The k traducir turco
576,436 traducción paralela
Pops and Sutezo brought the kids back!
Babalık ve Sutezo çocukları geri getirdi!
Look, I don't know what the deal is with you two, but it sounds complicated.
Bakın, ikiniz arasında neler olduğunu bilmiyorum ama biraz karışık görünüyor.
Well, we saved the world on this thing,
Bu şeyde dünyayı kurtardık.
I'm excited to tell you that Reiden Global has made a breakthrough, that we believe, with your help, will put an end to the sterility pandemic.
Heyecanlıyım, inanıyorum ki Raiden Global sizin de yardımlarınızla büyük bir adım attı ve artık kısırlık salgınına bir son vereceğiz.
Can we skip the part where you pretend not to know the answer, and get to the part where you tell me the answer?
Cevabı bilmiyormuş gibi davrandığın kısmı atlasak ve bana cevabı söylediğin kısma geçsek olur mu?
Then we'll see if I can beat my high score on the blood pressure machine.
Sonra rekorumu kırıp kırmadığıma bakmak için tansiyonumu ölçeriz.
Did you know I figured out in which order I would eat all my friends in the event of an apocalypse?
Kıyamet sırasında bütün arkadaşlarımı hangi sırayla yiyeceğimi çözdüğümü biliyor muydun?
Yeah, with Penny and Leonard taking in Raj, and Stuart living with Howard and Bernadette, we're the only couple of our social group who doesn't need to fill the holes in their relationship with a third party.
Evet, Penny ve Leonard'ın Raj'ı yanlarına alması ve Stuart'ın Howard ve Bernadette ile yaşamasının ardından sosyal grubumuzda, ilişkisindeki boşlukları üçüncü bir kişi ile doldurma ihtiyacı duymayan tek çift biz kaldık.
How so? Oh, the project is classified. I can't tell you.
Sanırım gizli kısımları bipleyebilirim.
It's like she's stealing him and they're just having the best time doing all their dumb girly stuff together.
Sanki arkadaşımı benden çalıyor ve aptal kız işlerini birlikte yaparak çok güzel vakit geçiriyorlar.
We did the propagation only to the occipital lobe, not to the prefrontal cortex.
Yayılımı sadece artkafasal loba yaptık, prefrontal kortekse değil.
the magic store, the Doctor Who convention, the National Belt Buckle Collector's meet and greet.
Bir bakalım. Sihirbazlık dükkanı. Doctor Who kongresi.
( grunts ) Just because I am easily bothered by light, heat, sound, smell and the way birds look at me does not mean I'm sensitive!
Ama hassas olduğun için bir şey söylemedim. Işık, ısı, ses, koku ve kuşların bakış şeklinin beni kolayca rahatsız etmesi hassas olduğum anlamına gelmiyor!
Yeah, I mean, I'll miss Halley, but it'll be nice to get out of the house, be intellectually stimulated.
Evet, yani, Halley'yi özleyeceğim ama evden çıkıp zihnimi canlandırmak iyi gelecek.
That'll just make the ten minutes between when I get home and her bedtime even more special.
Bu durum eve gelmem ve onun yatma saati arasındaki 10 dakikayı daha özel kılacak sadece.
and that there ends the tale of why I no longer say "God bless you."
Bu da neden artık "Tanrı seni kutsasın" demediğim hikâyesinin sonu.
If I saw her on the street I'd say, "Damn, that girl's fine!"
Onu sokakta görecek olsam, "Vay be, bu kız iyi!" derim.
And-and don't get discouraged if the phone lines are jammed.
Hatların kitlenmesi cesaretinizi kırmasın.
The Big Bang Theory 10x21?
Sezon, 21. Bölüm "Ayrılık Acısı"
I'd say she's copying you again, but I'm getting tired of sitting in the hall.
Yine sizi örnek alıyor derdim ama koridorda oturmaktan bıkkınlık geldi.
Yeah, lying isn't my favorite part of the job.
Evet, yalan söylemek işimin en sevdiğim kısmı değil.
The exit.
Çıkış.
At the most, there were about 400 people living here.
Bir ara burada yaklaşık 400 insan vardı.
Pops and the others are back!
Babalık ve diğerleri döndü!
