That wasn't right traducir turco
591 traducción paralela
Wasn't that the right thing?
Ama tüm olanlar buna değdi mi?
For you, it wasn't like that, right?
Sen öyle biri değilsin, değil mi?
Well, that wasn't right.
Bu hiç doğru değil işte.
- Say, that wasn't right, was it?
- İyi değildi, değil mi?
I was all right until you asked for that match, wasn't I?
Kibrit isteyene kadar her şey yolundaydı, değil mi?
It wasn't my father's fault that the being he created... became a senseless, murderous monster. He was right.
O yaratığın cani, duygusuz olması... babamın suçu değildi.Babam dürüst biriydi.
- The True Love, wasn't it? - That's right.
- Adı Gerçek Aşk'dı, öyle değil mi?
Wasn't that right, Papa?
Yanlış mı yaptım, baba?
That rhino was mad, all right, wasn't he?
Gergedan çıldırmıştı, değil mi?
That was all right, wasn't it?
Çok zor değildi, öyle değil mi?
You know I wasn't sure that the villagers weren't right and if it did turn out to be some sort of supernatural monster, well why should I involve you?
Biliyor musun kasabalıların haksız olduğundan emin değildim ve eğer o bir çeşit doğaüstü canavar çıksaydı, neden seni buna karıştıracaktım?
It wasn't right for him to go off like that.
Bu şekilde gitmesi doğru değildi.
If it wasn't for me, you'd be tied up... with that broken down cowhand right now.
Eğer bunu yapmasaydım sen şimdi o adamla o çobanla evlenmiş olacaktın, değil mi?
I suddenly got a sneaking suspicion that she wasn't going back to the hotel... so I checked and found I was right.
Bir anda, onun otele gitmediği konusunda içime şüphe düştü... ben de kontrol ettim ve haklıymışım.
That was all right, wasn't it?
Böyle iyiydi, değil mi?
Wasn't that right for me?
Benim için doğru olan şey bu değil miydi?
It wasn't anyone's fault, Bud. That's right.
- Bu, kimsenin hatası değildi Bud.
I didn't say he wasn't right, but even so... is that the only way to handle it :
Haklı olmadığını söylemedim. Ama haklı olsa bile... Bunun çözümü "ihanet" mi?
And I decided that wasn't right.
Ve bunun yanlış olduğuna karar veren bendim.
That's right, Toulouse. My father wasn't a count. I'm scum.
Evet doğru Toulouse, benim babam bir Kont değildi.
That's right but it wasn't real.
Bu doğru fakat onlar sahte.
That wasn't right!
Bu doğru olmadı!
That was all right, wasn't it?
Herhalde bir mahzuru yoktur?
Wasn't Carney's last checkpoint the house on the hill? That's right.
Carney'in son denetleme noktası tepedeki ev değil miydi?
Cherry wasn't right of me to do what I did to you, treating you that way.
Cherry sana yaptığım şey doğru değildi, sana öyle davranmak.
Yes, as a matter of fact, there's... There's hardly a canvas here that... wasn't done right in this house or within 100 yards of it.
Buradaki her tuval ya içeride ya da 90 metre civarında boyandı.
Yes, Father is right, it wasn't in that position before.
Babam haklı, önceden o pozisyonda değildi.
Well... I won't say I wasn't a little sore about it at first But then I told myself that maybe you were right.
Başta kızmadım desem yalan olur ama sonra haklı olabileceğini düşündüm.
Wasn't she the last master's mistress? - That's right.
Bu aile, Matsu-san'ın kızını aldı ve onun kalbini kırdı.
- Wasn't that one all right?
- Deminki uygun değil miydi?
But I quickly realized I wasn't going to stop and that I was making the right decision for the first time.
Ancak birden durmayacağımı fark ettim. İlk kez olsun doğru bir karar veriyordum.
The satellite was orbiting over North America, western Russia and Siberia but that darling little camera went right on taking pictures when it wasn't supposed to.
Uydu Kuzey Amerika, Rusya'nın batısı ve Sibirya'nın üzerinde turluyordu ancak bu minik ve değerli kamera yapmaması gerekirken resimler çekmeye devam etti.
- Wasn't he on Open End? - That's right. - Ro?
- Açık Uç programına mı çıkmıştı?
You said that the time wasn't right yet...
Zamanın doğru olmadığını söyledin... Ne yapmak için zaman doğru değil?
