onu çıkarsın mı? - Hayır.
We should go to MSNBC and CNN first.
Önce MSNBC ve CNN'e gitmeliyiz.
You should have been there.
Orada olmalıydın.
I think we should see what we can do about making Usher persona non grata.
Usher'ı istenmeyen kişi hâline getirme konusuna eğilmeliyiz.
This is exactly when we should strike.
Tam da şimdi saldırmalıyız.
And you should know better.
Yapmamalıydın.
I should tell you...
Sana şunu söyleyeyim...
This should do for now.
Şimdilik bu idare eder.
We're just talking. But we should be ready soon.
Sadece konuşuyoruz ama birazdan hazır oluruz.
I never should've left.
Keşke oradan hiç ayrılmasaydım.
Um, should I wait for you? No, no.
- Sizi bekleyeyim mi?
Well, should I... keep her on or let her go?
Kadını kovayım mı, kovmayayım mı?
We should seize the moment and make a targeted strike.
Hedefe yönelik saldırı düzenlemeliyiz.
We should notify Metro PD and Virginia State Police.
Emniyet teşkilatlarına haber vermeliyiz.
Should Seth and I prepare a statement?
Seth'le bir demeç hazırlayalım mı?
Doug, should we be here?
Doug, burada kalmalı mıyız?
We should have wiped out ICO months ago when we had the chance.
ICO'yu yok etme fırsatımız vardı.
We should evacuate.
Tahliyeyi başlatmalıyız.
Are you sure you should be in there, Goldilocks?
Buraya girmenin doğru olduğundan emin misin Goldilocks?
I think we should hear what she has to say.
Bence söyleyeceklerini dinlemeliyiz.
I think we should give it a little more time.
Biraz daha bekleyelim, derim.
You should always have one on the books.
Programını boş bırakmamak lazım.
I'm sorry for being so insistent, but I thought you should know that Jane Davis came after me yesterday.
Israrcı olduğum için özür dilerim. Jane Davis'in peşime düştüğünü bilmenizi istedim.
You should figure out how to take full advantage of me.
Benden sonuna kadar faydalanmanın yolunu bulmalısınız.
I should.
Korkmalısın.
You should have a coat on.
Üstüne bir şey al.
You should go in.
İçeri girmelisin.
Should I get on my flight?
Uçağıma bineyim mi?
Look, President Walker is the one who should be scrutinized here.
Burada Başkan Walker'ın mercek altına alınması lazım.
Until this is resolved, you and I should be very careful about what we say or do.
Bu iş çözülene kadar sözlerimize ve davranışlarımıza dikkat etmeliyiz.
And you should be aware.
Şunu bilmelisin.
You should have called me.
Keşke telefon etseydin.
If Macallan gave you something, we should hand it over.
Sana bir şey verdiyse bana ver.
I... I don't think your husband should be front and center.
Bence ön planda kocan olmamalı.
I think it should be you.
Sen olmalısın.
Should I come in?
Ben de geleyim mi?
I, uh... I think you should get some rest, sir.
Bence biraz dinlenin efendim.
Well, you agreed to see me because you're smart. Because doubt is what you should be having.
Akıllı olduğun için bu makama geldin, şüphelerin olması normal.
Oh, not until the end of the night. Or should I say, the morning.
Gece daha bitmedi.
So, the Syrian president should consider himself on notice.
Bu nedenle, Suriye Başkanı bunu bir uyarı olarak kabul etmelidir.
He has far more information than anyone should be comfortable with.
Huzursuz edici derecede çok şey biliyor.
- We should go.
- Birlikte gidelim.
His mind worked fast, faster than I think anyone's should.
Aklı olması gerekenden çok daha hızlı çalışırdı.
Or maybe I should wait until I lose the Senate...
Senato'yu kaybedene dek beklesem...
- You should take your hands off me.
- Dokunma bana.
- I don't care. You should have talked to me, instead of making a last-minute decision like this.
Son anda karar vereceğine benimle konuşmalıydın.
Informing NATO, informing world leaders. We should have had ambassadors on call.
NATO'ya, dünya liderlerine haber vermemiz, büyükelçileri hazırda tutmamız lazımdı.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]