There is no plan traducir turco
146 traducción paralela
The only plan in this business is that there is no plan. What is that?
"Bizim işteki tek plan, plan olmamasıdır." Nasıl iş bu?
- Now there is no plan. Before we changed course, we were headed straight for an Allied ambush.
Rotamızı değiştirmeden önce bir Müttefik tuzağına doğru gidiyorduk.
There is no plan B.
B planı diye birşey yok.
There is no plan!
Ana da deme plan da deme.
I don't know. I'm starting to think there is no plan, and if there is I'm not clued in at all.
Bir planın olmadığını düşünmeye başlıyorum, eğer varsa bile en ufak bir fikrim yok.
- ln our business, the only plan is : - There is no plan.
Bizim işteki tek plan plan olmamasıdır.
People want to know what plan B is for Friday. Tell them there is no plan B.
- B planının olmadığını söyle.
There is no plan, there is no map.
Bir plan yok, bir harita yok.
There is no plan.
Bir plan yok.
'There is no plan to sell off hospitals.'
Hastaneleri elden çıkarmak gibi bir plan yok.
- There is no plan, Screwie.
Plan falan yok, Kaçık.
There is no plan B. There's only plan A.
B planı yok, sadece A planı.
There is no plan.
Plan falan yok.
Nothing, I... there is no plan.
Hiçbir şey, ben... Plan falan yok.
There is no plan B. We leave now.
B plani felan yok. Gidiyoruz simdi.
There is no plan B. Must attacking the mother ship.
B planı diye bir şey yok. Ana gemiye saldırmamız lazım.
- There is no plan "B."
- B planım yok.
You'll be happy to know there is no plan for this.
Buna sevineceksin çünkü, bir görevimiz yok.
There is no plan.
Plan yattı.
I don't know where you're aimin'to go when you leave us, Jesse, or what you plan on doin'once you get there but, whatever it is, you ain't gonna be no better off than you are now.
Nereye gideceksin ve bizi ne zaman terkedeceksin ya da gittiğin yerde ne yapacaksın, bilmiyorum, Jesse ama ne olursa olsun, şu anki durumundan daha kötü olmazsın.
- There is no plan. If you don't want to go, that's fine.
Bizim işteki tek plan plan olmamasıdır.
According to the last published government plan, there is no provision made for granting the facilities of evacuation to able-bodied men over the age of 18.
Basılı son hükümet planına göre... tahliye tesislerine 18 yaşından büyük sağlıklı erkeklerin yerleştirilmesi yönünde... bir düzenleme bulunmuyor.
Even if His plan's not apparent to us at the moment. Sonja, what if there is no God? Boris Dimitrovitch, are you joking?
- Evet, ama eğer onu Tanrı yarattıysa, düşündüğü amaç şu an bize uygun gelmese bile güzel bir amaç olmalı.
There is no other plan.
Başka plan yok.
- Well, there is no layaway plan.
- Özel bir ödeme plani yok.
I keep telling you, there is no plot!
Size söyleyip duruyorum, ortada plan falan yok!
I sense your plan of action, but there is no need for self-sacrifice.
Planını anlıyorum ama kendini feda etmene gerek yok.
If i have to devise a strategy around that story, then there is no strategy.
Bu hikayeyle ilgili bir plan yapmak zorunda olsaydım, yapamazdım.
As far as the Marshall Plan is concerned, there was no normal discussion.
bildiğim kadarıyla Marshal Planı söz konusu olduğunda, Hiçbir normal karar yoktu.
And somewhere out there is an irritating blonde about to follow a plan that no longer exists.
Ve dışarılarda bir yerde... sinir bozucu bir sarışın daha fazla var olmayan bir planı uygulamaya çalışıyor.
because there is no divine plan.
Çünkü "İlahi Plan." diye bir şey yok.
But since there was no definite plan or date attached... now the invitation is just out there floating in the universe.
- Ama o zamandan beri ne belli bir plan yapıldı, ne de bir tarih belirlendi. Artık o davet evrende bir yerlerde dolaşıyor.
There is no evil plan afoot here.
Kötü bir niyetim falan yok.
- There is no backup.
- Yedek planımız yok.
There is no master plan.
Büyük bir planım yok.
- We believe there is no alternative plan.
- Alternatif bir plan olmadığına inanıyoruz.
This is no action plan What are you doing in there?
Bu planlı değil. Ne işin var orada?
There is careful planning and shopping and preparation... that goes into every meal... no matter how boring and simple it may seem to you.
- Bizim yemeklerimizde işlerin böyle yürümediğini bilirsin. Her yemek için özel bir plan bir alışveriş ve hazırlık yapılır.
There's no plan for integrating immigrants in society, and this is a problem for all immigrants in the country.
Göçmenleri toplumla kaynaştırmak için planlar yok ve bu bütün göçmenler için bir problem.
- There is no fucking plan!
? - Bir şey planladığım yok!
No hurry, but is there a plan?
Acele etmiyorum ama bir planımız var mı?
I must execute the plan immediately. even if there is no one nearby.
Yakınımda kimse olmasa bile, planı uygulayacağım.
Is there a "no towelette" clause in your plan?
Planında "Islak medil yasak" diye bir cümlemi var?
There's no such thing as the Committee to Plan Parties. There is now.
Parti Düzenleme Komitesi diye birşey yok.
There is no way that the real Kira would go through the trouble of getting L to appear on TV, only to stop trying to kill him.
Kira niye bizim planımıza uyup L'in TV'ye çıkmasını engellesin ki?
There's no plan for doing this alone, is there?
Bunu yalnız yapma planı yok, değil mi?
there is no time left for planning.
Plan yapacak zaman kalmadı.
Nothing, I... there is no plan.
Plan falan yok.
There is no realistic long-term plan for you and this child.
Bu, ikiniz için, gerçekçi uzun vadeli bir plan değil.
There is no Chinese plan to take over America.
Amerika'yı ele geçirmek için Çinli planı falan yok.
There is no other plan, Mr. President. That is it.
Başka bir planımız yok Sayın Başkan.
there isn't 382
there is no such thing 30
there is no need 45
there isn't any 54
there is no escape 44
there is no god 74
there is nothing 106
there is hope 43
there is no time 77
there is 1445
there is no such thing 30
there is no need 45
there isn't any 54
there is no escape 44
there is no god 74
there is nothing 106
there is hope 43
there is no time 77
there is 1445