That's for sure traducir turco
2,917 traducción paralela
Then I'll file a case against you... for Tehmur's murder... and I'll make sure you get the death penalty for killing him. I guarantee you that.
Sonra senin için Tehmur'u öldürmekten bir fezleke hazırlayacağım ve senin cinayet suçundan ölüm cezasına çarptırılmanı sağlayacağım.
Which I think is just a chance for us to share a meal together and talk about the campaign and its issues and make sure that everything's gonna be civil, you know?
Sanırım bu bizim bir yemeği paylaşmamız için bir şans ve kampanya hakkında konuşmak ve tabi ki sorunları ve emin olun herşey yurttaşlıkla ilgili olacak, bilirsiniz?
- That's for sure.
- Orası kesin.
- He's a hero around here, that's for sure.
- Evet. - O buralarda gerçekten de bir kahraman.
Look, I'm sure you all watch out for each other, and that's just great.
Bak eminim birbirinizi kollarsınız
Well, I'm sure there's a cure for that.
Eminim bir tedavisi vardır.
Not in my case, that's for sure.
Benim durumumda olmadığı kesin.
If you fight for a cause make sure it's a cause that you care about, not just a way to annoy your parents.
Sebenlerin için savaş vereceksen bunun nedenlerini umursadığından emin olmalısın,... sadece aileni kızdırmak bunun nedeni olmamalı.
That's for sure.
Bu kesin.
If you take one woman living in the middle of America, break her family apart, force her to work harder to get ahead in her career than any man would force her to live with the knowledge that her daughter was killed while she was at work, trying to make money to pay for food, and then have her son lose his mind and massacre 42 people, massacre children, and make sure that nobody talks to her, nobody listens to her, and then fire her... In an equation like that, how long would it be until she would go completely insane all alone in here?
Amerika'nın ortasında yaşayan bir kadını alır ailesini parçalarsan, başarılı olmak için erkeklerden çok daha fazla çalışmak zorunda bırakırsan ve onu kızının kendisi evde yokken, yiyecek parası kazanmak için çalışırken öldürüldüğünü bilerek yaşamaya mahkum edersen ve sonra oğlu da aklını kaybederse ve kırk iki insanı, kırk iki çoğu öldürürse katlederse ve artık kimsenin onunla konuşmamasını ve kimsenin dinlememesini sağlarsan ve sonra da işinden kovarsan, böyle bir denklemde, evinde yalnız başına kalmış bu kadının tamamen aklını kaçırması için daha ne kadar zaman geçmesi gerekir?
Well, I'm slow today. That's for sure.
bügün benim ağır olduğum kesin.
That's for sure.
Olmadığı kesin.
That's for sure.
Şüphe yok.
I know. I'm just not entirely sure I'm in the mood for the "Mayflower" mausoleum in mother's honor that obviously awaits us upstairs.
Ben sadece emin değilim, annemin anısına yukarıda bekleyen bariz "Alıç" müzesi için pek havamda olduğumdan.
So now that you know she's your mother for sure, you think you, uh, want a relationship with her?
Artık annenin o olduğuna emin olduğuna göre onunla bir bağ kurmayı istiyor musun?
Not me, that's for sure.
Ben bakmam, orası kesin.
I'm sure that's not for you.
Bunun senin için olmadığından eminim.
She knows her way around their mainframe, that's for sure.
Ana bilgisayara nasıl ulaşacağını kesinlikle biliyormuş.
The judge in Linares wanted to make sure that there was in fact some legal basis for Nicholas claiming to be er... Carey Gibson's lost brother.
Linares'teki yargıç, Nicholas'ın Carey Gibson'ın kayıp kardeşi olduğuna dair yasal dayanak konusunda emin olmak istedi.
Well, if I did, I got some in mine, too. That's for sure.
Eğer yapsam kendiminkine de atardım.
- That's for sure.
Orası kesin.
Yeah, you know, well, I just, I think it's difficult for her, and I'm not so sure that her friends and family would embrace me.
Evet, bunu yapmak onun için çok zor. Arkadaşlarının ve ailesinin beni seveceğinden emin değilim.
But I do think it's for the best that everyone knows, and I'm sure whatever's going on with you is not that big of a deal.
Ama herkesin bilmesi en iyisi olur ve eminim ki bu durumun... Ve farklı olduğun için herhangi birimiz sana kendini kötü hissettiriyorsak... Ve farklı olduğun için herhangi birimiz sana kendini kötü hissettiriyorsak...
First of all, to those of you thoughtful enough to leave maternity gifts outside my office, both I and my unborn child thank you for your lackluster Cracker Barrel meat-and-cheese medleys, and I'm sure that my trash can will find them delicious.
Öncelikle ofisimin dışına Cracker Barrel mağazasından alınmış et ve peynir sepeti bırakan herkese bu yavan hediye için ben ve doğmamış bebeğim teşekkür ediyoruz çöp tenekemin midesinin bayram edeceğine eminim.
We're putting Felix into a condition that really has never been done and has never been documented for sure, so we don't know what happens to the body at the speed of sound.
