The knife traducir turco
6,692 traducción paralela
You placed the knife exactly two inches below my jaw.
Bıçağı çenemin 2 santim altına tam olarak doğru yere yerleştirdin.
This key was beside the knife.
Bu anahtar bıçağın yanındaydı.
Drop the knife, drop the bag.
Bıçağı bırak, bırak çantayı.
Put the knife down!
At o bıçağı!
Just put the knife down.
Hadi bırak o bıçağı.
Did you plant the knife on him?
Bıçağı onun yanına sen mi bıraktın?
Emily only planted the knife...
Emily sadece bıçağı oraya koydu.
Yeah, I already did a trace on the knife to see where and when it was purchased to make sure it was his.
Evet, bıçağın onun olup olmadığına emin olmak için ne zaman ve nereden aldığının izini sürdüm.
The knife that killed Conrad did belong to Vince.
Conrad'ı öldüren bıçak Vince'e aitmiş.
Souderses go under the knife all the time.
Souderslar her zaman bıçak altına yatar.
Abraham took up the knife for those in his household who were not of his covenant.
Vadettiği olmayan İbrahim, hanesinde olanlar için bıçağa sarıldı.
Give her the knife.
Daha geniş bir alana ihtiyacı var.
You've got a couple hairline fractures, but the knife missed - your spleen by half an inch.
Birkaç kılcal kırığın var fakat bıçak, dalağını 2 santimle sıyırmış.
The knife's not there.
Bıçak orada değil.
Kai wants us to do a locator spell on the knife.
Kai bıçak için yer büyüsü yapmamızı istiyor.
Because if Kai goes for the knife, I will kill him because the knife is right here where I hid it.
Çünkü Kai bıçağı bulmak için gelirse onu öldürürüm zira bıçak tam burada, sakladığım yerde.
Put the knife down
Bıçağı yere at.
You just hold the knife and let him spin around it.
Sadece bıçağı tut ve bırak etrafında dönsün.
- Did you get the knife?
- Bıçağı aldın mı?
Oh, wait, I already had the knife.
Bekle, zaten bıçağım vardı.
[Sighs] We're low on red band reserves, but no one goes under the knife without a pep talk, not on my watch.
Kırmızı bileklik rezervlerimiz düşük ama kimse moral konuşması yapmadan bıçak altına yatamaz hele ki benim gözetimimdeyken.
The knife!
Bıçak!
Do you have the knife?
Bıçağın var mı?
Then, as his host, who should against his murderer shut the door, not bear the knife myself.
Hem ev sahibi olarak bırak bizzat bıçaklamayı öldürmek için hamle edeni engellemem gerek.
I'll sharpen the knife, hire you a counselor so you two can sleep at night after you cut Nate and Topher's heads off.
Bıçağı da iyelerim, Nate ve Topher'ın kafasını kestikten sonra.. . ... rahat uyuyun diye bir milletvekili de tutarım size.
Bring the knife for the oath of blood!
Kan yemini için bıçağı getirin!
So the obsidian knife must've been used to cover up the initial stab wound.
Demek ki obsidiyan bıçak, asıl bıçak yarasını saklamak için kullanılmış. Evet.
The killer probably thought we were going to stop at the obsidian knife, and not search for another weapon.
Katil muhtemelen obsidiyan bıçakta kalıp başka silah aramayacağımızı sandı.
Right, okay- - was the piece he ordered big enough to make a knife?
Aldığı parça bıçak yapabilecek kadar büyük müymüş? Evet.
We have the murder weapon. And it's not the obsidian knife you burned on the remains in an attempt to mislead us.
Bizi şaşırtmak için, cesetle birlikte yaktığınız obsidiyan bıçak değil.
Judging by the cuts on the victim, I'd say the killer used a liston knife.
Kesiklere bakılırsa katil, liston bir bıçak kullanılmış diyebilirim.
An antique liston knife... very popular for amputations during the civil war.