You know we don't have the tech to make that stuff anymore.
Artık onları yapacak teknolojimiz olmadığını biliyorsunuz.
When we found a connection port to the NetSphere here, we surrounded the area with an electric barrier to keep the Safeguard from invading, and started experiments.
Burada, NetKüresi'ne bir bağlantı portu bulduğumuzda. Muhafız istilalarından korunmak için bir elektrikli bariyer kurduk ve burayı laboratuvar yaptık.
My sister's doing better thanks to the food that Killy gave us.
Killy'nin bize verdiği gıda sayesinde kız kardeşim daha iyi.
In that district, we'd excavated some information from the remains of the city and managed to use it to preserve human life.
Orada, şehrin enkazından biraz veri çıkarttık ve insan hayatını korumak üzere bunu kullanmayı başardık.
Killy, we'd finally gotten the synthetic terminal and everything.
Killy, sentetik terminali nihayet almıştık.
Pops and the others!
Babalık ve diğerleri!
Is that the person who looked like a corpse before?
Bu o cesede benzeyen kız mı?
Gather everyone together and go up the tower.
Herkesi topla ve kulenin tepesine çık.
The net terminal you used has just now lost its effectiveness.
Kullandığın net terminali az önce geçersiz kılındı.
Well, I'm guessing it has something to do with the mother / daughter talent show
Anne / kız yetenek yarışmasıyla alakalı olabilir diye düşünüyorum.
Well, if you're gonna let that stop you, I'm surprised you can get out of bed in the morning.
Bunun seni durdurmasına izin vereceksen her sabah yataktan nasıl çıkıyorsun?
And the girls are free to perform with whomever they choose.
Kızlar kiminle isterlerse onunla sahneye çıkmak konusunda özgürler.
Welcome to the dark side of parenting.
Ebeveynliğin karanlık tarafına hoş geldin.
The TV isn't even on.
Televizyon açık değil bile.
All right, you know what, I will take her to the hospital, you go on with Emma, and just meet me there, okay?
Ben onu hastaneye yetiştireyim sen Emma'yla sahneye çık. Orada bizi bulursun.
One of the most important lessons that I've learned in life is to never, ever give up on your goals, even if your obstacle happens to be, like, you know, like, a tiny, fluffy, little puppy.
Hayatta öğrendiğim en önemli, derslerden biri asla ama asla hedeflerinden vazgeçmemek... engeller olsa bile küçük kabarık yavru köpekler engel olsa bile.
"into the darkest place that has ever existed."
Varolan en karanlık yere.
That's only the first part of the story.
Bu hikayenin yalnızca ilk kısmı.
But the second part of the story... Like, the important part...
Ama hikayenin ikinci kısmı ise önemli kısım ise, bugün ben bir kahraman oldum.
The cfo of woo-myung group, who vanished just before being summoned by prosecutors, has been found dead of a heart attack in a Seoul hotel.
Savcılık tarafından ifade vermeye çağrılmadan önce ortadan kaybolan Woo-Myung Grubu'nun CFO'su Seul'deki bir otelde kalp krizinden ölü bulundu.
You'll watch the sunrise with blood seeping out your asshole.
Gündoğumunu, kıçından sızan kanlarla izleyeceksin.
Things are different under the new prison service head.
Yeni Cezaevi Genel Müdürü geldiğinden beri işler artık farklı.
You kissing the ass of a jerk who don't belong to any gang.
Herhangi bir çeteye ait olmayan bir pisliğin kıçını öpüyorsun.
Dr. Kim I've told him often we need someone from the police.
Ona sık sık polisten birilerine ihtiyacımız olduğunu söyledim.
The light's green.
Yeşil ışık yandı.
When the message comes in, the inside starts to get prepared.
Mesaj içeri ulaştığında içeride hazırlık başlar.
Blockade all the exits and arrest everyone involved.
Tüm çıkışları engelleyin ve ilgili herkesi tutuklayın.
the king in the north 53
the king is dead 59
the king 315
the keys 142
the kitchen 110
the killing 24
the knife 97
the key 237
the kiss 47
the kid 193
the king is dead 59
the king 315
the keys 142
the kitchen 110
the killing 24
the knife 97
the key 237
the kiss 47
the kid 193