English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / inglés → turco / [ S ] / So i figured

So i figured traducir turco

1,822 traducción paralela
Yeah, it was right out front so I figured I'd take it for a spin.
Evet, öylece duruyordu ve ben de dedim ki kısa bir tur atayım.
I've seen "Empire", like, 200 times, so I figured I'd make life easier and send him the script... with a couple improvements.
"İmparator" u herhalde 200 kere falan izlemişimdir. O yüzden işini kolaylaştırmak için ona senaryoyu göndereyim dedim. Bazı düzenlemeler de yaptım.
So I figured if I got big and strong... my bully would leave me alone.
Düşündüm ki eğer iri ve güçlü olursam kavgalım beni rahat bırakır.
So I figured, I'm gonna fight Muhammad Ali.
Sonra, Muhammed Ali'yle dövüşeceğimi düşündüm.
Of course, Taylor keeps shutting me out, so I figured I'd just come and see the boy.
Tabii ki Taylor sürekli beni olayın dışında tutuyor, o yüzden gelip çocuğu göreyim dedim.
George Lucas is gonna be looking for a sequel, so I figured, make life easier and send him the script... with a couple improvements.
George Lucas bunu yakında yazacak. Ben de şimdiden başlarsam, işini kolaylaştıracağımı düşündüm.
No, it's just, that's huge news, so I figured you guys might wanna know.
Hayır, önemli bir haber sadece. Bilmek isteyeceğinizi düşündüm.
So I figured, if I found a few lapses in the security, pointed them out as a gesture of good faith, she might change her mind?
Ben de bir güvenlik açığı bulup, iyi niyet göstergesi olarak onlara sunarsam belki fikrini değiştirir, diye düşündüm.
Hey, you know what, she busts her butt trying to send work my way, so I figured she deserves something special.
Bana iş ayarlamak için poposunu yırttı kız. Özel bir şeyleri hak ediyor.
So I figured, just live and let live.
Ben de düşündüm ki bırakayım ve hayatıma devam edeyim.
And then you guys were getting here now, so I figured - Did you go and come back?
Yani siz gidip geri mi döndünüz?
And then we had some minutes left over, So I figured i'd use'em up.
Bir kaç dakika artınca, kullanabilirim diye düşündüm.
Supposed to watch my sister so I figured I'd take her to the arcade, just-just for a little while...
Pasajda kız kardeşime göz kulak olmam gerekiyordu. Kısa süreliğine...
So I figured we should name our kid something more original and poetic.
Çocuğumuza daha orijinal ve şiirsel bir isim vermeliyiz.
So I figured.
Anlamıştım.
Andrew lives a couple blocks away from Grandpa, so I figured...
Andrew büyükbabamdan bir kaç blok ötede oturuyor ben de düşündüm ki...
- I was in the neighbourhood, so I figured I'd bring you lunch'cause I knew you'd be working so hard.
Buralardaydım ve çok çalıştığını bildiğim için sana yemek getirmeye karar verdim.
Well, you weren't doing anything with it, so I figured I'll just put my name on it. Put your name on it.
Sen kullanmıyordun, ben de adımı ekleyebileceğimi düşündüm.
Look, I know that the DNA is telling us that Harmony killed Felicia, but what if Dylan and Brooke figured out a way to plant it there so that we would think it was Harmony?
DNA bize Harmony'nin Felicia'yı öldürdüğünü söylüyor. Dylan ve Brooke böyle düşünmemiz için bu delili koyduysa ne olacak?
I don't know how you figured out how to do it, but you're killing yourself a little bit, making yourself into a ghost so you can see people's secrets, and then you bring yourself back to life
Bunu yapmayı nasıl başarıyorsun bilmiyorum..... ama kendini biraz öldürüp..... kendini hayalet yapıp insanların sırlarını görüyorsun..
But I decided to leave in the middle of it'cause I figured I nailed it so why push it, right?
Ama ortasında kesmeye karar verdim çünkü zaten başardım neden zorluyorum ki değil mi? Evet.
So, I figured since you couldn't be home for the holidays, I'd bring a piece of home to you.
Bu yüzden, sen tatillerde evde olamadığın için evden bir parçayı sana getirmeyi düşündüm.
I just figured you'd be working late, so I brought your favorite Pad Thai.
Geç saatlere kadar çalışacağını anladım ve sana en sevdiğin Pad Thai'den getirdim.
So the thing is that I always kind of figured that I would end up alone.
Demek istediğim, hep, hayatım boyunca yalnız kalacağımı düşünmüşümdür.
And by then, I'd waited for so long I figured I can't just give it away to anybody.
Sonra o kadar uzun süre beklemiştim ki bunu önüme gelen herhangi biriyle yaşayamayacağımın farkına vardım.