Antika liston çakısı iç savaş sırasında oldukça popülerdi.
It's where Bentley got the liston knife.
Liston çakısı Bentley'de.
No, it was... The knot was too tight, I was going to get a knife, you know, when I got back to work but because of that, I didn't.
Hayır düğüm çok sıkıydı, bıçak almaya gidiyordum, iş çıkınca zaman bulamadım yapmadım.
The striations are too broad for a knife.
Çizikler bir bıçak için çok geniş.
According to the police report, she threatened one of Robbie's schoolmates with a knife.
Rapora göre Robbie'nin okul arkadaşını bıçakla tehdit etmiş.
Maybe the kind of guy who'd carry a knife.
Bıçak taşıyabilecek tipte biri.
Jack Knife is one of the first anti-heroes to emerge from the slasher film genre.
Jack Knife katliam film türünde zuhur eden ilk anti kahraman.
But in this day and age, with all the bullying, modern audiences tend to sympathize with Jack Knife.
Ama bugün, bu çağda onca kabadayılık varken modern seyirci Jack Knife'a kendini yakın hissediyor.
- Ben : That's the type of knife that's presumed to have killed Conrad Grayson.
- Bu Conrad Grayson'ı öldürdüğü düşünülen bıçağın aynısı.
The body of a man was discovered with a knife that had Conrad Grayson's DNA on it.
Bir adamın cesedinde, üzerinde Conrad Grayson'ın DNA'sını taşıyan bir bıçak bulundu.
He stood up, threatened Benton, who then stabbed him with the steak knife.
Ayağa kalkıp Benton'ı tehdit etti, Benton da onu bıçakladı.
We're snowed in here with an airport full of cranky passengers, a dead fake air marshal, and his killer somewhere on the loose, with a knife and a gun. Anybody else feel like they're playing "Clue"?
Bir havaalanı dolusu huysuz yolcularla, sahte bir ölü hava polisiyle bir yerlere kaçmış bıçaklı ve silahlı katiliyle, burada kar altında mahsur kaldık. "Clue" oynuyormuş gibi hisseden başka biri var mı?
Dr. Dapper in the men's room with the carbon fiber knife.
Dr. Dapper, erkekler tuvaletindeki karbon lifinden yapılma bıçaklı kişi.
Someone didn't like the outfit he had on, so they cut him out of it with a knife.
Birisi, onun kıyafetini beğenmedi. Ve bir bıçakla keserek çıkardılar.
What the hell are we gonna do with a knife?
Bu bıçakla ne yapacağız ki?
Phillip is arguably the greatest knife-thrower in the world.
Phillip muhtemelen dunyadaki en iyi bicak aticisidir.
If the only way to restore Jo's magic is to reunite her with that knife, Kai's gonna come for it.
Jo'nun gücünü geri kazanması için tek yol o bıçak ile birleşmesiyse Kai o bıçak için gelecektir.
I'm going to find a bandage while you figure out how to put the magic in this knife into our sister.
Ben gidip sargı bezi bulacağım. Sen de gücü bıçaktan kardeşimize aktarmanın bir yolunu bulmaya çalış.
Does she look like the type who would knife a teacher? That's the joke.
Hiç onda bir öğretmeni bıçakla öldürecek tip var mı?
Come, thick night, and pall thee in the dunnest smoke of hell, that my keen knife see not the wound it makes, nor heaven peep through the blanket of the dark to cry, "Hold, hold!"
Gel zifirî karanlık gece! Cehennemin en kesif dumanını sarınıp gel ki ne keskin bıçağım açtığı yarayı görsün ne de cennet karanlık örtüsünün altından bakıp "Dur, yapma!" diye feryat etsin.
knife 176
the king in the north 53
the king is dead 59
the king 315
the keys 142
the kitchen 110
the killing 24
the key 237
the kiss 47
the kid 193
the king in the north 53
the king is dead 59
the king 315
the keys 142
the kitchen 110
the killing 24
the key 237
the kiss 47
the kid 193