The most important thing traducir turco
2,068 traducción paralela
The understanding that money is the most important thing? Or the idea that the only life worth living... is one that you're really passionate about, Will?
Paranın, dünyadaki en önemli şey olduğunu mu yoksa yaşamaya değer tek hayatın, tutku ile bağlı olduğun hayat olduğunu fikrini kabul ederek mi?
This is the most important thing you will ever do.
Bu, hayatınız boyunca yapacağınız en önemli şey olacak.
He left behind the most important thing.
En önemli şeyi arkasında bırakmış.
That is the most important thing, and the clothes can wait.
En önemli şey bu. Ve giysiler bekleyebilir.
Trust is the most important thing in a relationship.
Bir ilişkide en önemli şey güvendir.
- Family is the most important thing,
- Aile en önemli şeydir.
Your family should be the most important thing.
Aileniz en önemli şey olmalı.
And your family is the most important thing to us...
Aileniz bizim için en önemli şeydir...
The most important thing now, is to get the books back!
En önemli şey kitaplar!
I don't know about you, but, for me, the most important thing, much more important than material goods, is the Silence of The Lambs.
Siz ne düşünürsünüz bilmem ama benim için hayatta önemli olan şey somut şeylerdense şekillerin sessizliğidir.
Um, no, um, no. Kids, look, The most important thing is that you be yourselves, okay?
Hayır, hayır bakın çocuklar en önemli olan, kendiniz gibi davranmaktır.
All right, look, it's the first day of school, so remember the most important thing :
Bakın, okulun ilk günü, şunu sakın aklınızdan çıkarmayın :
But... of course, that's not the most important thing.
Ama... Tabii ki önemli olan bu değil.
But the most important thing is the trust the public has in our products.
Fakat firmamızın ürettiği ürünlerin en önemlisi güvendir.
Now the most important thing when throwing a football Is the follow through.
Topu fırlatırken en önemli şey dengeni korumaktır.
You said yourself the most important thing right now is finding the Stone of Tears.
Şuanda en önemli şeyin Gözyaşı Taşı'nı bulmak olduğunu sen söyledin.
And your friendship is the most important thing to me. And he's off-limits.
Senin arkadaşlığın benim için en önemli şey ve o benim ilgi alanım dışında.
Jesus said the most important thing you could do with your life is to love God with everything you are and love others as yourself.
İsa der ki : Yapabileceğin en önemli şey şudur, Tanrı'yı her şeyinle sev ve diğerlerini de kendin kadar sev.
That's the most important thing.
Ne olursa olsun, pes etme.
Errands are very important, but really the most important thing right now is for me to stay relaxed if you don't want my tubes to get all tensed up.
Ayak işleri önemlidir ama benim için şu anda yapılacak en önemli iş rahatlamak, tabi tüplerimin gerilmesini istemiyorsanız.
I have completely failed at the most important thing in life.
Hayatımdaki en önemli konuda tamamen sıçmış durumdayım.
Must protect him Will not be our future unless we protect the most important thing
Benim geleceğe kalacak en önemli şeyi korumam gerek.
The most important thing?
En önemli şeyi mi?
The most important thing about an interview Is to express enthusiasm in a believable way.
Bir görüşmede en önemli şey, en inandırıcı şekilde şevkini göstermektir.
Okay, all of the things are important to remember, but the most important thing is that no one say anything about my pregnancy at the wedding.
Tamam, yazdıklarımızın hepsini unutmamalısınız ama en önemlisi hiç kimse, düğünde hamileliğimle ilgili... bir şey söylemeyecek.
All right, Shawn, now, the most important thing about playing second base is the footwork.
Evet, Shawn. İkinci bölgede oynamanın en önemli esprisi ayak oyunlarıdır.
Well, you just said the most important thing, Pete.
En önemli şeyi söyledin, Pete.
But I'm okay and that is the most important thing.
Ama merak etme bana bir şey olmadı.
No, you're the most important thing in my life.
Maçları bitiremezsen programı devam ettiremem.
but, uh, you know, the most important thing is that you not become emotionally attached to any of them.
Ama biliyorsun, en önemli şey hiçbirine duygusal olarak bağlanmamaktır.
That is the most important thing.
Merhaba haklısın.
Now, to us that seems like a really stupid move, but the most important thing for a Greek hero was something called "kleos", fame.
Şimdi bu hareket bize ne kadar aptalca görünse de, bir Yunan kahramanı için en önemli şey "kleos" yani şöhretti.
You told me football was the most important thing in the world.
Futbolun dünyadaki en önemli şey olduğunu sen söyledin.
That's the most important thing.
En önemlisi o.
It's the most important thing.
En önemli şey budur.
You said that the environment was the most important thing to your husband.
Çevrenin, kocanız için en önemli şey olduğunu söylemiştiniz.
First, family is the most important thing you could ever have.
İlki, aile sahip olabileceğiniz en iyi şeydir.
That's the most important thing.
En önemlisi bu.
Being popular is the most important thing in the world.
Popüler olmak dünyanın en önemli şeyidir.
"Popular is the most important thing"?
Popülerlik en önemli şeydir.
And... what other people think is the most important thing in the world.
Bir de diğerlerinin ne düşündüğü bu hayattaki en önemli şeydir.
And that's the most important thing, isn't it?
En önemli olan bu, değil mi?
I want him to believe in love, because it is the most important thing.
Sevgiye inanmasını istiyorum, çünkü en önemli şey bu.
The most important thing we can do right now is stay alive.
Şu anda yapabileceğimiz en önemli şey hayatta kalmak.
- The most important thing is to understand her, understand the paradox.
Onları anlamak için en önemli şey, paradoksu anlayabilmek.
What's the most important thing that we talked about that you have to remember?
Konuştuklarımız arasında hatırlaman gereken en önemli şey ne?
I think the most important thing in a relationship is honesty.
Bence bir ilişkideki en önemli şey dürüstlük.
Family is the most important thing.
Aile en önemli varlıktır.
You kids are the most important thing in the world to me.
Çocuklarım, bu dünyadaki her şeyden daha önemli.
The only thing that amazes me is the speed with which things are falling apart, and that message now is the single most important thing in my life.
Şu anda beni hayrete düşüren tek şey, Herşeyin nasıI müthiş bir hızla çözüldüğünü görmek. Ve artık bu mesaj hayatımdaki tek önemli şey haline geldi.
I nearly lost the most important thing in the Universe.
Neredeyse evrendeki en önemli şeyi kaybediyordum.
the most important 24
the most 28
important things 24
the mentalist 91
the more the merrier 116
the message 46
the moon 186
the middle east 33
the man 273
the merrier 49
the most 28
important things 24
the mentalist 91
the more the merrier 116
the message 46
the moon 186
the middle east 33
the man 273
the merrier 49
the music 166
the moment of truth 36
the money 459
the money's gone 37
the more i think about it 71
the mask 38
the money's good 16
the men 76
the man himself 21
the maid 51
the moment of truth 36
the money 459
the money's gone 37
the more i think about it 71
the mask 38
the money's good 16
the men 76
the man himself 21
the maid 51
the mother 105
the mall 39
the movie 102
the map 56
the more 64
the manager 72
the master 100
the music box 16
the mirror 38
the murder weapon 51
the mall 39
the movie 102
the map 56
the more 64
the manager 72
the master 100
the music box 16
the mirror 38
the murder weapon 51