English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / inglés → turco / [ T ] / Then you're right

Then you're right traducir turco

818 traducción paralela
Right. Now then, you're absolutely sure the other one is Arnold Knox?
Diğerinin Arnold Knox olduğundan emin misin?
And then ted said, yes, you're right.
Sonra Ted, "Evet, haklısın. İşte geliyor." dedi.
If you're right about the legend, then this casket may contain the Scroll of Thoth from the holy of holies in the temple. And I can hardly wait to get back to find out.
Söylence konusunda haklıysan, bu kutunun içinde tapınaktaki en kutsal şey, yani Thot'un Parşömeni olmalı ve ne olduğunu anlamak için bekleyemem.
All right, come on then if you're afraid.
Tamam. Madem korkuyorsun, gel bakalım.
Then think how you're killing his right to a normal life.
Sonra da normal bir hayat sürme hakkını nasıl öldürdüğünüzü düşünün.
All right, then, come on down if you're not afraid of anything.
Mademki hiçbir şeyden korkmuyorsun o zaman aşağı gelsene.
All right, then, you're a hermit.
Pekâlâ, o zaman sen bir keşişsin.
All right, then you tell me what it means, you're so smart.
Pekala, o zaman bana anlamını söyle, seni ukala.
Then you're right not to tell anyone.
O zaman kimseye söylememekte haklısın.
Then, all of a sudden, you're driving along... and smacko, your own hometown up and hits you... right in the face.
Sonra, bir gün arabanla giderken bir anda bam! Memleketin bir yumruk gibi suratında patlayıveriyor.
You go up there and live seven years with my wife, and then if you're still in your right mind, come back down here and tell me about it.
Benim karımla yedi yıl geçirin... eğer aklınızı kaçırmazsanız, gelip bana haber verin.
Then we're agreed, and you'll go right away and leave us alone.
O halde anlaştık, sen de burdan hemen ayrılıp bizi yalnız bırakacaksın.
If she double-crossed you, if she's with Slim now, then you're all right.
Eğer Anna sana çifte ihanet ettiyse eğer şu an Slim ile birlikteyse senin için sorun yok.
Then before they've time to reload, you're up and running and we both head for the woods. Right? - I can't!
Silahlarını dolduramadan, kalk ve kaç ikimiz de ormanda buluşuruz, tamam mı?
- and then you're going to lock the door. - Right.
Sonra da kapıyı kilitleyeceksin.
You don't know what it's like to live one way all your life... confident that you're right... and then suddenly find out that you're all wrong.
Hayatın boyunca haklı olduğundan şüphe etmeden... bildiğin yolda yürürken, birden her şeyi... yanlış yaptığını anlamanın ne demek olduğunu bilemezsin.
And then, afterwards, you're all right again.
Ayrıca bilahare, yeniden iyileşeceksin.
All right then, you're tired.
Pekala, sen yoruldun.
So, if i'm wrong and you're right, then how come every move i made turned out wrong?
Yani ben haksızsam ve de sen haklıysan o zaman nasıl oluyor da yaptığım her hareket yanlış oluyor?
Yes, you're right, I've done it already, but I had a very different motive then.
Evet, haklısın, zaten bunu yapmıştım, ama o zaman çok farklı bir güdüm vardı.
Then you're going to be all right.
Bundan sonra düzeleceksin demekki.
I don't see how you maintain you're respecting the cease-fire and then make vicious attacks on our men right in front of our faces!
Gözümüzün önünde adamlarımıza iğrenç bir saldırı yaparak Ateşkese saygı göstermeyi nasıl sürdüreceğinizi anlayamıyorum!
If you did, then you're right.
Öyleyse, doğrusunu yapmışsın, evlat.
Then, uh, you're really all right with that general, ain't you?
Yani, general ile aranız iyi, doğrumu?
If living is the way you carry on, then you're right.
Yaşamak sizin gibi davranmaksa, haklısınız.
Then you're right, Mr. Spock. Watkins must have been murdered.
- O halde Watkins öldürülmüş olmalı.
So, you're doing all right then, Eric.
Demek keyfin yerinde Eric.
You're all right, then?
- Demek iyisin?
