They have traducir turco
81,373 traducción paralela
They have you on the daily Valtrex, huh?
Günlük olarak Valtrex yazdılar mı?
They're all chained together, and they have to escape these lesbian prison guards.
Birbirlerine zincirliler ve lezbiyen gardiyanlardan kaçmak zorunda kalıyorlar.
Reports indicate that they have incredible gifts.
Raporlara göre inanılmaz yetenekliler.
Except on the planet Barvex, because they have two-headed cannibals.
Barvex gezegeni hariç,... çünkü onların iki başlı yamyamları var.
Well, apparently, they have, but our mission remains clear.
- Belli ki çekmişler ama görevimiz değişmedi.
Gideon, do they have booze in the year 3000?
Gideon 3000 yılında içki var mı?
- Thieves. They have a certain smell.
Belirli bir kokuları vardır.
At least this way, they have a chance.
En azından bu yolla, bir şansları var.
Uh, listen, I like revenge just as much as the next geek but need I remind you that they have an impenetrable warship?
Dinle, intikam almayı Geek'in gelecek sayısı kadar severim fakat delinemez bir savaş gemileri olduğunu hatırlatmama gerek var mı?
Make no mistake, they have the intent to destroy us.
Hiç şüpheniz olmasın ki bizi yok etmekten kaçınmazlar.
They have no idea who they're up against.
Karşılarında neyin olduğundan haberleri bile yok.
It's just... everyone thinks that they have advice.
Bu sadece herkes bir fikri olduğunu sanıyor.
They have no food, no water, and, most importantly, no mutual friend to help make conversation.
Yemekleri, suları ve en önemlisi de sohbet başlatacak ortak bir dostları yok.
Whatever materials and personnel they need in addition to what they have, give them.
Gereken tüm malzeme ve personel sağlansın.
They have a message for us.
Bize bir mesajları var.
They... they have hostages.
Rehineleri var.
They have no intention of rejoining polite society.
Topluma yeniden uyum sağlamaya hiç niyetleri yok. CEZAEVİ İSYANI YORUMLARI
They have sex with people who they aren't married to.
Evli olmadıkları insanlarla seks yaparlar.
It's very common for someone to start a business because they have an affinity for the product. You know what I'm saying?
Ürünle aralarında bir bağ olduğu için iş kuran insanlara sıkça rastlanır.
This is the only picture they have of me that I like, okay, and it's in there?
Ellerinde olup sevdiğim tek resmim bu tamam mı, ve buraya koymuşlar?
They have killed my people as they killed yours.
Benim halkımı öldürdüler, seninkileri öldürdükleri gibi.
And they have families, too.
Onların da aileleri var.
You just said it yourself the other barons, they have no stomach for a battle.
Az önce senin de söylediğin gibi diğer baronlar savaşı kaldıramaz.
I mean, why can't they let us have cell phones all the time?
Neden hep cep telefonumuz olamıyor?
They each have six rows of very sharp teeth and one very sharp nose that can smell the tiniest bit of food from far, far away.
Hepsinin altı sıra çok keskin dişleri ve çok keskin birer burunları vardır. En ufak yiyecek kırıntısının dahi kokusunu çok uzaklardan alabilirler.
I have never been a young boy, but I hear they enjoy card games.
Hiç genç bir erkek olmuşluğum yok ama kart oyunlarını seviyormuşsunuz.
Anyone can go to a print shop and have cards made that say anything they like.
Herkes kartvizit bastırıp üzerine istediğini yazdırabilir.
We have three children who need us, and they need us now.
Artık bize ihtiyaç duyan üç çocuğumuz var.
I have some friends who are scientists, they developed it for me.
Bazı bilim insanı arkadaşlarım var, bunu benim için geliştirdiler.
If the British wanted us dead, they'd have done it already.
İngilizler ölmemizi isteselerdi bunu çoktan yaparlardı.
But... we saved America, and we're gonna save Rip and get back the rest of the spear, because as powerful as the Legion may be, they don't have this.
Ama Amerika'yı kurtardık. Aynı şekilde Rip'i de kurtaracağız ve mızrağın geri kalanını toplayacağız çünkü Legion ne kadar güçlü olsa da onlarda bu yok.
They could already have my grandfather, or he could be dead, or they're torturing him, - or he's dying, or...
Çoktan dedemi yakalamış ya da onu öldürmüş ya da ona işkence ediyor olabilirler.
The Greens have been silenced. The ones who thought they were better than us.
Bizden iyi olduğunu düşünen yeşiller susturuldu.
Because I have these memories. They're like a...
Çünkü bu anılara sahibim.
- They're in pieces, I have to rebuild...
- Parçalar halindeydi, yeniden yapmak zorunda...
Is it possible they could have developed some sort of cloaking device?
Bir tür gizleme aygıtı tasarlamış olmaları mümkün değil mi?
They would have needed me to build it for them.
Kurmak için bana ihtiyaçları olurdu.
The alien invaders have come to destroy our way of life and claim our planet, just as I said they would.
Tıpkı dediğim gibi, uzaylı istilacılar bizim düzenimizi yok etmeye ve gezegenimizi elimizden almaya geldi.
I'm not a fan of the alien invaders, but I have to say, they did nice work here.
Uzaylı istilacıların hayranı değilimdir ama gerçekten iyi iş çıkarmışlar.
We have reason to suspect foul play in both instances and we have reason to believe that they are connected.
Her iki davanın birbiriyle bağlantılı cinayet olduğundan şüpheleniyoruz.
Maybe they were right. Maybe we should have said yes to the offer of those troops.
Belki de asker teklifini kabul etmeliydik.
But... the thing they idolized... the Hollow... it must have wanted us there.
Ama putlaştırdıkları şey Hollow orada olmamızı istiyor olmalıydı.
They'd have friends to play with.
Oynamak için arkadaşları var.
They always have.
Geçmişten bu yana değişmedi bu.
I always wondered what my parents might have been like, what they might have thought of me.
Ailemin nasıl göründüğünü ve benle ilgili düşüncelerini her zaman merak ettim.
They said you have to do exactly what they say, and you have to do it now.
Dediklerini aynen yapman gerektiğini ve bunu şimdi yapman gerektiğini söylüyorlar.
And that they not necessarily have a very strong business model.
Genellikle güçlü bir iş modelleri yoktur.
I know where they might have gone. I just don't know how to get there.
Nerede olabileceklerini biliyorum ama yolu bilmiyorum.
But now they only have kids when there's nothing good on.
Ama şimdi Televizyonda iyi şeyler olmayaınca çocukları oluyor.
Merv, Midnight Special, they can have first shot at my kids.
Merv, Geceyarısı Özel..... benim çocuklarımı ilk onlar alabilir.
You tell them the truth, and they will never have another decent night's sleep again.
Onlara gerçeği söylersen, asla geceleri rahat uyuyamayacaklar.
they haven't 69
they have no idea 25
they have her 17
they have guns 38
they have nothing 20
they have to 65
they have it 19
they have to be 24
have some 140
have 400
they have no idea 25
they have her 17
they have guns 38
they have nothing 20
they have to 65
they have it 19
they have to be 24
have some 140
have 400
haven 52
have a wonderful day 25
have a good day 670
have a nice day 823
have you eaten yet 24
have a nice weekend 44
have a good day at work 18
have a good weekend 70
have a good week 16
have you eaten 167
have a wonderful day 25
have a good day 670
have a nice day 823
have you eaten yet 24
have a nice weekend 44
have a good day at work 18
have a good weekend 70
have a good week 16
have you eaten 167