Sue me traducir turco
1,097 traducción paralela
Sue me if I want to give some back.
Cezalandırın beni karşılığını vermek istediğim için.
Sue me if you want.
İstersen beni suçla.
When Qiu Ju is well Let her sue me if she wants
Qiu Ju iyileştiğinde, isterse beni dava edebilir.
So sue me.
Dava et beni.
I can if you're gonna sue me for royalties.
Telif hakları için beni dava edeceksen, göze alabilirim.
You don't have to sue me to get my pants off.
Külodumu almak için beni dava etmenize gerek yok.
Sue me.
Beni dava et.
I thought of making you unemployed but you'd sue me for discrimination.
Bense seni işten atmayı düşünüyordum ama ırkçılık deyip dava açarsın.
- So sue me, stupid.
- Gerzek, bu bir suç mu?
Who the hell is he to sue me?
Kim oluyor da bana dava açıyor o.
So sue me! Huh!
Beni dava et!
- I forgot, so sue me.
- Unuttuğum için beni dava et!
- Sue me, you Jew fuck!
- Beni dava et pis Yahudi!
So sue me. Dibs!
O zaman beni dava et.
Well, sue me.
Öyleyse dava et beni.
Sue me. I just thought it'd be fun.
Eğlenceli olabileceğini düşünmüştüm.
I was tall, and I developed earlier- - If that's a crime, go ahead and sue me, but I am not from trashy people.
Uzun boyluydum ve yaşımdan büyük gösteriyordum..... bu suçsa, beni dava et ama ben beş para etmez bir insan değilim.
A guy from Beverly Hills is going to sue me.
Beverly Hills'ten bir adam beni dava edecek.
So sue me. I'm a lousy judge of character.
İstersen iyi karakter muhakemesi yapamıyorum diye beni dava et.
All right, I was wrong, so sue me.
Pekala, hatalıydım. Dava aç bana. Doğru.
So sue me, I enjoy it.
- Dava aç. Hoşuma gidiyor.
Sue me!
Beni dava et!
I don't think she'll sue me.
Beni mahkemeye vereceğini sanmıyorum.
Now you can sue me.
Şimdi dava açabilirsin.
Mitchell Stephens, Esquire, tell me, would you sue me if I was to beat you right now?
Mitchell Stephens beyefendi, bana söyler misiniz... şimdi size vursam beni mahkemeye verir misiniz?
That looked good to me, Ellen Sue!
Bana iyi gibi göründü, Ellen Sue!
He's not going to sue us. Trust me.
Emin ol ki bize dava açmayacaktır.
With what Kate got, and Silky, me and Little Sue- - lt ain't enough.
Kate, Silky, ben ve Küçük Sue'nun biriktirdiği... Yetmez.
I won't sue you for molesting me.
Senden tacizci olarak şikayette bulunmayacağım.
It says so in this book Sue gave me.
Sue'nun bana verdiği kitapta yazıyor.
There's one that reminds me of that game we used to play with Sue.
İçlerinden bir tanesi eskiden Sue ile oynadığımız bir oyunu hatırlatıyor.
Hey, you give Sue and me five quid each to last us the whole week and then you go out and blow 85 quid on a pair of clumsy boots!
Sue ve bana hafta boyu yetsin diyerek 5 sterlin veriyorsun sonra da gidip bir çift dandik bota 85 sterlin harcıyorsun!
Just you and me, Sue and Tom.
Sadece sen ve ben Sue ve Tom.
Sue Records motherfuckers... been after me about these songs for six months.
Kahrolası Sue plakçılık altı aydır benden bu şarkıları bekliyor.
So help me, I'll sue whoever runs this well.
Bu kuyuyu işletene dava açacağım.
I'm warning you. If anything happens to those cats, I'm gonna sue you. You owe me, G.
Eğer kedilerime bir şey olursa, Sizi mahkemeye veririm.
Sue, Johnny, Ben, can you hear me?
Sue, Johnny, Ben, beni duyuyor musunuz?
Sue me.
Beni dava et o zaman.
Sue and me... or is it me and Sue?
Sue ve ben... yoksa ben ve Sue mu desem?
Not for me, Sue.
Benim için değil Sue.
So sue me.
Aman Tanrım!
Are you crying for me...
Benim için mi yoksa... değerli Sue'n için mi ağlıyorsun?
- Sue didn't tell me you were coming.
Sue bana geleceğini söylemedi. - Ben de bilmiyordum.
Don't touch me lke that.
Bana bu şekilde dokunma. Sadece samimice bir şeydi Sue.
"He tormented me, he cheated on me and he spent all our food money on beer."
Bana çok çektirdi, beni aldattı ve bütün paramızı biraya yatırdı. " O ölü Sue.
- He's dead, Sue. - He can't hear me.
- Beni duyamaz.
You love me, Sue!
Sen beni seviyorsun. Sen beni seviyorsun Sue!
Sue, come with me.
Sue benimle gel.
Touch me and I'll sue your ass!
Bana dokun ve seni dava edeyim!
He told me what happened to Sue.
Sue'yu anlattı.
So sue me, all right?
- Şimdiye kadar hiç ihtiyacımız olmadı.