English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / inglés → turco / [ S ] / So well done

So well done traducir turco

359 traducción paralela
- Everything is so well done.
Ne kadar zarif yapılmış!
Everyone's costumes are so well done.
Ne sıcak bir karşılama böyle... Çok beğendim.
I like this painting because the ant is so well done.
Bu resmi sevmemin nedeni de karıncayı çok iyi çizmiş olmam.
I might have expected your thanks for what I've done this day... but very well, let it be so.
Bugün yaptıklarım için teşekkür etmenizi umuyordum ama pekala dediğiniz gibi olsun.
But you've done it so well that you make it seem absolutely real.
Ama harika bir iş çıkardın, gerçekmiş gibi görünüyor.
A girl of 16 is practically an idiot anyway, so I can't very well blame you for something... that was practically done by somebody else.
Zaten 16 yaşında bir kız hemen hemen aptaldır bu yüzden başkasının yaptığı bir şey için seni suçlayamam.
I thought things were so well run that... what wonderful work fascists have done in convincing people they are men from legends.
Düşünüyordum ki işler o kadar iyi yürütülüyor ki faşistler efsanelerdeki adamlar gibi insanları ikna etmede ne kadar harika işler başardılar.
I hoped to hear you say so, dear boy, but you've done well too, eh?
- Bunu söylemeni bekliyordum. İşler senin için de iyi gitmiş ha?
May I make so bold as to ask how you've done well since you and me was out on those lone, shivering marshes?
İkimiz de o soğuk bataklıkta yalnızken... bunun nasıl mümkün olduğunu sorabilir miyim acaba?
Well... so there's not much to be done about it, then.
Öyleyse yapacak fazla bir şey yok demektir.
- Nothing that he could've done tonight, so... he'll be back in the morning. - Well, didn't he ─
- Doktoru kasabaya götürdü.
Well, you've done what you came back to do, so there's no need to lie about it.
Tamam, şimdi döndüğünde yapman gerekeni yaptın, bundan sonra yalan söylemene gerek yok.
Well, what have you done with all the money you've made so dishonestly?
Peki böylesine şerefsizce kazandığın onca parayı ne yaptın?
Well, I haven't liked anything you've done for a long time now, so why should this be different?
Şey, şu ana kadar çok zamandır yaptığın hiçbir şeyden hoşlanmadım, bu durumda, şimdiki niçin farklı olsun?
So Mr. Piper could have done it just as well as anyone else.
Bu nedenle Bay Piper başka herkes gibi Bay Piper da yapmış olabilir.
Well, I thought I had done so, sir.
Tanıttığımı zannediyordum, bayım.
Well, I guess I see why we done give up horseback riding and play-acting and cameras and commenced to get so interested in Africa.
Haklısın, sanırım neden biniciliği, oyunculuğu ve fotoğrafçılığı bırakıp, Afrika ile bu kadar ilgilenmeye başladığımızı anlamış bulunuyorum.
Before I say anything else I want to congratulate you on having done so well so far.
Başka bir şey söylemeden önce başarılı olduğunuz için sizi kutlamak istiyorum.
Yes, well, so might I have done!
- Benim de öyle şeyler yapmışlığım var.
Oh, we haven't done very well so far, Doctor, have we?
İşler hiç de iyi gitmiyor değil mi Doktor?
And so it's come time for us to pay the debt we all owe to this courageous man and to show our appreciation for a job well done.
Ve sonunda bu cesur adama vefa borcumuzu ödeme ve verdiği özverili hizmetler için minnettarlığımızı gösterme zamanı geldi.
You have done well to keep so much hair when so many are after it.
O kadar saçı iyi korumuşsun çoğu kişi peşinde olmasına rağmen.
So I don't forget a job well done.
İyi yapılan işi unutmam.
Well, if I haven't done it so far...
Şimdiye kadar kovmadığıma göre...
But it was done so well that one could easily be fooled... especially since the contortions of the victim was so convincing.