Muhakkak ki Felix'i daha önce hiç yapılmamış ve belgelenmemiş bir duruma sokuyoruz, bu yüzden ses hızında vücuda ne olur bilmiyoruz.
Well, Dale was never one for polite conversation, that's for damn sure.
Pekala, orası kesin, kibar konuşan birisi değildi.
That is Red County soil, that's for damn sure.
Kırmızı İlçe'nin topraklarının lanetli olduğuna eminim.
Yeah, it's more money than this town has ever seen, that's for damn sure.
Evet bu kasabada daha fazla para olduğu kesin.
That's for sure.
Bundan eminim.
That's for sure.
O kesin.
You know, and maybe that's why he went nuts, looking for something to believe in, because he sure as hell couldn't believe in you.
Belki bu yüzden delirip bir şeylere inanmaya çalışmıştır. Çünkü artık sana inanamayacağını biliyordu.
There are a shit ton of fun things to do in Myrtle Beach, that's for sure.
Myrtle Beach'te eğlenmek için yapılabilecek bir ton şey var, bu kesin.
Because that way, We'll know it's fake for sure, huh?
Bu yolla, sahte oluğuna emin oluruz, ha?
I'd rather steal than scrub floors, that's for sure!
Bu lanet yerleri silmeyi, çalmaya tercih ederim. Kesinlikle!
Griggs ain't gonna be in no talking mood, that's for sure.
Griggs'in konuşma havasında olmayacağına eminim.
That's for sure.
Ona ne şüphe!
'Cause Texas is real, that's for sure.
Çünkü Teksas'ın gerçek olduğuna eminim.
Not tucking my tank top into my underwear, that's for sure.
Bluzumu donumun içine sokmuyorum bu kesin.
I never made a decision, that's for sure.
Ama böyle bir karar vermemiştim, orası kesin.
We're not fucking going, that's for sure.
Oraya gidecek değiliz herhalde.
First of all, you have to make sure that this thing is for you and it's who you are and you're built for this, you know.
Öncelikle, bu işi kendin için yaptığından emin olmalısın, ve hip-hop olmalısın, hip-hop için doğmuş, bilirsin işte.
So that's the thing, just the passion that you have for it, and really, really put your all into it, and make sure that your word is the last word.
Yani bu, bu olaya olan tutkun işte, ve cidden, cidden tüm yapabildiğini yapmalı, ve söylediğin sözün son söz olduğuna dikkat etmelisin.
I'm just not sure that it's the right path for me.
Sadece benim için doğru yolun bu olduğundan emin değilim.
Good, because I'm pretty sure that's what it's for.
İyi çünkü ilâcın bu işe yaradığına eminim.
Well, I killed your parents, yeah, that's for sure, but the blonde haired honker, well, we didn't kill him.
Anne ve babanı öldürdüm evet ama o sarı saçlıyı.. ben öldürmedim
It wasn't from my part of the family, that's for sure.
Ailemde böyle bir şey yoktu, orası kesin.
Not into any babies, that's for sure.
Herhangi bir bebeğin içine olmadığı kesin.
a wealthy wolf likes to buy his toys but he really is just one of the boys if you've got something for which he's craving it sure is good that he's been saving be a fan, give his cheek a peck
Zengin kurt oyuncak almayı sever. Ama aslında o, sadece bir erkektir. Ne hakkında üzüldüğünü bilirsen eğer bu, onu kurtarmak için iyi olur.
I feel way better than I did, that's for sure.
Çok daha iyiyim, orası kesin.
For now, but I'm sure your dad's gonna want to take a closer look at that when we get home.
Şimdilik tamam fakat eminim ki eve döndüğümüzde baban daha yakından bakmak isteyecektir.
- Yeah. That's a genius idea, Gus, but I'm not sure the world is ready for a pork-flavored beverage.
Süper fikir, Gus, ama dünyanın buna hazır olduğuna emin değilim domuz aromalı bir içeceğe.
that's for me 89
that's for damn sure 41
that's for real 17
that's for you 257
that's for certain 22
that's for you to decide 18
for sure 883
sure 38285
surely 971
suresh 61
that's for damn sure 41
that's for real 17
that's for you 257
that's for certain 22
that's for you to decide 18
for sure 883
sure 38285
surely 971
suresh 61
sure i'm sure 17
sure you can 218
sure you were 30
sure i can 72
sure you do 255
sure you will 57
sure we can 55
sure is 153
sure it is 177
sure i do 177
sure you can 218
sure you were 30
sure i can 72
sure you do 255
sure you will 57
sure we can 55
sure is 153
sure it is 177
sure i do 177
surely not 99
sure does 54
sure we are 22
sure i am 51
sure thing 785
sure you are 144
sure do 122
sure there is 44
sure we do 40
sure i will 32
sure does 54
sure we are 22
sure i am 51
sure thing 785
sure you are 144
sure do 122
sure there is 44
sure we do 40
sure i will 32
sure he will 16
sure am 51
sure i did 54
sure they are 18
sure he is 30
sure it was 24
sure it does 32
sure he did 23
sure am 51
sure i did 54
sure they are 18
sure he is 30
sure it was 24
sure it does 32
sure he did 23