English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / inglés → turco / [ T ] / The big guy

The big guy traducir turco

1,361 traducción paralela
YOU SEE THE BIG GUY?
- Koca adamı gördün mü?
I'm here to meet the big guy for lunch.
- Patronla yemek randevum var.
The big guy's asleep.
Konuşan Bartman.
Where did the big guy go?
Koca adam nereye gitti?
But it was always me, the big guy, who would fall, slip, cut myself or crack my head open.
Ama hep düşen, kayan, biryerini kesen ya da kafasını yaran ben olurdum, ben, koca herif.
Walter took him, the big guy.
Walter aldı onu, hani şu şişman adam.
It's a coup to beat the big guy.
Bu, büyük lokma'yı yenmek için bir şans.
- Just looking out for the big guy.
- Zımba gibiyim. - Tabiki.
Beyoncé, you could use a lot of help, but we all have to play the hand the big guy dealt us. Unless you're lucky enough to have those Queer Eye guys show up at your door.
Beyoncé, bence çok yardıma ihtiyacın var ama hepimiz büyük adamın bize dağıttığı kâğıtlarla oynamak zorundayız tabii eğer abartılı, "Queer Guy" yapımcılarının kapında bitmesi şansına sahip değilsen.
The big guy's looking for a consignment from a wedding in Ringwood last night.
Koca adam dün gece Ringwood'da düğünden yapılan bir sevkiyatı sordu.
Adriana got caught giving the big guy a blowjob.
Adriana koca adamınkini ağzına alırken yakalanmış.
Nah, I'm gonna watch "love boat." I think the big guy in the shorts is finally gonna nail the girl with the clipboard.
yok, ben "aşk gemisi" ni izleyeceğim sanırım kısa pantolonlu adam, kızı sonunda panoya çivileyecek.
Well, the big guy is kinda shy.
Aniki, utangaç biridir.
Anybody got any ideas where the big guy's going?
Koca adamın gitmiş olabileceği yeri bilen var mı?
Do you think he's got the hookup with the big guy himself or what?
Büyük lokmayı kendine mi ayırdı dersin?
Hey, Carrie, you done good. " I like the way you think, big guy.
Fikrini beğendim, koca adam.
OH, SOME BIG GUY COMING FROM THE NORTHEAST OFFICE TO MAKE SURE WE KEEP UP THE I.P.S. IMAGE, SUCH AS IT IS.
Kuzeydoğu bürosundan bir kodaman IPS imajına uyuyor muyuz diye kontrol etmeye gelecek.
Rediscovered that little guy with the crown of thorns and the big old heart.
Dikenli taçlı, büyük yürekli o küçük adamı yeniden keşfettim.
Save the racket for the tennis court, big guy.
Raketi tenis kortuna sakla, koca adam.
Hey, listen, No offense, I'm a big fan of the tough-guy act, but let me tell you what I really think. I think you love the fact that these kids idolize you.
Dinle, Dr. Cox, sert adamları severim fakat ne düşündüğümü söyleyeyim.
Listen, no offence. I'm a big fan of the tough-guy act, but let me tell you what I really think. You love it that these kids idolise you.
Hey dinle, sert adamları severim fakat ne düşündüğümü söyleyeyim.
Put profiles in all the big dating services, hoping to draw the guy out... maybe get a print on a glass, run it against what we've got.
Adamı düşürmeyi umarak, belki bardaktan parmak izi alabilir ve elimizdekiyle... karşılaştırabiliriz diye bütün büyük çöpçatanlık sitelerine üye olduk.
- The big fat mean guy.
- Büyük, şişman, çirkin adamı.
I mean, the guy turned out to be a complete and utter hack... and I, uh, I made a big mistake. I'm sorry.
Pekala, o halde belki de sen yoluna devam etmelisin.
- Big guy in the tux?
- Smokin giyen koca oğlan mı?
Sold... to the big black guy right there.
Şuradaki iri siyah adama satıldı.
I mean, who's gonna mess around in a bar with a big, giant, scary puerto rican guy standing in the door, you know?