Ama anlaşılan birini kandırabilecek kadar gerçekçi rol yapmış. Özellikle vücudunun şekli oldukça ikna edici.
You done so well I'd like a piece out by you for good luck.
Çok iyiydiniz, şans için sizden toprak satın almalıyım.
From them, they inherited segmented bodies and an external skeleton which gave them support so they could move just as well in air, on land, as their ancestors had done in the sea.
Bu canlılardan onlara katmanlı bir vücut ve bir dış iskelet miras kalmıştır. Bu dış iskeletin desteği sayesinde atalarının denizde hareket ettiği gibi onlarda karada ve havada hareket edebilir.
Well... you have done so much for me as well.
Ancak... Ben de sizden çok şey öğrendim.
We know we haven't done very well with the holidays and so on and that's not been fair to you or Keith.
Biliyoruz tatiller konusunda pek iyi değildik. Biraz haksızlık ettik sana da Keith'e de.
- So, well done.
- Eee, aferin.
well, everything seems to be in order here the strong rebel grows weaker... soon he will be just another slave but it is for the good of the Horde it must be done... yet... why do I feel so unsure?
Burada her şey sıradan görünüyor. Güçlü asi zayıflıyor, yakında diğer köleler gibi olacak. Ama bu Horde için iyi.
I think we've done pretty well so far by ourselves.
Sanırım kendi başımıza epey iş yaptık.
So, we get a pat on the back... job well done, next case.
Bizim de sırtımızı sıvazladılar. Aferin. Sıradaki dava gelsin.
Since you two have done so well with so many kids, we were hoping you might foster him until his mother recovers.
Siz bunu bir çok çocukla çok iyi şekilde yaptığınız için, annesi iyileşene kadar onu himayeniz altına alacağınızı umuyoruz.
Historically, have there been any sustained examples on any substantial scale of societies which approximated to the anarchist ideal? There are small societies, small in number, that have, I think, done so quite well.
Sonunda yer yer tipik solcu söyleme sahip halkçı Katolik bir grup olarak bilinen Fretilin zafer kazandı.
Oh, you've done so well today, sweetheart.
Bugün çok iyi iş çıkardın, canım.
As the chairman... let me voice our appreciation... to the officers who have done so well.
Başkan olarak,.. ... çalışanlara, işlerini iyi yaptıkları için takdirlerimizi sunuyorum.
So, well done or rare?
Her neyse çok pişmiş mi seversiniz, yoksa az pişmiş mi?
Yeah, well, if it's so safe, why was it done in secret?
Madem o kadar güvenli, neden gizlice yapılıyor?
You've done so well for yourself.
Çok başarılı oldun.
We've done pretty well so far.
İşlerimiz yolundaydı.
Well, it seems I must have done something right if Ms. Hayworth has reacted so strongly.
Eğer Bayan Hayworth sert çok sert tepki verdiyse bir şeyi doğru yapmam gerek gibi.
Well, you've done well... bringing something so beautiful into a place so sterile.
Çok iyi iş çıkarmışsın- - çok steril bir yeri, güzel bir hale getirmişsin.
I KNOW THAT YOU HAVE DONE THAT NOT SO AS TO BE WELL-THOUGHT-OF HERE ON EARTH
Bunu dünyada... iyi anılmak için değil...
Because I've done it so well,
Çünkü büyük başarıyla yaşlandım.
Well... what have I done for my chances for a happy marriage?
Ben ne yapacağım So... benim evlilik mutlu olmak?
Well, you've done so much for me.
Benim için çok şey yaptın.
Maybe since we've hit it off so well, you and I can get one together after I'm done.
Tamam. Teşekkürler.
So, you've done fantastically well.
Evet, müthiş başarılı olmuşsun.
One would have done as well as two, if you must have them so close.
Onları çok yakın olması gerekir eğer bir, iki yanı sıra yapardı.
Well... after some consideration... there's so much to do there's only one thing to be done.
Şey,..... yapılacak şeylerin hepsini,... .. biraz düşündükten sonra yapılacak tek bir şey var.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]