English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / inglés → turco / [ S ] / Show me the way

Show me the way traducir turco

417 traducción paralela
[Joe] 003, show me the way.
003, bana yolu göster.
Show me the way to Worms or you will lose your life!
Bana Worm'lara giden yolu göster, yoksa yaşamını yitirirsin!
Will you show me the way?
Bana yolu gösterir misin?
So show me the way
Nereyeymiş?
Show me the way.
Bana yolu göster.
Come on, then, show me the way.
- Hadi bana yolu göster. Hadi.
Show me the way, will you?
Nasıl gidebilirim, söyler misin?
Dear Father in Heaven, I'm not a praying man, but if you're up there and you can hear me, show me the way.
Cennetteki Baba'mız dua eden biri değilim ama oradaysan ve beni duyuyorsan bana bir çıkış yolu göster.
Show me the way, O God.
Bana bir yol göster Tanrım.
- Show me the way. - Right, Johnny. I will.
Bana yolu göster.
Oh Lord, my God, show me the way where in to walk. Show me the thing I must do.
Ey Efendim, ey Tanrım, nereye gideceğimi göster bana.
Might show me the way!
Belki bana doğru yolu gösterir.
Scotty's been making a wonderfully brave attempt... to show me the way a ranch is run, but to no avail.
Scotty bana harika bir şekilde cesaret veriyordu... Çiftliği işletmek adına, gel gör ki bir yararı yok.
But he did show me the way and that's what I'm sticking to.
Ama bana doğru yolu gösterdi, ben de o yoldan ayrılmıyorum.
Show me the way out, I command you.
Bana çıkış yolunu göster, sana emrediyorum.
- Show me the way.
- Bana yolu göster.
Show me the way, Dan.
- Bana yolu göster, Dan.
Because the Lord just wouldn't let it be. He made you marry me... so you could show me the way and the lif e... and the salvation of my soul.
Seni benimle evlendirdi çünkü ruhumun kurtulmasını sağlayacak yolu göstermeni istedi.
Show me the way.
Yoksa çok şey kaybederiz! Lütfen, yolu gösterin.
Please, show me the way. Come!
Lütfen, yolu gösterin.
How would you like to show me the way to Lufford Hall... and the friendly Mr. Karswell tomorrow?
Beni Lufford Hall'a götürüp Bay Karswell'e de yakınlık göstermek ister misiniz?
- Show me the way.
- Yolu göster.
- Would you show me the way?
- Bana yolu gösterir misin?
Come on, show me the way he went.
Hadi bana gittiği yolu göster.
Could you show me the way to the entrance?
Giriş yolunu gösterebilir misiniz?
If I am lost in the wilderness, then God will show me the way back.
Yabanda kaybolduysam Tanrı bana dönüş yolunu gösterecektir.
Stella, star, show me the way, teach me the way
Stella, sabahyıldızı, bana öğret doğru yolu göster.
Show me the way!
Bana yolu göster.
Show me the way!
Bana yolu gösterin!
If you show me the way out, I'll give you $ 1.
Bana yolu gösterirsen sana 1 dolar veririm.
Perhaps you will show me the way to the city.
Umarım bizi şehre götürürsün.
Perhaps you'd show me the way to the castle.
Belki siz bana şatonun yerini söyleyebilirsiniz Baron'la niye bu kadar ilgileniyorsun?
Master, show me the way!
Sensei, bana yol gösterin!
- If you'll show me the way.
- Yolu gösterir misiniz?
Show me the way out of this grass.
Otlardan dışarı çıkan yolu göster bana.
I'll need you to show me the way.
Bana yolu göster hemen.
You bring me the boat, show me the way, I'll make you free.
Sen kayığı getir, yolu göster, sana özgürlüğünü vereceğim.
He's willing to show me the way.
Bana yolu göstermeye razı oldu.
So if you would be just so kind and show me the way...
Acaba Paris'e giden yolu göstermeniz mümkün mü?
And the other two will show me the way.
Kardeşlerin de bana eşlik etsin.
Show me the way of your truth
Gerçeğinin yolunu göster bana.
Don't bother to show me out... - I know the way.
Beni geçirmene gerek yok. Yolu biliyorum.
But you let these men scoff at me when I would show them the way of truth.
Ama ben hakikati göstermek isterken benimle alay etmelerine izin verdin.
Show me the shortest way from here, and on the way we'll map out a plan of campaign.
Bana en kısa yolu gösterin, yoldayken de sefer planını yapalım.
But, good my brother, do not, as some ungracious pastors do, show me the steep and thorny way to heaven whilst, like a puffed and reckless libertine himself the primrose path of dalliance treads... and minds not his own creed.
Ama ağabeyim, sen de benzeme sakın şu iki yüzlü papazlara. Bizi dikenli, sarp cennet yollarına sürerler kendileriyse, aldırmayıp verdikleri öğütlere, göbekli, gamsız sefihler gibi zevkin göl bahçelerinde gezerler.
Take me with you. I will show you the way.
Beni de götürün.Size yolu gösteririm.
You'd better show me yourself. There's so many passages and... lobbies I'll never find the way.
Bana yolu kendiniz gösterseniz iyi olacak..
Let me show you the way.
Dur sana yol göstereyim.
After I show you the way, you'll kill me.
Sana yolu gösterdikden sonra, beni öldüreceksin.
Well, um, you see, Clay and me was comin'in to a drive-in show, and I said to him, I'd like to go in to town and see the sheriff personally, and tell him I'm obliged the way he didn't arrest Buddy.
Şey... Clay ile kasabaya film seyretmeye inmiştik. ... ona dedim ki, kasabada şahsen gidip Şerifi göreceğim Buddy'i tutuklamadığı için teşekkür edeceğim.
You asked me to show you the way, nothing was said about boxes.
Benden yolu göstermemi istediniz, valizler hesapta yoktu.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]