English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / inglés → turco / [ S ] / So this is

So this is traducir turco

33,483 traducción paralela
I even got a 100 on my English quiz, so this is a cakewalk.
İngilizce sınavımdan bile 100 almışım. Onun yanında çocuk oyuncağı bu.
Oh, good. I've caught you now. So this is how you repay my kindness?
Seni yetiştirmemin karşılığını bana böyle mi ödüyorsun?
So this is the part-time job that Mister told me about, huh?
- Bayımın kast ettiği tavuk bu "piliç" ti demek!
Oh, I see! They say that married couples arguments are like trying to cut water. So this is what they meant!
Anlıyorum. "Âşık kavgası suyu kılıçla kesmek gididir" demeleri bu yüzdenmiş.
This is so pretty, are you giving it to me?
Bu çok hoş. Bana mı veriyorsun?
This is gonna be so great! Maybe give them about a five-minute lag time before you hit the road. Sure it will.
Harika olacak!
Hey. I don't know exactly how to do this, but I'm very flattered by your interest in me, and just so you know, the feeling is mutual.
Bu nasıl yapılır pek bilmiyorum ama benimle ilgilendiğin için gurur duydum ve hislerimizin karşılıklı olduğunu bil istedim.
So, this is some kind of retribution.
Yani, bu bir çeşit cezalandırma.
This is so cool.
Bu çok güzelmiş!
Why is she talking so much crap this morning?
Sabah sabah niye bu kadar zırvalıyor böyle?
This is so great, Axl.
Bu çok harika Axl.
This is so stupid.
Bu çok saçma.
So you're telling me that this is the egg of the Loch Ness Monster?
Yâni bunun Loch Ness Canavarı'nın yumurtası olduğunu mu söylüyorsunuz?
So is this your girlfriend?
Bu senin sevgilin mi? - Hayır.
So somewhere in this snowstorm is a building the frost giants conjured magically.
Yâni kar fırtınasının içinde, kar devlerinin büyüyle sakladığı bir bina var.
So, what is this?
Peki bu da ne
This neighborhood is a rich one, so they'll throw away new things.
Burası zengin bir muhit, bu yüzden hep yeni şeyler atıyorlar.
Wow! This truth is so scientific, and proven, that's what I'm saying.
Bunun bilimsel bir şey olduğunu ve kanıtlandığını söylüyorum size.
This guy is so vicious.
Ne ürkütücü bir adamsın!
This is just so outrageous!
Bu kadarı da fazla!
This is so cool.
Burasi super.
You fight so hard for us, but this is not a fight for you alone.
Bizim icin mucadele ediyorsun ama tek basina degilsin.
Yet, if language supplanted this older communication, the obvious conclusion is that language must be superior, sequitur quod, so are we.
Tabii lisan bu eski iletisim biciminin yerini aldiysa, bariz olan cikarim lisanin daha gelismis bir iletisim bicimi olmasidir. Bu mantikla, ayni bizler gibi.
You've never been there, so how is this a souvenir?
! Elime düştün işte!
The person who's getting this is a bit old-fashioned, so it's okay.
Bu yaprağı alacak kişi de birazcık eski moda olduğundan sorun olmayacaktır.
We have someone moving in. They didn't clean up, so I'm going through this trouble. Gosh.
Öbür gün buraya başka bir aile taşınacak ama bir çöp bile kaldırmadıklarından bütün iş başıma kaldı şimdi!
This is so freaking cool!
Bu resmen harika!
Oh, so is that why you left her standing out there? In this freezing weather?
Bu yüzden mi onu dışarıda diktin, hem de bu soğukta?
Oh, this is so nice.
Ne kadar da güzel.
This is so, so nice.
Harika.
This is so unfair!
Haksızlık bu!
This is so much cardio!
Bu inanılmaz bir kardiyo!
So, this is Trollmarket.
Demek Trol Meydanı burası.
So... this is awkward, right?
Pekâlâ... Tuhaf, değil mi?
So, this is how a pacifist fights.
Barışçılar böyle dövüşüyor demek.
This song is so beautiful.
- Şarkı çok güzel.
- This is all so...
- Bunların hepsi çok...
Ah, this is why, while living here, I talk so much to the fish that pass by.
Bu sebepten ötürü burada yaşadığım süre boyunca sık sık balıklarla konuşuyorum.
Well, since his son is so dependable like this, he must be entrusting it to you.
Böyle güvenilir bir oğlu olduğu için her şeyi size bırakıyor demek ki.
Since she is so mean like this, she seduced her high school classmate's husband. Geesh!
Bu kadar kaba biri olduğu için liseden arkadaşının kocasını ayartmış resmen!
This is my house, so I go outside and come back.
Burası benim evim. Dışarı çıksam da geri gelirim.
This is so cool.
Burası süper.
You fight so hard for us, but this is not a fight for you alone.
Bizim için mücadele ediyorsun ama tek başına değilsin.
Yet, if language supplanted this older communication, the obvious conclusion is that language must be superior, sequitur quod, so are we.
Tabii lisan bu eski iletişim biçiminin yerini aldıysa, bariz olan çıkarım lisanın daha gelişmiş bir iletişim biçimi olmasıdır. Bu mantıkla, aynı bizler gibi.
I heard that the number of chicken restaurants in Korea is greater than the number of McDonalds in the entire world, so why does it have to be this place?
Dünyadaki toplam McDonalds'lardan daha fazla bizim ülkede tavukçu dükkânı varken neden özellikle bu tavukçu olmak zorundaydı? !
Oh, this is so tiring so early morning!
Daha sabah olmasına rağmen yorgun hissediyorum.
When my sister is in this country, and so are the citizens, how can...
Kız kardeşimin burada olduğu, vatandaşların burada olduğu bu ülkeyi nasıl...
This is mine, so give it back to me.
Bu da benim olduğundan geri alıyorum!
Do you think so? I don't know what this is.
Ben de ne olduğunu bilmiyorum.
This thing called destiny is so sad.
Hüzünlü bir şey, şu kader denen şey.
This is so touching.
Çok duygulandım!

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]