That was right, wasn't it, to tell him I wasn't free?
Yoksa hata mı yaptım, yok mu demeliydim?
What are you doing now, playing right tackle? Maybe it was a sound that should be there and wasn't.
Belki de aradığım ses, olması gereken ama olmayan bir sesti.
I guess you're right. You know, it's sort of like if, uh... That was a woman who just called you on the phone, wasn't it?
Haklısın sanırım ama örnek olarak... az önce yanlış aramayı yapan sanırım bir kadındı çünkü, eğer yanlış arayan bir kadın olursa... işte o zaman "özür dilerim yanlış oldu" deriz.
Yeah, that's all right. Wasn't my dog anyway.
Yani, tamam da o asla benim köpeğim olamaz.
Mr. Janus wasn't there at that time, is that right?
Hiç değilse şimdi etrafta taksi ile niçin dolaştığını biliyorum.
That wasn't the fire bell, right?
Bu, yangın alarmı değildi, öyle değil mi?
That's right! If I wasn't a Christian man, I'd probably be kicking in your ass!
Hırisityan olmasam, döverdim seni!
Right... that he wouldn't know whether it was raining or whether it wasn't raining.
Doğru. Evet.
I know this wasn't easy and this is a bad time for you, but it's gotta be done, you can understand that, right?
Kolay olmadığının ve kötü anlar geçirdiğinin farkındayım. Ama bunları sormamız gerekiyordu. Anlıyorsun, değil mi?
If we tell you that kidnapping wasn't our idea... ... that we planned to take him back to school on Monday... ... you'll laugh, right?
Bizim fikrimizin çocuk kaçırmak olmadığını onu pazartesi sabahı okula geri götürmeyi planladığımızı söylersek bize gülersiniz, değil mi?
That's not right, it wasn't like this just now
Bu olamaz... Temin böyle değildi
That it wasn't right.
Doğru değildi.
If there wasn't money to rip off, and there was a woman you would rip off the women, isn't that right?
Ortada üzerine yatılacak bir para yoksa, siz de kadınların üzerine yatıyordunuz. Öyle değil mi? Hem de China Blossom Moteli'nde!
It wasn't that he could talk, it was what he said, right?
- Mesele konuşabilmesi değil söyledikleri, değil mi Koç? - Evet, öyle.
Me and my mates thought that TV just wasn't NOW, right?
Ben ve arkadaşlarım TV'nin günümüze uygun olmadığını düşündük.
That's his boat. All right, so his car wasn't in the lot, so, uh...
Tamam, arabası da buralarda değil
Well, all right, I did but that wasn't your doing.
Güzel, tamam, öyle yaptım ama senin yaptığın şey değildi.
that wasn't very nice 41
that wasn't a question 26
that wasn't me 262
that wasn't my intention 19
that wasn't it 39
that wasn't your fault 51
that wasn't nice 26
that wasn't so bad 124
that wasn't supposed to happen 22
that wasn't a lie 16
that wasn't a question 26
that wasn't me 262
that wasn't my intention 19
that wasn't it 39
that wasn't your fault 51
that wasn't nice 26
that wasn't so bad 124
that wasn't supposed to happen 22
that wasn't a lie 16
that wasn't part of the plan 20
that wasn't true 25
that wasn't so hard 90
that wasn't her 16
that wasn't the question 20
that wasn't the plan 27
that wasn't necessary 28
that wasn't cool 21
that wasn't the deal 55
that wasn't fair 32
that wasn't true 25
that wasn't so hard 90
that wasn't her 16
that wasn't the question 20
that wasn't the plan 27
that wasn't necessary 28
that wasn't cool 21
that wasn't the deal 55
that wasn't fair 32
that wasn't us 33
that wasn't funny 27
that wasn't you 50
that wasn't my fault 37
that wasn't part of the deal 18
that wasn't bad 18
that wasn't 66
right 138679
right now 7642
rights 33
that wasn't funny 27
that wasn't you 50
that wasn't my fault 37
that wasn't part of the deal 18
that wasn't bad 18
that wasn't 66
right 138679
right now 7642
rights 33
righteous 110
righty 73
righteousness 17
righto 145
right back at you 108
right here 3759
right on 537
right there 2847
right behind you 176
right on time 239
righty 73
righteousness 17
righto 145
right back at you 108
right here 3759
right on 537
right there 2847
right behind you 176
right on time 239