There it is again traducir turco
344 traducción paralela
Just a bit of magic dust... and there it is again.
Birazcık sihirli toz ve işte yine buradaymış.
There it is again.
İşte yine ötüyor.
The old ritual, there it is again.
O eski tören sözleri işte yine burada.
There it is again, sir.
Yine orada, efendim.
There it is again.
Yine duyuluyor.
Hey, there it is again!
Yine başladı.
There it is again...
İşte yine geliyor...
Well, there it is again.
İşte yine burada.
No, it's holding a lateral line. There it is again.
Hayır, yana doğru bir hat çiziyor.
There it is again.
- İşte yine yaptın.
There it is again!
Bak yine!
- There it is again- - "Apparently."
- İşte yine karşımızda : "Görünüşte."
There it is again, that continual mocking tone.
İşte gene başladı, şu sürekli alaycı ses tonu.
There it is again.
Yine çıktı.
There it is again.
İşte orda yine.
There it is again.
İşte yine oluyor.
There it is again, sir.
İşte, yok.
There it is again. " Proceed immediately to latitude 30 north, longitude 45 west.
Yine geldi. " Derhal 30 derece........ kuzey enlemi, 45 derece batı boylamına gidin.
There it is again, this feeling of well-being... as if inside my body a hand was softly tightening.
İşte yine aynı şey.Bu içimdeki huzur duygusu... Sanki içimde bir el geziniyormuş gibi...
There it is again, sir.
Bir kez daha oldu efendim.
Well, there it is again, sir.
İşte gene oldu efendim.
- There it is again.
- Al işte yine.
There it is again.
İşte yine oldu!
2-3-0. See, there it is again, 23.
2-3-0. gördün mü, yine oldu, 23.
There it is again. I never tire of hearing that.
- Bunu duymaktan asla sıkılmam.
No, no, there it is again.
Hayır, hayır, tekrar orada.
There it is again.
İşte yine orada.
Look, there it is again.
Bakın, işte yine.
There it is again.
İşte yine oldu.
There it is again.
İşte gene oldu.
There it is again.
İşte. Yine o.
And now it's gone... there it is again!
Göğsümde gerçek bir karıncalanma gibi. Şimdi geçti. İşte yine oldu.
Go straight... and then go straight again... and from there turn around... and go straight and there it is.
Düz gidin, sola dönün, sonra bir daha sola dönün ve düz gidin.
And yet again, there's no law about it, is there?
Ama sonuçta kanun yok, değil mi?
We need... to get used to it and when the cafe is open again and there are lots of people everything will be much easier.
Buna... alışmamız gerek... ve kafe yeniden açılıp yine çok kişi olduğunda her şey çok daha kolay olacaktır.
Lights and dust, as if they're digging themselves out. There it comes again!
Işık ve toz sanki kraterden dışarı çıkmak için kazıyorlar İşte gene belirdi!
All right, Mr. Mayor, if that's the way it is, no sense in asking you again, is there?
Pekâlâ, Başkan, işler böyle yürüyorsa yeniden sormanın bir anlamı yok öyleyse, değil mi?
My father said that when the time came that we had enough again, and there would be such a time, he said, I must not forget what it is like to be hungry.
Babam tekrar eski varlığımıza kavuştuğumuzda... ki o gün de yakında gelecek demişti... aç olmanın nasıl bir şey olduğunu unutmamalısın demişti.
There it is again, dead ahead.
- Fare de biziz.
The defeat of 1955 shows again that the fight for national liberation cannot be separated from the class struggle, that there is no winning national revolution if it is not also a social revolution.
1955 yenilgisi bir kez daha, ulusal özgürleşme savaşımının sınıf mücadelesinden ayrılamayacağını göstermiş oldu. Eğer ortada bir sosyal devrim yok ise ulusal bir devrimin kazanılamayacağını gösterdi.
" For there is hope for a tree if it be cut down, it will sprout again
"Kesilmiş bir ağaç için umut vardır Çünkü yeniden filizlenir"
It started this morning and here it is again. It seems to be coming from somewhere up there.
İlk bu sabah gördüm ve şimdi yine başladı.
Is there someone down there for me? Mm-hmm. It's that horrible old coot again.
Aşağıda benim için biri mi var? Yine o iğrenç ihtiyar.
If this is the case... does it mean that there'll never again be daylight?
Peki bu... bir daha gündüz olmayacak demek mi?
There is no way I'm gonna give her a chance to do it again.
Ve ona asla aynı fırsatı ikinci kez vermem.
- I will say it again, there is no reason to believe that anyone is still alive in Engineering.
- Tekrar söylüyorum, Makine Dairesinde herhangi birinin hâlâ yaşıyor olduğuna inanmamız için bir sebep yok.
There was a crash. Six-year-old Nicky managed to pull his parents from the blazing car, but it was too late. And Nicky was alone again, as he is today.
Altı yaşındaki Nicky alevler içindeki arabadan ailesini çıkarmayı başardı ama artık çok geçti, ve Nicky, bugün olduğu gibi yine bir başına kaldı.
I haven't done it terribly well but there it is, and now I think if I put my face in, you can again see it happening, like that.
Çok iyi yapamadım ama işte böyle ve galiba şimdi yüzümü içine uzatınca yine bu şekilde aynısının olduğunu göreceksiniz.
~ Whoomp, there it is Whoomp, there it is ~ Whoa! Not again!
Yine mi!
" For there is hope for a tree, if it be cut down that it will sprout again and that its tender shoots will not cease though its roots may grow old in the earth and its stump may die in the ground.
" Kesilse bile bir ağacın umudu vardır tekrar büyümeye ve hassas filizlerinin durmamasına ama kökleri toprağın altına derince girebilir ve kütüğü kuruyup ölebilir.
I'd do it all over again. So is there a chance we could do it all over again?
Bir daha yaşamam gerekiyorsa tekrardan yaşamaya razıyım.
there it is 2912
there it goes 120
there it was 64
there it goes again 28
therese 78
there 14012
theresa 292
there you go 7508
therefore 1419
there you are 4720
there it goes 120
there it was 64
there it goes again 28
therese 78
there 14012
theresa 292
there you go 7508
therefore 1419
there you are 4720
there's always hope 39
there we go 2292
there aren't any 65
there isn't 382
there he is 3176
there you have it 213
there's no time like the present 22
there aren't 60
there is no such thing 30
there's no way 389
there we go 2292
there aren't any 65
there isn't 382
there he is 3176
there you have it 213
there's no time like the present 22
there aren't 60
there is no such thing 30
there's no way 389