If you didn't have the blues then... you're right, you don't know nothing about it.
Βöyle bir hüzün yaşamadιysan... haklιsιn, bu kοnuda hiçbir fikrin yοk.
- Right, then. - You come here... you're liable to say you found us.
Buraya gelirsen... bizi bulduğunu söyleme fırsatı doğar.
Okay, as long as the shower's runnin', then you're all right.
Tamam, duş seni kendine getirir.
Ifyou call sleeping with whomever we chose playing, then you're right.
İstediğimizle sevişmeyi oynamak olarak adlandırıyorsanız haklısınız.
You're quiet all the time, then right in front of a motel, eh?
Hiç konuşmuyorsun ama doğrudan otelin önüne çekiyorsun.
You're at the right place then, son.
Doğru yöndesin, oğul.
You're right, first. Then he'll kill you with my laser.
Haklısın, önce beni, sonra benim lazerimle seni öldürecek.
Then you're going to come home, and then it's up to you. I hope you make the right decision.
Ve sonra eve döneceksin ve sonrası sana kalmış, umarım doğru kararı verirsin.
You're trying to say you just got an urge to contribute to his committee before you met with him and then right after?
Kendisiyle buluşmanızdan hemen önce ve hemen sonra... derneğe bir bağış yapma ihtiyacı mı duydunuz?
At first, you're right, it is horrible, but then you start to think about a thousand other different things :
İlk olarak, haklısın korkunç bir durum. Ama sonra insan binlerce başka farklı şeyleri düşünmeye başlıyor :
I mean, if you're living with somebody in one little room... and there's a life going on between you and the person you're living with... well, then a whole adventure can be going on right in that room.
Küçük bir odada birisiyle beraber yaşıyorsan ve birlikte yaşadığın kişiyle aranızda bir yaşam paylaşılıyorsa o odada başlı başına bir macera yaşanıyor olabilir.
Then you're gonna have idiots like you plaguing your life! That's right.
O zaman kendin gibi hayatı zehir eden salaklara sahip olacaksın.
Unless you're a young attractive girl who likes jazz - and then it's just down there, on the right.
Tabi caz seven çekici bir kız değilsen. Eğer öyleysen odam sağ tarafta.
Then I realized, you're such a cheap son of a bitch, you probably wouldn't satisfy my sense of right or wrong.
Ama sonra ne kadar ucuz bir herif olduğun aklıma geldi. Ancak adalet duygumu tatmin edemezsin.
Like Davy Crockett always said - be sure you're right, then go ahead.
Davy Crockett'in hep dediği gibi - Haklı olduğuna emin ol, ve ileri git.
If you're right, Rickles, then they're learning.
Eğer haklıysan, Rickles... O zaman öğreniyorlar demektir.
Then when your buyer wants to test the coke, you're gonna hand him my bag, and it's gonna test out 90o / o pure, right?
Alıcınız kokain'i rtest etmek istediğinde, benim malı vereçeksiniz ve % 90 saf kokaini deneyecek, öylemi?
As soon as you mention that you're from the police, then right away, everybody starts speculating, especially when you say you're from Homicide.
Polis olduğunuzu söylediğiniz anda herkes derhal spekülasyona başlıyor. Özellikle de cinayet masasından olduğunuzu söylediğinizde.
I don't promise nothing, but I'll take you as far as I can. Then you're on your own, right? - Right.
Hiçbir şeye söz vermiyorum ama seni olabildiğince uzağa götüreceğim.
You're absolutely right. If that's the law, then... that's the law.
Kurallar böyleyse böyledir.
When you think right, then you'll understand, and when I tell you, then you're thinking, ain't gonna be so right. Take your stuff, get out.
Doğru düşününce, sen de anlayacaksın, ve sana söylediğimde, sonra düşüneceksin, ve sana doğru gelmeyecek.
You're right, but you gotta get to the big time first, then you can do good things.
Haklısın ama ilk kez en yüksek düzeye ulaşmalısın, sonra iyi şeyler yapabilirsin.
All right. Then have the decency to tell him you're leaving.
Anlarım ama Richard'a gittiğini söylemek nezaketini göstermelisin.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]