- Yeah, well, I figured I'd never see these guys again, so...
- Evet.. benim de öyle..
I just figured i'd lease this So i could be close to blair next year.
Burayı kiralayayım dedim, ki gelecek sene Blair'e daha yakın olayım.
I was just driving home from an all-nighter, you know, and I heard the sirens, and I figured I'd probably be the first Detective on the scene, so...
Bütün gece eve kadar araba sürmüştüm ve bilirsin, sirenleri duydum ve olay yerindeki ilk dedektif olabileceğime inandım, yani...
I figured I'd just call, be direct, so if you want to know the truth...
Arayıp, size karşı dürüst olmaya karar verdim. Gerçeği öğrenmek istiyorsanız- -
Thank you for coming on such short notice but I figured we're all unemployed and had nothing else to do, so....
Ani oldu ama buraya geldiğiniz için teşekkür ederim. Baktım ki hepimiz işsiziz ve yapacak başka bir şeyimiz yok...
I figured I'd make a couple of pots of oyster stew this morning, but I goddamn ran out the house so fast, I forgot my key.
Kahvaltilik istiridye güveci yapayim diye düsündüm. Ama evden aceleyle çiktim. Anahtarimi unutmusum.
So, i figured it out.
Anladım.
So, I figured it was only a matter of time before you had to tell the truth about us still being here.
Pekala, bunun sadece zaman meselesi olduğunu biliyordum şu an burada olduğunuza göre sanırım hakkımızdaki gerçeği onlara anlatmış olmalısınız.
So, I figured that there had to be more to this place, so I started exploring.
Bu kabartmaları bulduğumda burada daha fazlası olduğunu anladım ve araştırmaya başladım.
So, you figured you'd make a few bucks rather than, I don't know, protect your students?
Böylece çocuklarınızı savunmak yerine biraz para koparmanın peşine düştünüz.
So, I figured, "what the hell?" and I jumped into the fountain.
Canı cehenneme dedim ve suya atladım.
Well, I figured it was time for an upgrade from the bent nail I made you in Mexico, so...
Meksika'da yaptığım hıyarlığı, böyle telafi edebileceğimi düşündüm, bu yüzden...
Whatever. See, when the venture failed, he noticed that I wasn't too concerned about it, so he somehow figured out that I was counterfeiting. You know?
Bak iş bozulunca, fazla tedirgin olup beni uyardı ve her nasıl olduysa ben kalpazanlık yaparken o bu işten kendisini uzak tuttu.
So, i figured out what you're doing.
Gittiğini sanıyordum. Sen ne yapıyorsun?
I got my memories back from the accident, so... I figured I wouldn't be needing these.
Kazadan sonra unuttuklarımı hatırladım yani sanırım artık bunlara ihtiyacım yok.
So, I think I finally figured out Why you never want to talk to me.
Tracy Ullman etnik favorilerini canlandırıyor.
So I just figured if she confessed, then...
Ben de itiraf ederse hallolur dedim.
I figured he'd gotten himself into some trouble, so I filed a missing persons report.
Başını bir tür belaya soktuğunu düşündüm bu nedenle kayıp ilanı verdim.
I figured you were late at some job, so I thought I'd do you a favor.
Bazen geç kaldığını bildiğim için sana bir iyilik yapmak istedim.
I figured you were up to it, so.
Senin iş başında olduğunu anladım.
So she asked Matthew to get the form for her as a back-up because she figured it out I wouldn't do it.
Benim istediği şeyi yapmayacağımı düşünerek.. Matthew'dan da yapmasını isteyerek yedeğe almış.
I figured if I could take you down just once, so you could know how it feels to be the one getting egged, then maybe you'd realize what you'd become, and everything could go back to the way it was.
Yumurtalanan kişi olmak nasıl bir hismiş anlayabilesin diye seni yalnızca bir kere alt edebilirsem belki o zaman nasıl bir insan haline geldiğini anlar ve her şey eski haline döner diye düşündüm.
I figured you'd ask that, so I prepared one.
Bunu isteyeceğini düşündüm. O yüzden hazırladım.
I figured, if I had to come to this crazy-ass cracker fest, I shouldn't be doing it alone, so I brought my good friend Abraham Lincoln.
Bu kafa patlatıcı festivale geleceğimi anladığımda yalnız olmamam gerektiğini düşündüm, ve iyi arkadaşım Abraham Licolnü de getirdim.
So this tribal chief, he's this old-looking guy, I figured he's around 50. Maybe older. Maybe 60.
Karşımda bir kabile reisi gibi bir adam vardı yaşlı görünüyordu, 50li yaşlarında gibi belki de daha yaşlıdır 60 falandır.
So, I figured where there is a will, there is a way.
Ben de azmin olduğu her yerde, bir çözüm yolu da bulunur diye düşündüm.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]