Tersi olmalıydı, değil mi? Selam.
I'm the guy trying to help him put together this big business deal.
Ben'e şu büyük iş teklifini yapan benim.
When he kicked the big ugly guy up the balls. That was class.
O koca çirkin adamın taşaklarına tekme attığında mükemmeldi.
I made the big mistake of trying to do some business with the guy.
Onunla iş yapmak gibi büyük bir aptallık yaptım.
Big smiles everyone! You beat the bad guy. What a lot of fun
- Senin tarafından olaya bakmaya çalışıyorum, Buff ama sanırım biraz solumda kalıyor ki, bir şey göremiyorum.
- May wanna hold the waterworks, big guy.
- Gözyaşlarını tutmak isteyebilirsin, büyük adam.
You call this guy the big hero?
- Sen de bu adam için büyük kahraman mı diyorsun?
Well, it's not the size that matters, big guy.
Önemli olan boyutu değil, koca adam.
People hear the name Tobias, they think big, black guy.
İnsanlar Tobias ismini duyduklarında büyük siyahi bir adam sanıyorlar.
The guy's big as that, he's huge.
Koca adam, dev gibi. Adı buydu, biliyor musun?
/ Nothing I could find The guy had a big heart, 550 grams, but otherwise healthy.
- Bir şey bulamadım. Adamın büyük bir kalbi varmış. 550 gram.
So how does a guy as big and as strong as that stab his wife, and only get two inches of blood on the end of the blade?
Nasıl oluyor da o kadar iri ve güçlü bir adamın sapladığı bıçağın sadece beş santimi kanlanıyor?
All I knew is that Luke said Charles was a big guy, and he never talked about him before the cocaine.
Tek bildiğim, Luke'un Charles'ın önemli bir adam olduğunu söylediği. Ve kokainden önce ondan hiç bahsetmemişti.
- Yeah, the big guy.
- Koca adamı mı kastediyorsun? - Evet, koca adamı.
I know you're looking for a big plot twist... ... but there's this other guy, charlie, in the scene with me.
Oh, bak, iyi bir sürprüz son aradığını biliyorum ama, o sahnede benimle birlikte oynayan biri daha var, Charlie.
I just help the little guy. And a big club like this, you tend to forget all about him.
Ben sadece sıradan kimselere yardım ederim ve böyle büyük bir klüpteysen bu onu çok sık unutacağın anlamına gelir.
Well, the guy's a real big shot now and he works for a hotel that looks like something in Europe.
Artık orada büyük adam oldu. Avrupa'daki bir şeye benzeyen bir otelde çalışıyor.
- You're gonna do the stunt, big guy.
- Gösteri senin ellerinde, koca oğlan.
The top guy in the world... is this Japanese dude who weighs about a buck and a quarter. It doesn't matter how big you are.
Bu konuda dünyanın en iyisi... bir buçuk kova ağırlığındaki şu Japon.
Hands on the hood, big guy.
Ellerini arabaya koy, koca oğlan.
Gibbs, that is no weirder than a 350-pound guy with half his body painted yellow and the other half painted green, wearing nothing but shorts in 10-degree weather and a big plastic piece of cheese on his head saying, "Go, Packers!"
Gibbs, 120 kiloluk vücudunun yarısını sarıya, yarısını yeşile boyayıp sadece şort ve kafasında plastik bir peynirle ayazda sokağa çıkıp "Bastır Packers!" diye bağırmaktan farklı değil.
- How was the liquor store, big guy?
Likör dükkânı nasıldı, koca adam?
Away from the face, big guy.
Yüzden uzağa, koca adam.
The next time you see her, give her a big hug and let her know that there's still one guy who's willing to live with her.
Annenin yanına gittiğinde ona güzelce sarıl. Bu dünyada onunla yaşamak isteyen bir erkeğin hâlâ varolduğunu bilsin.
- Does the guy with the big squash always sit in front of you?
- Şu balkabağı her zaman senin önünde mi oturuyor?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]